Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Eş seçimi üzerine-1
Yaşı ve konumu itibariyle “Ey gençler topluluğu! Gücü yeten evlensin” (İbn Mâce, Nikâh, 7) nebevi tavsiyesinin kapsamına giren her gencin, evlilik ve aile kurma hususunda planlama yapma bakımından belli bir mülahazaya sahip olması gerekir. Çünkü hem dünya ve hem de ahrette önemi inkâr edilemeyen hatta saadet ve hüsran neticelerinin en önemli faktörü olan evlilik, din ve akıl ölçüleri temel alınarak yapılacak ciddi bir hazırlığa dayanmalıdır. Bu sebeple, mutlu bir aile yuvası kurmak için evliliğe aday olan bekâr kız ve erkeklerin nikâh öncesi yapmaları gereken belli başlı vazifeleri vardır.
Müslümanlar birbirlerinin velisidirler. Özellikle günümüzde aranılan niteliklere sahip eş bulmak, büyük şehirlerde problem haline gelmiştir. Bundan dolayı, Müslümanlar evlenecek nitelikteki kişileri bulmakta birbirlerine rehberlik yapmalıdırlar.
Eş seçiminde tarafların aile yapısı çok önemlidir. Mutlaka aileler birbirleri hakkında doğru bilgi sahibi olmalıdırlar. Şayet çocuklar (kız-erkek) her türlü ahlaki değer ve hassasiyetlerden soyutlanmış bir aile ortamında yetişirlerse, onlar da bu alanlarda sağlıklı yetişmeyeceklerdir. “Anasına bak, kızını al” atasözümüz bunun için söylenmiştir. Bu sebeple, aileler üzerinde ciddi anlamda bir ön inceleme ve araştırma yapılmalıdır. Aileler arası sosyal yapının uyumu ya da karşıtlığı ileride kurulacak yuvalar üzerinde olumlu ya da olumsuz tesirler meydana getirecektir.
Evlenmek isteyen erkek ya da kız, aile yuvasına karşı sorumluluklarını bilen ve aile hukukunu gözetecek her biri dindar ve ahlaklı şahsiyetler olmalıdır. Bunun ölçüsünü Efendimiz Hz. Muhammed (a.s) şöyle koymuştur: “Kadın dört şey için nikâhlanır: Malı, soyu, güzelliği ve dini. Sen dindar olanı seç, diğerlerine iltifat etme.” (Buhari, Müslim). Evlilikte dindarlıktan anlaşılan şeyin muhtevasına; güvenilirlik, ehliyet ve iyi şahsiyet sahibi olmak da girer. Zenginlik ve mal geçicidir. Kalıcı olan ahlak güzelliğidir. Bu sebeple, dindarlık ve güzel ahlak ölçülerine göre yapılan eş tercihleri huzurlu bir ailenin kurulmasının temellerini oluşturur.
Evlilikte küfüv/denklik çok önemlidir. İdeolojik ve hissi karar vermek yeterli değil, rasyonelliği de dikkate almak gerekir. “Hayat, iman ve cihaddan ibarettir” diye yola çıkan nice gençlerin yaptıkları hissi evlilik, çoğu zaman hüsranla sonuçlanmıştır. Dolayısıyla salt imanlı olmak yetmez. Bunun yanında ekonomik düzey, sosyal statü, bilgi, eğitim, kariyer, dini yorum farkı, memleket gibi asgari ölçülerde tarafların birbirlerine denk olmaları da göz önünde tutulmalıdır.
Her ne kadar küfüv olmadan da evlilik akdi sahih olursa da, küfüv, sonradan ortaya çıkabilecek bir uyumsuzluk için ön tedbir işlevi görecektir. İslam hukukunda objektif ve bağlayıcı denklik şartları, akdin kuruluş ve sıhhat şartları arasına girmiştir. Nasıl ki, Müslüman kadına, Müslüman olmayan bir erkek denk olamazsa, aynı şekilde, Müslüman erkeklere de Ehl-i Kitap olmayan gayr-i Müslim kadınlar denk olamaz.(Bunların evlenmeleri caiz değildir.) Mutlaka bu konuda karakter ve alışkanlıkları ölçmeye dayalı bir anket yapılmalı, bunun sonuçlarına göre eş seçimi gerçekleştirilmelidir.
Evlilik öncesi araştırılması gereken en önemli bir diğer husus da adayların hem beden ve hem de ruh sağlığı bakımından mükemmel olmalarıdır. Bu konuda aileler kız ve oğullarının hastalık ve zafiyetlerini taraflardan gizlememeleri gerekir. Oldukça şeffaf olmak sürdürülebilir aile yuvalarının geleceği için son derece önemlidir. Mesela evlilikten sonra maddi anlamda bulaşıcı ve tedaviye cevap vermeyen bir hastalık ya da ruhsal anlamda şizofrenik hastalıkların olduğu ortaya çıkınca boşanmalar kaçınılmaz oluyor. Bundan kaçınmak için mümkün olduğu kadar adayların sağlık durumları önceden iyi tespit edilmelidir. Bu konuda devlet de önlem almalıdır. Kız veya erkek tarafının hastalıklarını gizleyerek yalan beyanda bulunmaları dinimizde büyük günahlardandır. Dolayısıyla, aileler birbirlerine karşı son derece dürüst ve açık olmalıdırlar.
Haftaya bu konuya devam edeceğiz.