Prof. Dr. Ali Akpınar
Ey oruç tut bizi!
Kurân ve oruç ayı Ramazan gerilerde kaldı. Ama Kurân ve oruç ruhunu yaşatmak da bize ondan hatıra kaldı. Bu ruhu yaşatmak bizim Ramazana olan borcumuz. Zaten gerçek anlamda Ramazanı anlamak, onu bir dolum ayı olarak görüp onu on bir ay yaşatabilmek değil midir?Emniyet yetkilileri açıklamalar yapıyorlar, Ekim ayında, yani Ramazan ayında suç işleme oranlarında gözle görülür düşüş var. Peki, bu düşüşü kim ve nasıl gerçekleştiriyor? Elbette ki oruç ve elbette oruç ruhu gerçekleştiriyor. Dinin bir iki emrini yerine getirmek, insanları nereden nereye getiriyor. Peki, neden insanlar, dinin bu yaptırım gücünden yararlanmak istemez, neden hala bazıları dinden korkarlar ve ürkerler?Evet, dinin insan üzerinde çok önemli bir yaptırım gücü vardır. Yeter ki din, doğru anlaşılsın ve gereği gibi yaşansın. Dinin yaşanması, herkesin hayrınadır. Çünkü bu dini, bu insanlığın yaratıcısı belirleyip kullarına göndermiştir. Hiç yaratan, yarattığını bilmez mi? (67/14) O, yarattığı insanın nelere ihtiyacının olup olmayacağını, onu neyin huzurlu ve mutlu edeceğini bilmez mi? Elbette, en iyi O bilir ve O kullarının hep hayrını diler, asla onlara haksızlık etmez. Din, insanın mutlu yaşama reçetesi, insanlığın huzur ve sürura erme katalogudur. İnsan, bu reçeteye uyduğu sürece ve uyduğu oranda huzurlu ve mutlu olur. Ondan uzak kaldıkça ve kaldığı oranda da stres ve buhran içerisinde kalır.Aslında Ramazanda sıkça tekrarladık, biz orucu tutacağız, oruç da bizi tutacak, diye. Evet, biz orucu Ramazan ayı içerisinde tuttuk, oruç ise bizi hem Ramazan içerisinde ve hem de Ramazandan sonra tutacaktır. Bu nasıl olacak, işte bu oruç ruhunu doğru anlamak ve onu yaşatabilmekle olacaktır. Oruç, sırf Allah emrettiği için, mideyi yemeden içmekten, nefsi cinsellikten tutmaksa; dinin diğer emir ve yasaklarını belirleyen de Yüce Allahtır, öyleyse onları da tutmalıyız. Sözgelimi doğruluğu, dürüstlüğü, çalışkanlığı, üretkenliği, faydalı olmayı emreden de Allahtır, onları da tutmalıyız. İçkiyi, kumarı, faizi, yalanı, sahtekârlığı yasaklayan da O, o halde onları da tutmalıyız.Dinin diğer emir ve yasakları için de durum böyledir. Örneğin namaz da tutar sahibini. Onu kötülüklerden alıkoyar ve onu iyiliklerin adamı yapar: Kitaptan sana vahiy edileni oku ve namazı da kıl. Çünkü namaz kötü ve iğrenç şeylerden alıkoyar. Elbette Allahı anmak, en büyük ibadettir. Allah, ne yaptığınızı bilir. (29/45)Zekât da öyledir, sahibini cimrilik, bencillik, kıskançlık gibi kötü tutkulardan arındırır. Onların mallarından, kendilerini temizleyeceğin, yücelteceğin bir sadaka al ve onlara dua et; çünkü senin duan, onlara huzur verir. Allah işitendir, bilendir. (9/103)Kurân okumak da öyledir. Allahtan temizleyip arındıran tertemiz sayfaları/ayetleri okuyan bir elçi geldi. (98/2) Peygamberimiz Kurân, seni haramlardan alıkoyduğu sürece onu oku, aksi takdirde onu okumuş olmazsın buyurur.Tesettür de böyledir, Allahın diğer hükümleri de böyledir: Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizleyicidir. (33/53) Bu, sizin için daha iyi ve daha temizdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz. (2/232)Öyleyse kuruntu ve kaprislerimizi bir kenara bırakalım. Nefis ve şeytanların iğvalarından uzaklaşalım ve Allahın dinini doğru bir biçimde anlayıp, gereği gibi yaşayalım ki, hem dünyamız kurtulsun, hem ahiretimiz. Hem biz rahat edip huzura erelim, hem başkaları.Ey inananlar, sizi yaşatacak/size hayat verecek şeylere çağırdığı zaman Allahın ve Elçisinin çağrısına koşun ve bilin ki, Allah, kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz, O'nun huzuruna toplanacaksınız. (8/24)Ey inananlar, hepiniz birlikte İslâma/barışa girin, şeytanın adımlarını izlemeyin, çünkü o size apaçık düşmandır. (2/208)Ey müminler, topluca Allah'a dönün ki felâha eresiniz. (24/31)Size azap gelip çatmadan Rabbinize dönün, O'na teslim olun. Sonra size yardım edilmez. (39/54)