Fatih Altaylı ağzını fena bozdu: Yavşaklar!
Fatih Altaylı ağzını bozdu ve Rasim Ozan Kütahyalı ile Nagehan Alçı gibi Ahmet Kaya eleştisi yapanlara açıkça hakaret etti: Yavşaklar!
Habertürk'ün tepe isimi Fatih Altaylı bu kez ağzını fena bozdu. Ahmet Kaya'nın linç edildiği süreçte yazdığı bir yazı nedeniyle başta Taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı ve Akşam yazarı Nagehan Alçı tarafından çok sert şekilde eleştirilen Altaylı suçlamalara yanıt verdiği yazısında açmış ağzını yummuş gözünü.
Söze 'Şerefsiz misiniz!' diye sorarak başlayan Altaylı, kendisini eleştirenleri 'yavşaklar' olarak tanımlamakla yetinmiyor ve 'Kırk yıllık hurmaların tırmaladığı yavşaklardan söz edeceğim'diyor. Böylece medyadanın geleneksel 'yavşak polemiği'nde yeni bir perde açılmış oldu.
İşte Altaylı'nın zehir zemberek o yazısı:
KUSURA bakmayın ama son zamanlarda “bazılarınca” pek makbul hale geldiği için biraz ağzımı bozacağım bugün.
Çünkü bugün konu edeceğim “yavşakları” başka türlü tariflememe imkân yok.
Daha doğrusu var ama öyle yazsam daha da beter olacak.
O yüzden “yavşaklar” diyeyim. Siz içinizden geldiği gibisini anlayın.
Kırk yıllık hurmaların tırmaladığı yavşaklardan söz edeceğim.
Bir Ahmet Kaya’cılıktır aldı başını gidiyor.
O günlerde, yani Ahmet Kaya’nın kimilerince eleştirilip kimilerince linç edildiği günlerde “tırsıp” suspus olanlar, aradan 10 yıl geçince birden celalleniverdiler.
“Ahmet Kaya’ya nasıl bunları yazdınız” diye.
Baktım ne yazmışım diye.
Fazlaca bir yazı yok doğrusu. Çünkü Ahmet Kaya’ya karşı hiçbir tavrım olmadı. Hatta severdim. Birilerini kızdırdığı günlerde televizyona çıkarmış, hatta bir de program yapmasına aracılık etmiştim.
Ona “çatal bıçak” fırlatanlardan olmadım asla.
Ama hakkında çok ağır bir yazı yazdığım doğru.
Ama ne zaman yazdım, neden yazdım?
Ahmet Kaya, Türkiye’yi terk edip gitmişti. Ve gittiği yerde, yanlış hatırlamıyorsam bir PKK toplantısında, “Şerefsizlerin memleketini terk edip geldim” diye bir konuşma yapmış, konuşma gazete ve televizyonlara haber olmuştu.
Ve ben de Ahmet Kaya için, “Şerefsiz sensin” diye bir yazı yazmıştım.
Çünkü ben, “şerefsizlerin ülkesinde” yaşamıyorum. Şerefsiz değilim.
Elbette benim ülkemde de her ülkede olduğu kadar, bazen daha fazla, bazen daha az şerefsiz var ama burası asla ve asla şerefsizlerin ülkesi değil.
Başkalarını bilmem ama ben bu lafı yalayıp yutamazdım. Yutkunup oturamazdım.
O yüzden de “o şerefsizliği” çok da ağır bir yazıyla kendisine iade ettim.
Pişman mıyım?
Yazının devamını okumak için