Doç. Dr. Murat Kayacan
Feryada kulak verin!
Van 100. Yıl Üniversitesi’nin ardından üniversitelerle ilgili haberler bir bir basında yer almaya başladı. Bu haberlerden birisi de sorunu bizzat yaşayan Anadolu Üniversitesi öğrencisi Yavuz Erden’den öğreniyoruz:
“Bizler Anadolu Üniversitesi A.Ö.F. İngilizce Öğretmenliği Lisans Programı öğrencileri olarak her fırsatta dile getirmeye çalıştığımız sorunların bir kez de size iletilmesinde fayda ittihaz etmekteyiz.
Hali hazırda öğrencisi olduğumuz bölüm, 2000–2001 eğitim öğretim yılında (03. 01. 2001) Anadolu Üniversitesi ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın ortak protokol antlaşması sonucu, hayli fazlaca olan İngilizce öğretmeni açığını, en kısa sürede ve en verimli bir şekilde en aza indirmeyi hedefleyerek, bazı özel şartlarıyla birlikte hayata geçirilmiştir. Bu bölümün ilk öğrencisi olan bizler, bölümün hedefine tam ulaşamadığının en somut örnekleriyiz.
İlk iki yıl yüz yüze son iki yıl ise uzaktan eğitim olarak tasarlanan bölümümüzde İngilizce derslerden geçme notu(baraj) 70 (yetmiş)’tir. Final sınavında başarılı sayılabilmek (geçebilmek) için (sınavların otalamasının 70 olması) gerekmektedir.
Mezun olan veya göreve başlayabilen öğrenci sayısı istatistiksel olarak ortada olup hiç de açıcı olmayıp, gayret manidardır. Bu durum da başta planlanan hedeflerle çelişki içerisindedir.
Üstelik açıköğretim sisteminin bir uzantısı olarak, diğer sınavlar bir yana final ve bütünleme sınavlarının 2 (iki) güne toplanması (yığdırılması) konsantrasyonumuzu sarsmakta, bizi strese sokmaktadır.
Üstteki problemle bağlantılı olarak, girdiğimiz sınavların genel olarak sorularının bizden alınması, o sorulara hiçbir şekilde ulaşamamamız, sorularla ilgili öğretmenlerimizle tartışamamamız, yanlış çıkan sorular hakkında kayıtsız kalınması da ayrı ve ciddi bir sorundur.
Son 1-2 yıldır gerçekleştirilen uygulamaya göre, sadece yüz yüze eğitim yapılan illerde sınava girilmektedir. Yani her sınav dönemi (yılda en az 4 kez) birçok öğrenci bulunduğu ilden başka bir ilde sınava girmekte, bu da ister istemez sınav motivasyonumuzu azaltmaktadır.
Dile getirdiğimiz bu sorunlarla ilgili olarak A.Ö.F. bürolarının yetersiz kalması, büroların kendi aralarında ve merkez büro ile koordinasyon eksikliği, büro elemanlarının söz konusu sorunlarla ilgili yeterince bilinçlendirilmemesi de bizi ciddi anlamda rahatsız etmektedir.
Diğer önemli bir sorun da, birçok öğrenci arkadaşın haklı olarak yakındıkları harç problemidir. Her ne kadar kitapların pahalı olduğu iler sürülse de, sağduyulu ve objektif olarak, bizlerden talep edilen ücretler incelenip karşılaştırıldığında haklılığımız teyit edilecek, feryadımız anlam kazanacaktır.
Yine hedeflenen durumlarla çelişik olarak bazı durumlara binaen eğitimi, okulu devam etmekte olan öğrenci arkadaşların askere alınması da izaha kavuşturulması ve düzenleme yapılması gereken bir durumdur.
Yine belli başlı gerekçeler ileri sürülerek, üniversitenin mediko-sosyal imkânlarından eğitim boyunca yararlanamamamız üstü kapalı bir halde devam etmektedir. Bütün bunların ötesinde, Anadolu Üniversitesinin sunduğu imkânlardan olan ikinci diploma, ana-dal, yan-dal projelerinden de uzak tutulmaktayız.
AB destekli gençliğe yönelik, yurt dışı öğrenimini de içinde barındıran Socrates, Erasmus gibi projelerden de faydalanamıyoruz.
Diğer arkadaşlar adına konuşmuş olmamakla birlikte, bahsettiğimiz başlıca sorunlar, bizi ümitsizliğe sevk edip şevkimizi kırmakta, öğretmenlik mesleğinden ciddi anlamda soğutup bezdirmektedir. Bunalım ve kalıcı hastalıklara duçar olan arkadaşlara da rastlanmaktadır. Hatta eğitim-irfan ordusunun müstakbel neferleri olacak bizlerin hayata bakışı değişmekte, ufku daralmakta, pozitif sulardan negatif limanlara doğru daimi surette sürüklenmektedirler.
Netice olarak, biz sizlerden bu çok boyutlu sorunlarımıza bigane kalmamanızı, gerekli denetimleri ve araştırmaları yaptırıp belirli düzenlemelere gitmenizi istirham ediyoruz. Maddi-manevi, kalıcı ve zamansal olarak gerçekleşen birçok kaybımızın bir an önce durdurulmasını, bu vebalden kurtulmanızı rica ediyoruz. En azından bu konuda, bizleri rahatlatıp geleceğe umutla baktırabilecek tarzda nitelikli, sadra şifa bir açıklama ve bilgilendirme yapmanızı sabırsızlıkla bekliyoruz.”
Acaba MEB ve YÖK bu konuda kamuoyunu aydınlatmayı kendisine görev bilir mi? Yavuz gibi nice değerli öğrenciye sahip çıkar mı?