Fethullah Gülen TSK ile nasıl görüşsün?
Bir süre önce TSK ile cemaat arasında diyalog yolunun açılması gerektiğini yazmıştım.
Nedenlerimi de çok net belirtmeme rağmen 'O da cemaate girdi', hatta gezmek için gittiğim Amerika'da 'Fethullah Gülen ile görüştü' gibi söylentileri yine de çıkardılar.
Bunlar beni üzmez. Çünkü 'Cemaate girersem de size ne', görüştüysem 'E, evet görüştüm sizi ne alakadar eder' diyebilecek bir insanım ben.
Ama sadece boşa harcanan söylenti çıkarılması enerjisine acıyorum. Boşa harcanan mesaiye üzülüyorum. 'Başka işleri yok mu bunların?' diyorum...
Yine açıkça söyleyeyim; Fethullah Gülen ile görüşme imkanına henüz kavuşamadım ama bir gün görüşmeyi umuyorum. Kendisini ziyaret edip konuşma arzumu uzun süre önce aracılar vasıtasıyla iletmiştim. Ama izin çıkmadı ki, gidemedim. Tabii onun benimle neden görüşmek istemeyebileceğini anlamak da çok güç değil. Fakat görüşülürse ortaya iyi bir sonuç ve ağırlıklı olarak edebi bir metin çıkacağını da biliyor, hissediyorum.
Boşuna yaratılan söylentiler bir yana, TSK'nın Fethullah Gülen ile diyalog yolunu açması gerekliliği için verdiğim neden şuydu: Bugün ülkeyi içten içe kemiren bir büyük gerginlik var. Bu gerginlik ülkenin tüm enerjisini emip bitiriyor. Cemaat her zaman vatanseverliğini vurgulamıştır. TSK ise malum... Onun tavrını yine yazmaya gerek yok. Ülkenin tekrar büyük olması için, iyiliği için ikisinin de ortak bir noktada uzlaşmaları gerekiyor. Yoksa bu gerginlik sürerse Türkiye'nin geleceği karanlık olacak.
Fethullah Gülen'in bunu isteyebileceğini sanmıyorum. Onun hakkında yazılmış hemen her şeyi okudum. Hayat hikayesi ve tavırları ülkesini sevdiğini gösteriyor. Kendisine bir adım atıldığında o da atar diye düşünüyorum.
Bir de şu var; TSK, kamuoyunda yapılan tüm araştırmalarda insanların en fazla güvendikleri kurum olarak ortaya çıkıyor. O oyları verenler arasında cemaatten insanların olduğu da kesindir.
Bunun yanında cemaat de sivil yaşamda insanların özgür iradeleri ile katıldıkları, en fazla güvendikleri, içinde huzur buldukları oluşum.
Bu iki güven ortamının bir araya gelmesi ve Türkiye için bazı konularda anlaşmaları ülkeyi kanatlandırır, uçurur.
Bunun alternatifi karanlık ve çöküntü olduğundan bazılarına saflık olarak gelebilecek bu önerimi tekrarlamaktan çekinmiyorum. Beni gerçekçi olmamakla, saf olmakla, aptallık düzeyinde iyiniyetli olmakla suçlayabilecekler gayet tabii ki çıkacaktır. Bunu göze alıyorum çünkü alternatiflere baktığımda aklın yolunun gösterdiği yoldan gitmekten başka çaremin olmadığını da görüyorum.
Görüşsünler, konuşsunlar tamam ama askerler bunu ister gibi gözükmüyor. Büyük ihtimalle Abdullah Öcalan ile konuşulacak yakın zamanda, TSK konuşulması çok daha kolay olabilecek adımı atmaktan korkuyor gibi.
Peki; benim yine de işi çözmek için mütevazı bir önerim olacak.
Artık biliyorsunuz 3G teknolojisi var.
Geçenlerde Cumhuriyet gazetesinin yayın yönetmeni bu teknolojiyi kullanarak Zaman gazetesinin yayın toplantısına katıldı.
Ben de diyorum ki; askerler ile Fethullah Gülen, 3G teknolojisi aracılığıyla diyalog yollarını açsınlar. Yol bir defa açıldı mı gerisi mutlaka gelir diye düşünüyorum.
Zaten deneyimlerin fiziksel olmaktan çıkarılması çağındayız. (Dephysicalisation of experience. Bu konuyu sonra işleyeceğim.) 3G aracılığıyla görüşülürse bu yöntem çok modern ve çağın anlamına çok uygun olur diyorum ben.
İddiamı sürdürüyorum; birbirlerini biraz daha iyi anlamaya başladıklarında aralarında var olduğunu sandıkları uçurumun aslında olmadığını da görecekler.
Şunu da belirtmeliyim-ki bunu hiçbir kelime, zeka oyunu planlamadan söylediğimi bilmenizi özellikle istiyorum-3G teknolojisi aracılığıyla konuşurlarsa belki o ilk görüşmeden ülkede telefon dinlemelerinin sona erdirilmesi gibi bir karar bile çıkabilir.
Serdar Turgut - Akşam