Filistin'deki İslami direnişin adı: "Hamas"
Filistin İslami Direniş Hareketi Hamas, 1987 yılında İhvan'ın Filistinli mensupları tarafından kuruldu - İsrail'e karşı silahlı direnişin bayraktarlığını yürüten hareket, 2006'daki seçimleri kazanarak siyasi arenadaki gücünü de göstermiş oldu. Demokratik
Filistin'de İsrail işgaline karşı silahlı ve siyasi mücadele veren en büyük İslami hareket konumundaki Filistin İslami Direniş Hareketi Hamas, 1987'de Şeyh Ahmed Yasin liderliğinde kuruldu.
Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) mensubu Yasin, Abdülaziz er-Rantisi ve Mahmud ez-Zahhar gibi isimlerin öncülüğünde faaliyetlerine başlayan Hamas'ın amacı, hem İsrail işgaline karşı direnmek hem de gerçekleştirdiği sosyal yardım programları ile Filistin halkına destek olmak.
Hamas'ın, sosyal demokrasi ve seküler Arap milliyetçiliği temelinde kurulan bir diğer Filistinli direniş hareketi Fetih ile yarıştığı 2006 seçimlerini kazanması, bölge için önemli bir dönüm noktası oldu. İşgal altındaki Filistin toprakları Batı Şeria ve Gazze'de yapılan bu seçimlerin Hamas'ın galibiyeti ile neticelenmesi aynı zamanda Filistinli fraksiyonlar arasındaki ayrışmanın da derinleşmesine ve birbirlerine karşı silah kullanmalarına yol açtı. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas liderliğindeki Fetih ile Hamas güçleri arasında Haziran 2007'de Gazze Şeridi'nde çatışmalar başladı.
Bunun neticesinde Hamas, Gazze Şeridi'nin yönetimini eline geçirirken, Fetih ise Batı Şeria'yı yönetmeye devam eti. Bu tarihten itibaren Gazze ve Batı Şeria'da yer alan iki farklı hükümet ile Filistin mücadelesinde çift başlı bir durum oluştu. Bu fiili bölünmüşlüğe son vermek için Hamas ve Fetih arasında yürütülen müzakerelerden ise bugüne kadar net bir sonuç alınamadı. Son olarak Hamas ve Fetih arasında 2014'te sağlanan birlik hükümeti kurulması anlaşması da hayata geçirilemedi. Birlik hükümetinin başarısız olmasından her iki taraf da birbirini sorumlu tutuyor.
İsrail de Filistin halkının demokratik tercihini cezalandırmak ve halkı yıldırarak Hamas'a olan desteği kırmak için, 2006'da 2 milyona yakın insanın yaşadığı Gazze'yi hava, kara ve denizden abluka altına aldı. Dünyanın en büyük açık hava hapishanesine dönen Gazze Şeridi'ne yönelik ablukayı kırma amaçlı uluslararası girişimler ise sonuçsuz kaldı.
İsrail'in güvenliğinin korunması karşılığında işgalin aşamalı ve kısmi olarak kaldırılmasını öngören ABD destekli barış görüşmeleri ve Filistin yönetiminin kuruluşuna olanak sağlayan 1993'teki Oslo anlaşmalarının önde gelen muhaliflerinden olan Hamas, 1987’de başlayan "Birinci İntifada" ile dünya kamuoyunda ismini duyurmaya başladı.
Yasir Arafat liderliğindeki Filistin yönetimiyle yaşadığı fikir ayrılıklarının yanı sıra sık sık İsrail operasyonlarının hedefi olan Hamas, buna karşılık gerçekleştirdiği intihar saldırılarıyla İsrail ile uzlaşma sürecinde kendisine etkili bir veto gücü buldu. Hamas, silahlı mücadele alanında daha önce etkin olarak başvurduğu ve "istişhad eylemi" olarak nitelendirdiği intihar saldırılarından ise gelinen noktada vazgeçmiş bulunmakta.
- Mavi Marmara
Demokratik yollarla yapılan seçimlerde gösterdiği başarıya rağmen iktidarına izin verilmeyen Hamas, AB ve ABD'nin "terörist örgüt" listesinde yer almaya da devam etti. Filistin'deki destekçilerinin yanı sıra aralarında Türkiye'nin de bulunduğu birçok ülke ise Hamas'ı "İsrail işgaline karşı vatanını savunarak milli bir mücadele veren meşru bir hareket" olarak görüyor.
İsrail’in 2006’dan beri Gazze Şeridi’ne uyguladığı ablukayı kırmayı planlayan uluslararası çaptaki en büyük girişimlerden biri de İnsani Yardım Vakfı (İHH) öncülüğünde harekete geçirilen Mavi Marmara gemisi oldu. Gazze ablukasının kırılması için önemli bir dönüm noktası olan Mavi Marmara gemisi 22 Mayıs 2010’da Antalya limanından ayrılarak Gazze’ye doğru hareket etti. Uluslararası sularda İsrail askerleri tarafından 31 Mayıs 2010’da müdahale edilen Mavi Marmara gemisinde bulunan aktivistlerden 9’u müdahale sırasında, 1’i de kaldırıldığı hastanede olmak üzere 10 Türk vatandaşı hayatını kaybetti.
Bu olaydan sonra Türkiye, uluslararası camia tarafından sert bir şekilde eleştirilen İsrail ile diplomatik ilişkilerini kesme kararı aldı. İsrail, 2013'teki özrün ardından, diplomatik ilişkilerin kesilmesinin 6. yılında Türkiye’ye tazminat ödemeyi kabul etti ve Gazze’ye uyguladığı ablukayı hafifletme kararı aldı.
- İzzeddin el-Kassam Tugayları
Kuruluşu 1984’e kadar uzanan İzzeddin el-Kassam Tugayları, 1991’de kendisini "Hamas’ın silahlı kanadı" olarak ilan etti.
"Filistinli Mücahitler", "Mecd" ve benzeri isimlerle varlığını sürdüren silahlı yapılanma adını, Filistin topraklarındaki İngiliz sömürgeciliğine ve Siyonist örgütlere silahlı mücadele verdiği sırada hayatını kaybeden Suriye asıllı Filistinli lider İzzeddin el-Kassam'dan aldı. Başlangıçta İsrail işgaline karşı "mütevazı" sayılabilecek silahlarla mücadele veren Kassam Tugayları, bugün 40 ila 50 bin kişilik düzenli bir orduya sahip.
Yahya Ayaş, Nizar Reyyan, Salah Şahade ve Ahmed Caberi gibi birçok komutanını İsrail saldırılarında kaybeden silahlı grubun halihazırda liderliğini Mervan İsa ve Muhammed Dayf, sözcülüğünü ise Ebu Ubeyde yapıyor.
-Kassam Tugayları'nın silah gücü
İsrail işgaline karşı 1980’lerde başlattığı silahlı mücadelesini arttırarak devam ettiren Kassam Tugayları, Hamas’ın silahlı kanadı olarak ilan edildiği 1991’den bu yana envanterine çok sayıda yeni silah ekleyerek büyüdü.
İsrail’in çeşitli kentlerinde düzenlediği intihar saldırılarıyla, işgalle mücadele alanında adını duyuran Kassam, "İkinci İntifada"nın başladığı 2000'li yıllarda İsrail’in güneyindeki Sderot Yahudi yerleşim birimine attığı Kassam-1 füzeleri ile elindeki silah envanterinin gücünü de kanıtlamış oldu.
Hamas’ın silahlı kanadı, hızlıca yürüttüğü teknik çalışmalarıyla Kassam roketlerini geliştirerek "Kassam -2" adlı yeni modeli üretti. Hareket, menzili 80 kilometreye ulaşan roket üretme imkanına sahip oldu.
Kassam Tugayları başta İran olmak üzere, Hizbullah ve diğer çevrelerden aldığı desteklerle yerel üretiminde teknik çalışmalara ağırlık vererek daha uzun mesafelere ulaşan roketler geliştirmeye başladı.
İsrail'in 2012'deki Gazze saldırısına Hamas ilk kez M75 adını verdiği roketlerle karşılık verdi. Son olarak 2014'teki İsrail saldırılarına karşı Hamas, menzili Hayfa'ya uzanan R160 adlı roketler ile karşılık vererek silah gücünü kanıtlamış oldu.
- Hamas yöneticilerine suikast
İsrail’e karşı düzenlediği "nitelikli" eylemlerle, direniş sahasındaki varlığını kanıtlayan Hamas, yöneticilerine yönelik İsrail'in başlattığı bir dizi suikast dalgasına maruz kaldı.
İlk olarak İsrail'in iç güvenlik örgütü Şin-Bet, bomba yapımıyla adını duyuran İzzeddinel-Kassam Tugayları komutanlarından Yahya Ayaş’ı uzun süren bir takibata aldı. "Direnişin Mühendisi" olarak tanınan genç komutan Ayaş, 1996'da Gazze’nin kuzeyindeki Cabalya Mülteci Kampı'nda babasıyla yaptığı telefon görüşmesi sırasında, daha önce Şin-Bet tarafından yerleştirilen bombalı düzeneğin ateşlenmesi sonucu hayatını kaybetti. İsrailli yetkililer eylemi üstlenmezken herhangi bir yalanlama açıklamasında da bulunmadı. Ayaş’ın öldürülmesine karşılık Hamas, İsrail’in çeşitli kentlerinde yaptığı eylemlerle toplam 60 İsraillinin öldürülmesini sağladı.
İsrail, Hamas yöneticilerine yönelik suikast eylemlerine son vermedi, Ayaş'ın öldürülmesinden sonra İsrail hükümetinin başına geçen aşırı sağcı Binyamin Netanyahu’nun 1997’de Ürdün'ün başkenti Amman'a gönderdiği infaz timi, burada ikamet eden Hamas'ın önemli isimlerinden Halid Meşal'i zehirleme girişiminde bulundu. Ürdün Kralı Hüseyin bin Talal’ın devreye girmesiyle, İsrail tarafından panzehrin gönderilmesinin ardından Meşal ölümden döndü.
Hamas'ın kurucu lideri Şeyh Ahmed Yasin ise 2004'te Gazze'de İsrail tarafından düzenlenen suikast sonucu öldürüldü. Şeyh Ahmed Yasin'in öldürülmesinden kısa bir süre sonra Hamas'ın bir diğer önemli ismi Abdülaziz Rantisi de İsrail'in suikast eylemine maruz kalarak hayatını kaybetti.
Aynı yıl içinde peş peşe iki önemli ismini kaybeden Hamas'ın liderliğine Filistinlilerin "sürgündeki kahraman" olarak isimlendirdiği Halid Meşal getirildi.
- Gazze'ye 3 büyük saldırı
İsrail, Filistinli liderleri ve komutanları hedef aldığı suikastlardan sonra, kendisine yönelik artan roket saldırılarını bahane ederek, 27 Aralık 2008’de "Dökme Kurşun Operasyonu" adı altında Gazze'ye bir saldırı başlattı. BM tarafından yayımlanan rapora göre, 18 Ocak 2009’da son bulan saldırılar sonucunda yaklaşık bin 400 Filistinli hayatını kaybederken, İsrail tarafından ise 14 kişi yaşamını yitirdi. ABD, İsrail'in Filistinlilere başlattığı saldırıyı durdurma çağrısında bulunurken, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Gazze'ye yönelik saldırının "bir soykırım girişimi" olduğunu ifade etti.
İsrail'in 14 Kasım 2012’de Hamas yöneticilerinden Ahmed el-Caberi’ye düzenlediği suikast ile başlayan ve 8 gün süren "Bulut Sütunu Operasyonu" adı verilen saldırılarında ise başta İzzeddin el -Kassam Tugayları olmak üzere Gazze’deki direniş gruplarına yönelik çok sayıda nokta vuruldu. Gazze'nin alt yapısının da hedef alındığı saldırılarda, İçişleri Bakanlığı ile parlamento binası vuruldu. Söz konusu saldırılarda, 174 Filistinli ile 15 İsrail askeri hayatını kaybetti.
İsrail, Gazze’ye yönelik saldırılarına çok ara vermeden devam etti. 2014’te 51 gün süren İsrail saldırısı, Gazze’de 2 binden fazla Filistinlinin ölümüne neden oldu. Hamas, İsrail’in 8 Temmuz 2014’te "Koruyucu Hat Operasyonu" olarak ifade ettiği kara, hava ve deniz harekâtına "Asful Me'kul" (Yenik Ekin Yaprağı) direnişiyle karşılık verdi. İsrail’in başlattığı saldırılarda 530’u çocuk 302’si kadın 2 binden fazla Filistinli öldü, 10 binden fazla Filistinli de yaralandı. İsrail tarafında ise 64’ü asker 70 İsrailli öldü, 720 İsrailli de yaralandı.
- Arap Baharı sonrası "zor günler"
Hamas, Tunus'ta başlayan ve kısa sürede Arap coğrafyasını etkisi altına alan "Arap Baharı" sürecinden payına düşeni aldı. Suriye'de Mart 2011'de baş gösteren olaylarla beraber Hamas, başkent Şam'da bulunan merkezini Katar'a taşıma kararı aldı. Şam'da bulunan Hamaslı yetkililer, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'e karşı devam eden ayaklanmaların ardından kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle böyle bir tahliye karar alındığını ifade etti.
Hamas, askeri, ekonomik ve lojistik yardım açısından en önemli destekçisi sayılan İran'ın müttefiki Suriye’ye olan bu tavrından dolayı Tahran'dan aldığı desteği kaybetmek üzere. Hamas, silah ve ekonomi finansörü olan İran’ı kaybetme riski ile karşı karşıya kaldı. Son dönemde Hamas, İran ile bozulan ilişkilerini yeniden tamir etmenin yollarını arıyor.
Hamas'ın ilişkilerinde zorluk yaşadığı bir diğer ülke ise Mısır oldu. Mısır’da 30 yıllık Hüsnü Mübarek iktidarına son veren halk devriminden sonra yaşanan gelişmeler başta Hamas lehine seyrederken durum sonra tersine döndü. 2011'deki halk devrimin ardından yapılan ilk demokratik seçimlerde İhvan'ın siyasi kanadı Hürriyet ve Adalet Partisi (HAP) adayı Muhammed Mursi’nin cumhurbaşkanı seçilmesi Hamas’ın Gazze’deki varlığını daha da güçlendirdi. Hamas'ın etkili olduğu ve İsrail ablukası altındaki Gazze Şeridi'nin dünyaya açılan tek çıkış kapısı olan Mısır ile sınır kapısı Refah açıldı. Ancak Temmuz 2013'teki darbeyle Mursi devrilince, kapı 'ihtiyaç oldukça' açılmak üzere yeniden kapandı.
- Hamas'ın sosyal yardımları
Hamas her ne kadar direniş hareketi olarak biliniyorsa da etkin yardım programları ile de öne çıkıyor. Hareketin Filistin toplumundan aldığı destekte söz konusu yardım programlarının etkili olduğu kaydediliyor. Hamas'ın açtığı okullar, hastaneler, eğitim merkezleri, sağlık kurumları bu destekte önemli bir rol oynuyor.
Kaynak: