M. Faik Özdengül
Gam akrebini ez artık!
Aman! O ne muhteşem geceydi.
O coşku, o sarmalayan saran heyecan, ta gönle işleyen ziyafet.
Bu, bir ölüm gecesi aslında. Hem gece hem de ölüm kelimeleri yan yana geldiğinde bundan nasıl muhteşem bir şevk ve aşk doğar ve ardından gönülleri onaran bir ziyafete dönüşür? Bunu anlamak, anlasak bile dille anlatmak kolay iş mi? Ölüm nasıl olur da düğün olur? Ölüm aslında düğünse bizim yıllardır yaptığımız ne? Bir ömür boyu kaygısını taşıdığımız ölüm. Bunun için aldığımız terapiler. Yok, saymak ayrı bir dert, varlığının kaygısı ayrı. Bu geceden sonra neye ölüm diyeceğiz, neye düğün?
Hz. Mevlana’nın bütün insanlığı ayakucunda buluşturan o muhteşem ölüm yani aslında Düğün Gecesi’nden söz ediyorum. 734. sü kutlandı pazartesi günü Mevlana Kültür Merkezi’nde. Toplumun bütün sosyal katmanları buluştu. Sadece bizim toplumumuz mu? Dünya. Ve görünmeyen âlemler. Âlemler diyorum bunun yakinine sahip değilim aslında bilgisini biliyorum sadece. Bilgi kaynağı da O.
“Ölen hayvan imiş Âşıklar ölmez”. Böyle buyurdu Yunus. Müminler ölmezler. Sadece bir âlemden diğer âleme göç ederler. Aşkın mucidi Hz Pir mi? Hayır dedi Tuğrul İnançer o muhteşem gecede: Aşkın mucidi Hz Peygamber(sav) dir. Sonra Sultan Veled’in bir dörtlüğünü okudu şu anlamda: Ben bu gece( kendi ölmeden 1 saat önce söylemiş) şad olacağım ve hürriyetime kavuşacağım. Bütün bunları yazdık ya bir de Divan-ı Kebir’den yazalım. Hz Pir’in kendi dilinden:
• Geceleri ibadetle vakit geçirenler, Hak korkusuyla uyumayanlar, ölüm zamanı gelince korkusuz, rahatça ölürler!
• Bu dünyada boğaz derdine düşenler, sadece yemeyi, içmeyi düşünenler öküzleşirler, eşekler gibi ölürler!
• Bugün yaşarken, Hakk'ın nazarından düşmemek isteyenler, o nazarı, o bakışı arayanlar, o bakışa karsı neşeli bir halde gülerek can bağışlarlar!
• Can padişahı, onları lütuf kucağına alır; onlar, öyle hor ve basit bir halde ölmezler!
Ahlaklarını Mustafa (s.a.v.)'nın ahlakına benzetenler, Hz. Ebubekir gibi, Hz. Ömer gibi ölürler!
• Aslında, Hak âşıklarından ölüm uzaktır! Onlar, ne ölürler ne de yok olurlar! Ben bu sözleri; "Şayet ölürlerse, böyle ölürler!" diye söyledim!(Divan- Kebir. Cilt 2).
Bu günden sonra kavramlarımızı yeniden gözden geçireceğiz. Bugüne dek, üç kitap hakkında müstakil okullar açılmış kadim kültürümüzde. Darul Kur’an, Darul Hadis ve Darul Mesnevi. Artık kavramlarımızı yeniden gözden geçirme zamanı. Ve ölçüler de belli.
Ne kadar coşkuluyum. Ne kadar heyecanlıyım ki, hissettiklerimi hissettiğim haldeyim. Bütün bunları paylaşma saadetinde. Sema Ayini Şerifi başlangıcında vuran kudüm gibi oldu bu gece. Yeniden ve yeniden her nefeste de olduğu gibi kendimizi yeni baştan şekillendirme işareti gibi, üflenirken baş taksim Nay_i Şerifle. Hep söyler Hz Mevlana ille de rehber, ille de kılavuz. İşte Ney. Nefesi düşünün. Neye üflenmeden ne halde, üflenip neyden çıktıktan sonra ne halde. İşte rehber bu. Mürşid bu. Bir nefesi ne hale getiriyor. Ney bu işte. İnsan-ı Kamil. Neyden dinleyerek başlarız Mesnevi-i Şerif’e. Dinlenilmesi gereken İnsan-ı Kâmildir. Rehber edinilmesi gereken. Asıl insan-ı Kamil Hz Peygamber (sav) sonra da onun varisleri.
Gece Sema ile son buldu.
• Sema' nedir? Gönüldeki gizli erlerden haberler almaktır. Onların mektupları gelince garip gönül, dinçelir, rahata kavuşur.
• Bu haberler rüzgârıyla, akıl ağacının dalları açılır, uykudan uyanır. Bu sarsılışla beden, darlıktan kurtulur, genişler, huzura kavuşur.
• Bedende tuhaf, görülmemiş bir tatlılık baslar. Ney sesinden, mutribin, çalgıcının dudaklarından dile, damağa hoş, manevî zevkler gelir.
• Dikkatle bak da gör, su anda sema' edenlerin ayakları altında binlerce gam akrebi ezilmede, kırılıp ölmede. Binlerce ferahlık ve neşe hali aramızda kadehsiz dolaşmada, bize mana şarabı sunmadadır.
• Her taraftan bir Yakub, kararsız bir halde, neşeyle kalkar, sıçrar. Çünkü burnuna Yusuf’un gömleğinin kokusu gelmededir.
• Canımız da; "Ona ruhumdan ruh üfürülmüştür" sırrıyla dirilmiştir. Bu ruh üfürülüşünü, yemeye, içmeye benzetmek doğru değildir. Çünkü bunun bedenle ilgisi yoktur.
• Mademki bütün yaratılmış varlıklar, surun üfürülmesiyle haşr olacaklar, surun üfürülmesinin zevkiyle ölüler uykularından uyanacaklar, sıçrayıp kalkacaklardır; sen de "ney"in feryadıyla uyan, kalk, kendine gel!
• Sema' musîkîsinin tesirine kapılmayan, dönüp, buz kesilen, ölüp yok olanlardan da aşağı olan kişinin toprak basına olsun! Çünkü o, gerçek bir insan değildir. Gezip dolasan bir ölüdür.
• Sema'ın kadehsiz verilen bu helal şarabını içen beden, bu şarapla mest olan gönül, ayrılık ateşinde kavrulur, pişer, tam olgunlaşır.
• Gayb âleminin güzelliği, söze sığmaz, anlatılamaz, övülemez. Onu görebilmek için ödünç olarak binlerce göz al, binlerce göz!
• Senin içinde öyle parlak bir ay vardır ki, gökyüzündeki güneş bile ona; "Ben sana kulum, köleyim" diye seslenip duruyor.(Divan-Kebir. Cilt 2)
www.pozitifdegisim.com