Derviş Argun
Gecikmek, Türkiye'yi ateşe atmaktır
2011 yılından bu yana Suriye'de işlenen cinayetlere, tehcire bir lahza bile dönüp bakmayan batı, şimdilerde BM eliyle IKYB'ye yardım etmeye hazırlanıyor. Hatta önümüzdeki günlerde ABD muhtemelen kendisi IKYB'nin korumasını bizzat üstlenecek. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, Erbil yönetimi ve Irak ile ilgili siyasi bir ajandaya sahip olduklarını itiraf ederek, IKYB'ye yardım etmeye hazır olduklarını duyurdu. Ne için? Kuzey Suriye ve Kuzey Irak'ta birleşik bir Kürt devleti kurulması için. Sonrasında bu Kürt devletini İsrail'e bağlamak, ABD ve batı için çok zor olmayacak. Ardından gelsin İran ve Türkiye ile ilgili planlar.
Geçmişe ah vah etmenin kimseye faydası yok. Bugünler kendi kendine gelmedi. Şu yaşadığımız günlerde hepimizin büyük veballeri var. 2011 yılında Dera'da iki çocuğun rejim güçlerince alındığı iddiası üzerine geliştirilen bir kaos ve bu kaosa eşlik eden, ettirilen kimi kesimler, coğrafyamızda İsrail'in istediği vasatın oluşmasına zemin hazırladılar.
Bu gösterileri ve Suriye rejiminin buna dönük sert ve acımasız müdahalesini şimdi daha iyi okuyabiliyoruz. Esasen Suriye iç savaşında ne batı ne de batının maşası olan gruplar, hiç bir zaman haklar ve özgürlükler bağlamında mücadele etmediler. Eğer öyle olsaydı bunca ölüme, yıkıma ve tehcire sebep olacak bir çatışmayı, Suriye'ye yaşatmazlardı. Kabul edelim ki, bugün adını Irak ya da IKYB olarak koyduğumuz ve bir anlamda "Büyük İsrail" hedefinin mütemmimi olan kriz, 2011 Suriye kriziyle başlamıştır.
Suriye ordusu, Suriye hükümeti ve Suriye'deki iç savaşın çoğu yabancı savaşçılardan oluşan DEAŞ, El Nusra gibi gruplarla bazı Kürt, Türkmen, Dürzi ve Süryani grupların da katıldığı, son dönemde ise Rusya, İran, Amerika Birleşik Devletleri, İsrail gibi dış güçlerin de düzenli olarak dahil olduğu çatışmalar bitirilmeden ve bir, birleşik Suriye yeniden inşa edilmeden IKYB sorunu çözülemez. Peki bir ve birleşik Suriye'yi yeniden kim kurabilir? ABD tarafından Suriye'nin içine yerleştirilen bu ırkçı, ayrılıkçı PKK/PYD güçlerini kim temizleyebilir? Onları oradan kim söküp çıkarabilir? Bana göre bunu yapabilecek tek güç, başında kim olursa olsun Şam hükümetidir. Bu, hem ABD ve İsrail'le olan kadim düşmanlıkları hem de Suriye üzerinde yapılacak ameliyatlara karşı tek yetkili mercii olmasından dolayı, Şam hükümetinin hem görevi hem de yetkisindedir.
Ne yaşamışsak yaşadık. Yaşadıklarımızın devamına yol vermek acıyı büyütmektir. Şam yönetimin Esed'siz olması artık hepimizin tek ve yegane talebidir. Ama bu talep için harcanmaması gereken çok özel durumlar yaşıyoruz. ABD ve İsrail, bizi bu oyalamaca ile meşgul ederken öte yandan bölgeyi uzun süre kan gölüne çevirecek daha büyük operasyonlara zemin hazırlamaktadır.
Bu saatten sonra yapılması gereken şey, bu tezgahı bozmak ve bu oyunu kuranların başına geçirmektir. Türkiye'nin ABD ve batıyı dolayısıyla İsrail'i yakalayabileceği en zayıf dönemdir. Hamasetle hareket edenlerin ağzına bakarak yakıp yıkmak ya da yapılması gereken müdahaleyi yapmayarak korkaklık etmek tarihi bir hata olacağı gibi aynı zamanda yeniden büyük ölümler ve zulümlere de sebep olmak demektir. Tarihi değilse de eylemlerimizi geriye çevirebiliriz. PYD/PKK ve Kuzey Suriye sorununu, sorunun gerçek sahibi Suriye hükümetine çözdürmenin yollarını bulmalıyız. Bu, sorunu hem kalıcı hem sahici çözmenin yegane yoludur.
Kuzey Irak meselesine gelince, bu topraklarda Irak merkezi hükümetinin esaslı bir hakimiyet oluşturamadığı açıktır. Tam otuz üç yıldır bu topraklar, on binlerce insanımızın ve güvenlik görevlimizin ölümüne sebep olan terör saldırılarının merkezi olmuş ve halen de olmaya devam etmektedir. Bu günlerde hükümetin de yaptığı gibi içerisinde İran'ın ve Irak merkezi hükümetinin de olduğu ama Türkiye'nin tarihten gelen haklarıyla masaya oturduğu bir çözüm için geç kalmadan müdahale edilmelidir.
Oyalanmak, yaşanacak acıyı büyütür ve bu acıyı bir taraftan bize diğer taraftan da İran başta olmak üzere yakın coğrafyalara taşır. Kuzey Irak'ın, İsrail'in oyuncağı bir yönetimle buluşmaması için araya gövdemizle girmek an itibariyle tarihi bir sorumluluktur. Fırat Kalkanı iyi bir zamanlama ile yapılmış önemli bir operasyondu. Kuzey Irak için yapılacak bir operasyon da şüphesiz aynı kıymette ve en iyi zamanlamada olacaktır. Bundan hiç şüphemiz yok.