Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Gelenek ve Modernite Arasında İslam Yorumları
İslam’ın kadim şehirlerinden olan Kudüs’ten sonra, bu sene Selçuklunun Başkenti Konya’mız İslam Dünyası Turizm başkenti seçildi. Seneye de Medine-i Münevvere olacak.. Bu münasebetle, 6-7 Mayıs 2016 tarihlerinde başta Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İSAV, Konya Büyükşehir Belediyesi işbirliğiyle düzenlemiş olduğumuz “Gelenek ve Modernite Arasında İslam Yorumları” konulu Tartışmalı İlmî Toplantımız bugün (Cuma) saat, 9.30’da Konevî kültür merkezinde eski Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nun açılış konferansıyla çalışmalarına başlıyor. Altı oturum halinde icra edilecek olan bu ilmi toplantımızda 12 adet tebliğ sunulacaktır. Ayrıca değerli hocalarımız bu tebliğleri müzakere edeceklerdir.
Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelam gibi İslami İlimlerin 15 asra ulaşan tarih ve birikimi önümüze muazzam bir edebiyat, biyografi ve meseleler listesi koymuştur. Geçen zamanla birlikte çeşitlenen bu meseleler aynı zamanda karşımıza devasa bir problemler yumağını da çıkarmıştır.
İçinde yaşadığımız dünyayı anlamlandırmak ve yenidünya düzenine karşı yeniden söz söyleyebilmek için öncelikle kadim geleneğimizin bir envanterini de çıkarmamız gerekmektedir.
Hepinizin bildiği gibi, Müslüman tecrübenin ürettiği ilmi birikimimizi gözden geçirmek, temel meseleler ile tali olanların bir kaydını yapmak ve envanteri güncellemenin gerekliliği ortadadır.
Bu tür çalışmalar geniş ölçekli ve uzun soluklu çabalara ihtiyaç duyar. Böyle olmakla birlikte bu sempozyumda gelenek ile modernite arasında İslam yorumları meselesi gündeme alınacak, bir başlangıç mahiyetinde bu iki yaklaşımın sağladığı avantajlar ile getirdiği problemler tartışılacaktır.
Bunlardan birincisi “dini saf haline döndürmeyi; Kur’an ve kısmen de hadis kaynaklarına indirgemeyi” öneren bir yaklaşımdır.
İkincisi ise, Batıda gelişen çağdaş yorum teorilerini doğrudan dini metinlere uygulamayı öneren modernist, eklektik, tarihselci vb. yaklaşımdır. Burada tartışılması gereken en önemli husus, son bir buçuk asırdır yoğun bir şekilde rağbet gören bu yaklaşımların İslam ümmeti batı karşısında yenilgiye uğradıktan sonra ortaya çıkmış olmalarıdır. Bununla birlikte varlığını sürdüren katı gelenekselci yaklaşımın oluşturduğu sorunlar da görmezlikten gelinemez. Görüldüğü gibi İslam düşüncesi külli perspektif sahibi klasik yöntemlerle, faydayı ve işlevselliği önceleyen çağdaş yöntemler arasında sıkışmış durumdadır.
Öte yandan, bu sempozyumda İlahiyat Fakültelerinde üretilen dini bilginin itibar sorunu ve kullanım alanları da tartışılacaktır.
Sonuç olarak, sıhhatli ve itidale dayalı bir dini düşünce olmadan, sıhhatli bir itikat ve sıhhatli bir ibadet hayatı da olamaz. Zaman içerisinde yaşanan din algısı da yıpranır. Burada yapılması gereken dinin kendisini değil, din anlayışlarını ve yorumlarını gözden geçirmektir. Bundan dolayı, İslam düşünce tarihine baktığımız zaman bütün dönemlerde İslam yorumları güncellenmiştir. Nasıl ki İslam geleneğinde Gazali, İhyâu Ulûmi’d-Dîn/Dini İlimlerin Yeniden Canlandırılması, Muhammed İkbal, Dini Düşüncenin Yeniden Teşekkülü, Vahidüddîn Han, Tecdîdü Ulûmi’d-Dîn/Dini İlimlerin Yenilenmesi, M. Âbid el-Câbirî, Yeniden Yapılanma vs. gibi kitaplar yazma ihtiyaçları duymuşsa, aynı şekilde her çağda İslam’ı yeniden yorumlama ihtiyacı duyulmuştur. Çünkü dini düşünce ve hayat tarzında meydana gelecek her yozlaşma çok geçmeden davranışlara da yansıyacaktır. Bu sebeple, yıpranan ve yanlış algılanan din anlayışlarını yeniden rayına oturtmak için dini referans sistemine (Kur’an ve Sünnet) başvurmak yapılması gereken ilk faaliyettir.
Bu sempozyumun hayırlı ve verimli sonuçlar doğurması dileğiyle..