Genelkurmay Başkanlığındaki darbe girişimi davası
FETÖ'nün darbe girişiminde Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlere ilişkin davaya, sözde yurtta sulh konseyi üyesi olduğu belirtilen sanıkların esasa ilişkin savunmalarıyla devam edildi
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde, Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlere ilişkin aralarında sözde yurtta sulh konseyi üyelerinin de yer aldığı 224 kişinin yargılandığı davaya, sanıkların esasa ilişkin savunmalarıyla devam edildi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen duruşmada, darbe girişiminin yaşandığı dönemde kurmay albay olan Genelkurmay Başkanlığı General-Amiral Şube Müdürü Cemil Turhan, 25 Ocak Cuma günü başladığı savunmasına devam etti.
Turhan, darbenin planlayıcılarından eski kurmay albay Mustafa Barış Avıalan ile devre arkadaşı olduğunu, kışlaya geldiğini öğrenince sadece sohbet etmek için yanına gittiğini söyledi.
Avıalan ile darbeye yönelik bir görüşme yapmadıklarını savunan Turhan, İlhan Talu ile yaptığı görüşmede darbe saatinin erkene alındığı iddiasının da gerçek dışı olduğunu, böyle bir şey olsa cep telefonu ya da askeri hatla talimatlar vermesi gerektiğini ancak herhangi bir kaydının bulunmadığını iddia etti.
Cemil Turhan, amiri Mehmet Partigöç'ün de güvenlik gerekçesiyle o akşam düzenlenen toplantıyı sonlandırmasını söylediğini, ardından da Gökhan Eski'yi sorduğunu anlattı.
Partigöç'ün de darbeyle alakalı bir emir vermediğini savunan Turhan, onun odasındayken bağrışmalar duyduğunu, komuta katına çıktığında Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) personelinin kendisini yere yatırdığını ancak kısa süre sonra Fırat Alakuş'un kendisini kaldırdığını söyledi.
Turhan, "Sizi ikinci başkan mı çağırdı?" sorusuna olumlu cevap aldığı için Partigöç'ün söylediği gibi bir güvenlik sorunu olduğunu düşündüğünü belirterek, "Özel Kuvvet çağrılmış. Teröristler tespit edilmeye çalışıyor. Kimliğinden emin olanları bırakıyorlar diye düşündüm." dedi.
Genelkurmayda, Özel Kuvvetleri görünce akla gelenin tatbikat veya güvenlik problemi olduğuna değinen Turhan, orada bulunanların darbeyi düşünemeyeceğini belirtti.
Turhan, güney nizamiye bölgesinde ÖKK personeline emirler vermek, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanının koruması Bülent Aydın'ın şehit edilmesiyle de suçlandığını anımsatarak, kimseye emir vermediğini, iddia makamının Genelkurmay idari tahkikat raporuyla yanlış yönlendirildiğini kaydetti.
Bülent Aydın'ın vurulduğu sırada iç bahçede bulunduğunu ve görüntülerde de bunun belli olduğunu aktaran Turhan, ülke çapında meydana gelen ölüm ve yaralanmalardan sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu ifade etti.
- "Darbe kastı yok"
Cemil Turhan, mahkeme heyetinin vereceği en önemli kararın, o gece karargahta darbe kastıyla mı yoksa kışla emniyetine yönelik faaliyetler çerçevesinde mi hareket edildiğini belirlemek olduğunu ifade ederek, "İddia makamı ve müştekiler 'darbe maksadıyla hareket edildi' diyor. Buna karşılık sanıklar olarak biz de diyoruz ki tamamen emniyet için hareket edilmiştir." diye konuştu.
Halka karşı silah kullanılmadığını ancak kanunlar çerçevesinde kışlaya girmeye çalışanlara karşı kullanılması emri verildiğini savunan Turhan, "O gün darbe kastıyla hareket edilmemiştir." dedi.
Turhan, Genelkurmay'da darbeye yönelik bir eylemde de bulunulmadığını iddia ederek, eğer bağımsız bir kurumca bilgisayar destekli simülasyon tatbikatı hazırlattırılırsa bu sonucun ortaya çıkacağını ileri sürdü.
Darbe kastıyla vatandaşların üzerine ateş edilmiş olsa yüzlerce, binlerce kişinin ölebileceğini iddia eden Turhan, Genelkurmay Karargahı'ndaki personelin itidalli davrandığını, kışlanın güvenliğini sağlamaya çalıştığını vurguladı.
15 Temmuz'da Genelkurmay Karargahı'nda olduğunu ancak darbeye yönelik eylemi bulunmadığını aktaran Turhan, silah kullanmadığını, darbe kastıyla hareket etmediğini ifade ederek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
Kaynak: