Genelkurmay "çatı" davasına devam edildi

Genelkurmay "çatı" davasına devam edildi

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili, aralarında sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de bulunduğu 221 kişinin yargılandığı "çatı" davasına sanık savunmalarıyla devam edildi

 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili, sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de aralarında yer aldığı 221 kişinin yargılandığı "çatı" davasına sanık savunmalarıyla devam edildi.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, taraf avukatları ile izleyiciler katıldı.

Duruşmada, Van'da 19 Temmuz 2016'da çöpe atılan koli içindeki "Sızıntı" dergisi üzerinde parmak izi bulunduğu ve hakkında "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme suçu"ndan iddianame hazırlandığı belirtilen Cemil Turhan'ın bu dosyasının da Ankara'daki dosyayla birleştirildiği belirtilerek sanığa söz hakkı verildi.

Savunmasını yapan Turhan, Van'da bulunmadığını iddia etti. Parmak izinin kendisine ait olamayacağını savunan Turhan, adli bir hata yaşandığını söyledi. Parmak izlerinin daha gelişmiş sistemlerle tekrar incelenmesini isteyen Turhan, suçlamayı reddetti.

- Adnan Arıkan'ın savunması

Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) personeli eski binbaşı Adnan Arıkan da Kara Kuvvetleri Komutanlığı koruma personeli Burak Akın'ın vurulmasına ilişkin suçlamaya yönelik savunma yaptı.

Arıkan, terör örgütleri DEAŞ ve PKK'nın 15 Temmuz'da saldırı düzenleyebileceği, diğer örgütlerin de destekleyebileceğine bağlı olarak tehditlere karşı tedbir almak maksadıyla Albay Fırat Alakuş komutasında ve diğer ÖKK personeliyle 21.00 civarında Genelkurmaya giriş yaptığını söyledi.

Karargah binasına yönelip süratle komuta katına çıktığını ve emniyet aldıklarını belirten Arıkan, bu sırada başka personelin de katta olduğunu ifade etti.

Güney nizamiye bölgesinde silah sesleri duyunca buraya gitmek gitmek üzere alt kata indiğini dile getiren Arıkan, nizamiyede bir ambulans bulunduğunu ve sedyeye karargah üniformalı bir personelin yatırılmaya çalışıldığını gördüğünü bildirdi.

Arıkan, yaşanan olayla ilgili bilgi vermek için Albay Fırat Alakuş'un yanına gitmek için hareket ettiğini, karargah binası yakınındayken Kara Kuvvetleri Komutanının makam aracının yanından geçip kapı girişinde durduğunu anlattı. Araçtakiler içeri girdikten sonra tekrar silah sesi duyduğunu, bahçe duvarına yanaştığını kaydeden Arıkan, bu sırada Burak Akın'ın "Ateş etmeyin. Kara Kuvvetleri Komutanı giriş yaptı." diye bağırdığını, tabancasını çektiğini ve bu sırada vurulduğunu ifade etti.

Akın'ın da vurulduğunu bağırarak söylediğini savunan Arıkan, "Kapı civarında ambulans çağrılması için talimat veren konuşmaları duydum. İki kişinin yardım etmeye çalıştığını gördüm." dedi.

Arıkan, silah sesleri kesilince yaklaştığını ve içeride birkaç kişinin Burak Akın'ın bacağına ilkyardım yaptığını gördüğünü belirterek, tekrar Güney nizamiyesi bölgesine doğru ilerlediğini ve komuta katına karşı düzenlenmesi muhtemel terör saldırısına karşı tedbir aldığını iddia etti.

Burak Akın'a iddia edildiği gibi ateş açmadığını öne süren Arıkan, öyle bir durumda, başkasını kendisi zannetmesi ifadesini de art niyet olmadıkça normal görülebileceğini savundu.

Arıkan, 15-16 Temmuz'da canlı ve cansız hiçbir hedefe ateş açmadığını, "ateş et" emri almadığını ve vermediğini iddia etti. Yaralamakla suçlandığı silah arkadaşına da ateş etmediğini öne süren Arıkan, hasmane şekilde davranmadığı iddiasını dile getirdi.

İsnat edilen suçlamaları kabul etmediğini belirten Arıkan, beraatini istedi.

 

Kaynak:Haber Kaynağı