Köylü Milletin efendisiydi ya yok öyle değil artık, “Köylü dünyanın efendisi” Yani hepimiz köylüyüz. Hem de global köylü. Marshall McLuhan dünyanın küçük bir köy haline geldiğini söylemesi önceleri sadece bilim dünyasında anlaşılırken, konuşulurken, şimdi herkes anladı. Burger King New York mahallesinde de aynı, Tokyo mahallesinde de aynı ve Ankara mahallesinde de aynıysa işte küçülen bir dünya için başka işaretleri aramaya gerek yok herhalde.

Yani hepimiz basbayaa köylüyüz. Köylü dünyanın efendisi.

Atatürk ne güzel söylemiş. Köylü milletin efendisi diye…

Çok anlamlı çok derin ve inanılmaz öngörülü bir cümle.

Atatürk gibi bir liderden de başkası beklenemez herhalde…

Atatürk’de McLuhan’da günümüzü görmüşler. Çoğumuz bunu daha yeni idrak ediyoruz. Etmeyenler bile var.

Ülkelerin alt yapısında köy var. Onları ayakta tutan kesinlikle köydür. Köy olmazsa o ülkede batar, dünyada batar. Köy demek üretim demek çünkü.

Bazı aklı evveller köylüleri hor görmeye kalkarlar ya onlara gerçekleri anlatsanız da anlamazlar ya, bu tür zavallılara ekmek dahi vermeyeceksin aslında. Öyle değil mi?

Hayvan desen hayvana hakaret. Bitki desen bitkiye ağır suçlama. Uygun olanı siz diyin artık.

Dünyayı anlamak, fark etmek lazım. Nerede yaşadığın çok önemli değil. Zihniyetin geri kalmış olmasın. Man kafalı olma. Şehirde metropollerde yaşayan cahillerle, kırsalda köyde yaşayıp zihniyeti metropol olanları görmek ve ayırt etmek lazım.

Neymiş efendim referandumda Türkiye’nin kıyıları yani modern olanları Hayır demiş, köylüleri Evet demiş miş. Böyle bir inanca sahip cahiller esas cahil değil de nedir!

İnsanları ikna etmek için hem birebir de hem de kitle iletişimde onlarla konuşacaksınız. Çemkirmeyeceksiniz konuşacaksınız. Çemkirerek iletişim kurduk demeyeceksiniz. Sonrada karşınızdakine beni anlamıyor, bunlar köylü cahil diyerek suçlayamayacaksınız.

Siz köylü olmanın bir onur şeref olduğunu bilseniz ben de köylüyüm diye haykırırsınız ama o idrak seviyesine geleceğiniz meçhul.

Bakın Interpress referandum sürecinde kim daha fazla reklam yapmış araştırmış. İki bine yakın ulusal, bölgesel ve yerel gazete ve dergiyi taramışlar ve Ak Parti 233 reklamla birinci, CHP 175 reklamla ikinci, MHP 52 reklamla üçüncü, DP 35 reklamla dördüncü ve Saadet Partisi de 31 reklamla beşinci olmuşlar.

İşte bu reklamın gücü. Reklam yapacaksınız. Başarınızın keyfini çıkaracaksınız. Suçu başka yere atmayacaksınız.

Gençlik Spor İl Müdürleri ne iş yapar!

Futbol maçları patates tarlalarında süper! başladı! Sadece süper lig değil Bank Asya birinci ligi de aynı durumda. O ne öyle! Seyreden bizler için rezil bir görünüm, sinir bozucu, oynayanlar için ise tam bir risk. Sakatlanmadan futbol oynamak neredeyse mümkün değil.

Böyle sahaların sorumluları kimlerdir sizce? Bildiniz Gençlik Spor İl Müdürleridir. Bu sahanın sorumlusu olacaksınız ve utanmayacaksınız! Bu sahaların sorumlularını hemen oradan uzaklaştırmak lazım. Sebebi ne olursa olsun.

Gitsinler evlerinde patates yetiştirsinler. İşini iyi yapamayan varsa işini iyi yapacakla değiştirmek de fayda var. Anında.

Futbol değerini patates tarlası sahalarla yükseltemeyiz. Tüm maçları şu an için en güzel görünüme sahip Fenerbahçe Kadıköy sahasında oynayacağız herhalde. Onları tebrik ederim. İstanbul’da İzmir’de yani büyük şehirlerde böyle rezil sahaların olması herhalde daha anlamlı.  

Konya’ya Tepeden Bakmak

Konya’nın şehir pazarlamasında cazibe noktaları yaratmak çok önemli. Akyokuş Konya’ya tepeden bakmak anlamında iyi bir cazibe noktası olmuş. Ama şimdiye kadar hiç doğru kullanılmamıştı. Hatta kötü pazarlama noktası bile olmuştu. Şimdi belediyenin ele aldığı Akyokuş Konya Büyük Şehir Belediyesinin dokunuşuyla yeniden canlanmış. Emeği geçenleri tebrik ederim.  

Bu tür cazibe noktalarını çoğaltmak lazım. Özellikle Akyokuş için experiental (tecrübesel) pazarlama çabalarını geliştirmek de fayda var. Akyokuş Konya’nın lokomotifi bile olabilir. Pazarlama dokunuşu uçurur orayı. Gitmemişlere özellikle tavsiye ederim.