Zeki Oğuz
“GÖK EKİNİ BİÇMİŞ GİBİ”
Yazının başlığı koca Yunus’un bir şiirinden aldığım bir dize. Koca Yunus bu şiiri genç iken hayattan kopan canlara söylenmiş bir ağıttır.
“Bu dünyada bir nesneye
Yanar içim göynür özüm
Yiğit iken ölenlere
Gök ekini biçmiş gibi...”
17 temmuz 1993 günü Beyşehir gölünde bir tekne kazasında yitirmiştik Orhan Samur ile eşi ve çocuklarını. Zaman çok hızlı geçiyor. Tam yirmi yıl olmuş Orhan’ı kaybedeli.
Sağolsun İhsan Kayseri bize yitirdiklerimizi hatırlatır, onları unutmamıza izin vermez. Orhan’ın ölüm yıldönümünde de bizi mezarı başında topladı. İhsan ve ilk patronu Durmuş Alagöz kısa birer anma konuşması yaptılar. İsmail Detseli ile Uğurlu Camisinin imamı Ferhat Elma dua ettiler.
Orhan iyi gazeteciydi. Bildiklerini, tecrübelerini başkalarına aktarmaktan hoşlanırdı. Onun halk eğitim müdürlüğü ile işbirliği yaparak gazetecilik kursları açması çok hoşuma gitmişti. Çocuk esirgeme kurumunda açtığı kurslara iki kere beni de çağırmış, gençlere tecrübelerimi dilim döndüğünce anlatmaya çalışmıştım. Onunla birlikte yaptığımız son çalışma Bereket ormanı yakınlarındaki bir araziyi parsel haline getirterek köylülere dağıtmak olmuştu.
Orhan’ın evi Birlik Kiremit faprikasının kuzey tarafındaydı. Evlerinin çevresi testi-tuğla ocaklarıyla çevriliydi. Orhan okuldan zaman buldukça bu ocakların çevresinde babasının besi koyunlarını otlatırdı.
Bir karşılaşmamızda yine koyun otlatıyordu, elindeki bir tomar kağıdı uzatarak, abi şunlara bir bak, dedi. Saman kağıtlara yazdığı bir roman denemesiydi. Birkaç sayfasını okuyup geri verdim ve devam etmesini söyledim. Çok hoşuma gitmişti onun bu yazma hevesi.
Bir dahaki karşılaşmamızda artık bir gazeteciydi o.
Onu bize özgü ihmaller sonucunda çok erken, en verimli olabileceği bir yaşta yitirdik. Bir şeyi merak ediyorum, Konyalı ve Konya basın camiası onun değerini bildi, içinden çıktığı Tatköyü halkı da bildi mi acaba?
Nur içinde yat sevgili Orhan.