Hüseyin Altunbaş
Gülmesini bilmeyen
Gülmesini bilmeyen ticaret yapmasın
Hatta insan içine çıkmasın bile! Gitsin herhangi depoda karanlıkta ot gibi yaşasın! Yakışanı o. İnsan içine karışıp başkalarının da moralini bozmasın. Valla öyle. Gülmeyen birinin etkisi böyle. Yaşam moral demek. Öyle değil mi? Moral bozucu mendebur kim varsa karanlığa karışsın. Görünmesin.
Çinliler demiş ya “Gülmesini bilmeyen dükkan açmasın” diye. Cuk ifade…
Kimse kimsenin ekşi suratını çekmeye mecbur değil. Gülmesini bilmeyenler üstüne bir de satış işine giriyorlar ya, işte o zaman daha bi mendebur oluyorlar. Sen nere satış nere be adam.
Gülmek öyle böyle bir eylem değil. Öyle hafife alınacak hali de yok artık. Bu dünyada pazarlamanın ve satışın en büyük enstrümanı. Fark edersen tabii…
Şayet gülmeyen insanlar varsa ki bolca var. Bunların bu modern dünyada herhangi işte başarılı olması mümkün değil.
Böyle insan tiplerini herhangi işe almayacaklar artık. Hatta ve hatta gülme psikotestine bile sokarak işe alınacak insanlar. Oh ne ala!
Düşünsenize alışveriş merkezlerinin kapısında gülmeyen güvenlik görevlileri bye bye…
Çay verirken gülmeyen çaycılar bye bye…
Bankadaki suratsız memurlar bye bye…
Bağırarak eğitim verdiğini zanneden öğretmenler bye bye…
Benden bu kadar siz gerisini getirin…
Ekşi suratlı hiç kimseyi hiçbir yerde görmek istemiyoruz artık.
Güzel örnek Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay
Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın yeni yıl kutlamasını yaptığı billboard işi de, gülmenin reklamdaki etkisini gösteriyor. İşte böyle olmalı. Böyle başarılı iletişim işlerini de tebrik etmek bize düşüyor. Tebrik ederim. Hem gülen Başkan Uğur İbrahim Altay’ı hem de bu iletişimi tasarlayan ekibi fazlasıyla tebrik ederim.
Gülmek insanın içini rahatlatıyor, insanın içini ısıtıyor.
İlaç Reklamları Başlıyor
Daha öncede söylemiştim. Reçetesiz satılan ilaçların reklamları tartışılıyor diye. En sonunda tartışmalar kanunla kısmen neticelendi. Artık reçetesiz satılan ilaçlar reklam yapabilecek. Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkındaki kanunun 11.maddesine göre reçetesiz ilaçların reklamı serbest hale getirildi. Getirildi ama tartışma bitmedi. Eczacılar bundan pek memnun değil.
Reklam iletişimi açısından kesinlikle doğru bir karar. İletişimin her zaman faydası vardır. Zararı olmaz, olamaz. Bu açıdan görelim reçetesiz ilaçlar da iletişim yapsınlar. Topluma bunun iletişim yolunu açmanın faydasını açıklasınlar. Haa bu işin kötü yapanı olmayacak mı? Tabii ki olacak. Ama arada kötü yapanlar olacak diye fotoğrafın büyük kısmını niye görmemezlikten gelelim.
Şimdi reklam ajansları reçetesiz satılan ilaçlar üzerinde ders çalışmaya başlasınlar artık.
İnternet Radyoları
İnternet mecra olmanın dışında diğer mecraları içine dahil ettiği için medya olarak nitelendiriliyor. İnternet medyası radyo mecrasını da değiştirdi ve internet radyoculuğunu ortaya çıkarttı. Şimdi 50’ye yakın internet radyosu yayın yapıyor sanal alemde.
Bu internet radyolarının dinleyici kitlesi de ev hanımları olmaya başlamış. Hatta ev hanımları DJ’lik bile yapmaya başlamışlar. Nerden nereye!
Evlerde pasta börek partileri yapan bayanlar, şimdilerde internet radyo geyikleri yapıyormuş. İşin cazip tarafı da geleneksel radyo kurmanın maliyetinin aksine 2-3 bin liraya internet radyosu kurmak mümkünmüş. İlgililere duyurulur.
CLP’lerin etkisi
Aslında reklamcılıktan anlamayan zekalar, açıkhava reklamcılığını sadece megalight ve billboarddan ibaret görürler. Özellikle yerel mecrada! Hatta onlara göre gazete reklamı boşunadır, dergi reklamına gerek bile yoktur. Bildikleri sadece billboara reklam göndermek veya tasarlamaktır. Bu zavallılar açıkhava mecrasında CLP’leri bile sevmezler. Reklamverenine tavsiye etmezler. Es geçerler. Bu reklamcılar değişen tüketici eğilimlerinden, değişen tüketici davranışlarından, değişen medya yapılanmasından bihaberdirler. Tek bildikleri büyük olsun bizim olsun. Eğer böyle reklamcıyla karşılaşırsanız ona şunu sorun. Televizyon mecrasını kim ne zaman izler size açıklasın, gazetenin televizyondan reklam aracı olarak farkını söylesin, dergiye hangi ürünler ne için reklam vermelidir onu azıcık söylesin…
Bunlar yeterlidir bu zavallıların susması için. Hedef bireyle ürünü örtüştürebilen, buluşturabilen, öpüştürebilen reklamcı ve reklam mecrası başarılıdır. Aksi boş…
İşte başarılı bir CLP ve başarı. Reklam işini mecranın özelliğine göre tasarlayabiliyorsan her mecranın kendine has önemi ve etkisi vardır. İşte Coca-Cola, işte yeni yıl kutlaması, işte CLP…