Fahri Kubilay
Haklıysanız mı güçlüsünüz..
Asrısaadet olarak insanlık tarihine damgasını vurmuş dönemden bahsediyorum.
Kâinatın efendisi âlemlere rahmet Muhammed (sav) Mustafa ahrete irtihalinden sonra Müslümanlar tarafından İslam ümmetinin başına halife olarak seçilmiş Hz Ebubekir Sıdık (ra) halife seçildikten sonra ilk konuşmasında "Bakın, sizin en iyiniz, olmadığım halde, başınıza yönetici seçildim. Madem bu böyle oldu, eğer iyi şeyler yaparsam siz de bana destek olun. Yok, eğer yamulursam, o zaman da beni düzeltin. Doğruluk ve dürüstler emanete sadakat, yalan dolan emanete ihanettir. Sizin aranızdaki zayıf biri, hakkını alıncaya kadar, benim nazarımda güçlü biridir. Size göre güçlü olan biri, (gücü sayesinde gaslettiği) bir hak kendisinden alınıncaya kadar, benim nazarımda zayıftır."
Kendisini dinleyenler arasından biri, "Eğer sen yamulursan, seni kılıçlarımızla düzeltiriz" şeklinde sert bir mukabelede bulunmasına rağmen, ona karşı bu tavrı şu sözlerle olmuştu.
"Allah'a sonsuz hamdolsun ki, yönettiklerim arasında ben yamulursam beni kılıcıyla düzeltecek kimseler var."
Bu sözler sadece dudaktan çıkabilecek politik amaçlı sözler değil bu sözler aklını ve şahsiyetini vahyin inşa ettiği özü ve sözü bir olan bir yöneticin söyleyeceği sözlerdir.
Bu sözler "Güçlüyseniz haklısınız söylemini yerle bir edip , "haklıysanız güçlüsünüz" kuralını inşa eden, güçlünün haklı değil, haklının güçlü olduğu bir hayat nizamın temelini oluşturur. İslam ve insanlık Tarihinde bu anlayışın yönettiği zaman dilimine asrı saadet deniliyor.
Türkiye’de Ak partinin 13 yıllık iktidarı döneminde gerek siyasete sahnesinde, gerek çeşitli makamlarda görev alan kişilerin hayat desturu olması gereken bir anlayıştan bahsediyorum.
Son zamanlarda görmekteyiz ki; bir duruşu bir omurgası olmayan, kısa zamanda nasıl "rüzgârgülü" olunacağını gösteren mahir kişiler çeşitli makamlarda görev verilmesi ise kamuoyunun dikkatinden kaçmıyor.
Bu anlayışla liyakatsiz ve ehliyetsiz kişilerin elindeki yetki maalesef zulüme dönüşüyor.
Omurgasız siyasetin nelere mal olduğunu öğrenmemiz için illada yeni bir 28 Şubat daha gerekmiyor.
Ehliyetsiz, bilgisiz, birikimsiz, katılımsız, al maaşını anlayışıyla ile yetki gaspı yapacaklara milletin karnı doymuştur.
AK Parti, insanlığın değişmez değerlerine yaslanarak, değişmesi gereken her şeyi ve herkesi değiştirmeyi kendisine hedef edindiğine göre bu değerlere sahip çıkmalıdır.
Ak partiye oy verenlerde oy verip koy vermemeli verdiği oyun takipçisi olmalıdır. Millet olarak bizi yönetenleri; Hz. Ebubekir, Hz. Ömer gibi olmasını istiyorsak
kendimizde onların hemen yakınında bulunan arkadaşları gibi olmalıyız.