Kasım Çakır
Halen Fetö'cü olanlar var
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, "2010 yılından itibaren bu yapıya (FETÖ) karşı açık tavır almaya başladığımda, özellikle de 17-25 Aralık emniyet, yargı darbe girişimi ile birlikte net bir duruş sergilediğimde yanımda milletimden başka kimseyi bulamadım." dedi.
F.G cemaatinin geçmişte kuruluş, büyüme, deşifre ile küçülme süreçleri oldu. 15 Temmuz’dan sonrada bitirme süreci yaşanmaktadır.
Deşifre ve küçülme süreci 2010 yılında Mavi Marmara fetvası ile başladı. Bu tarihe kadar gerçek yüzünü çok iyi gizledi. Güven, sempati ve ilgi duyan sayısı on milyonlardı. İçerisinde bir çoğumuzun olduğu on milyonlar desteklerken;’Onlar İsrail, ABD, CIA ajanıdır!’ diyen milyonlara da tepki gösteriyorduk. O milyonları her zaman tebrik etmek, ‘aferin sizlere!’ demek gerekir.
Cemaatin başı, ABD'den Gazze'ye yardıma giden "Mavi Marmara " gemisindekilere fetva vererek, ‘Siyasi otoriteden izin almak gerekir!’ demişti. ‘Otoriteden izin almadan yapılan şeyler, terör ve asiliktir.’diyerek, İsrail'i meşru otorite olarak görürken, yapılan haksızlıklara karşı çıkılmasını isyan olarak görmüştü.
Bu açıklama cemaatin gerçek yüzünü deşifre eden, gösteren ilk açıklama ve eylem olmuştur. Bu açıklamadan sonra, bende dahil milyonlarca insanımızın kafasında büyük bir soru işareti ve ayrılışlar oldu. . Bunun sonucu güven, sempati ve ilgi azaldı.
Bu ilk güven kaybından sonra geride kalan sempatizanlarıyla yollarına devam ettiler.
Mavi Marmara’dan sonra, F.G cemaatinin gerçek yüzünü ve amacını gösteren ikinci eylemi; 7 Şubat 2012’de, Sadrettin Sarıkaya’nın Hakan Fidan’ı ifadeye çağırması olayıdır. Bu ifadeye çağırma olayı, Hakan Fidan üzerinden Recep Tayyip Erdoğan’a, Hükümete ve Akparti’ye yapılmak istenen bir operasyondu.
MİT operasyonu, dış güçlerin, yargının, basının cemaat eliyle yapmak istediği ilk büyük operasyondur. Bu başarısız operasyonu da iyi okuyan, her çevreden milyonlarca insanımız cemaatten uzaklaştı. Bu güven kaybından sonra da geride kalan sempatizanlarıyla yollarına devam ettiler.
Üç beş ağacın yerini değiştirmeyi bahane ederek, 2013 Mayıs’ında GEZİ olayları başlatıldı. Bir ay devam eden GEZİ olaylarında cemaat kendini gizledi. Başta ZAMAN gazetesi olmak üzere, gazeteleri ve köşe yazarları eyleme katılan gençleri haklı gösteren yazılar yazdılar. Gençlere sert davranıldığını yazdılar.
Gezi olayları sırasında ve sonrasında cemaatin ve gazetelerinin, Vandallık yapanlardan yana tavır takınmaları gerçek yüzlerini bir daha görünmesini sağladı. GEZİ olaylarından sonrada milyonlarca insan cemaatten uzaklaştı. Bu güven kaybından sonra da geride kalan sempatizanlarıyla yollarına devam ettiler.
Akparti’nin iktidar olduğu günden 2013 yılına kadar ZAMAN ve diğer gazetelerinde, Hükümetin, Akparti’nin, Başbakan’ın, Bakanlarının haberlerini ilk sayfada, manşetten verilirdi. 2013 GEZİ olaylarından sonra iç sayfalarda, küçük punto ve yazılarlarla verilmeye başlandı. Bunun üzerine ZAMAN’ı aradım, beni bir yetkili ile görüştürmediler.
Cemaat eylemlerine, operasyonlarına devam ediyordu. Cemaat, Hükümet üzerinden Recep Tayyip Erdoğan’ı ve Akparti’yi itibarsızlaştırmak, zayıflatmak için 17 ve 25 Aralık operasyonunu yaptı. Bunların amacının, ‘üzüm yemek değil bağcıyı dövmek’ olduğunu anlayan halkımız bu iftiraya inanmadı. 17-25 Aralıktan sonra her kesimden milyonlarca insan daha cemaatten hızlıca uzaklaştı.
Cemaatin gerçek yüzünü tam olarak gösterdiği gün, 15 Temmuz 2016 gecesidir. FETÖ/PDY; TSK, MİT ve EMNİYET’e sızmış yapısıyla 15 Temmuz gecesi başarısız darbe girişiminde bulundu. Başta Allah’ın yardımı olmak üzere, Cumhurbaşkanımızın halkı meydanlara çağırması, halkımızın meydanlara inmesi sayesinde darbe başarısız oldu.
Cemaatin 2010 yılından sonra yaptıklarına rağmen bu yapıdan uzaklaşmamış, ayrılmamış, bağını koparmamış olanlar 14 Temmuz gününe kadar orada oldular. Bunlarında büyük bir kısmı 15 Temmuz gecesi ayrıldılar.
Yukarıda yazdığım süreçte, her bir olayında, 15 Temmuz gecesinde milyonlar bu yapıdan ayrılırken, uzaklaşırken, koparlarken halen yüz binlerin sessizce aynı yerde durduklarını biliyoruz.
İnsanın hafızası, aklımız bir türlü almıyor. Daha neyi bekliyorlar? Halen neden oradalar? İşte bunların bildikleri, bu milletten gizledikleri çok şeyler olabilir. Halen orada duranlar; ya halen kandırılmadıklarına, ya 15 Temmuz’u cemaatin yapmadığına inanıyorlar. Ya da, tepedekilerin bu milletten 30 yıldır gizlediklerinin hepsini ilk günden beri biliyor ve tasvip ediyorlar.