Hanefi Avcı'dan çarpıcı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı açıklaması
Paralel örgütü görüp deşifre eden eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, : Mustafa Yeşil'le gece boyunca yaptığımız konuşmalardan "operasyonların arkasında biz varız, kurcalama" mesajı çıktı
Eğer 7 Şubat’ta başarılı olsalardı devleti oyuncak yapıp, Başbakanı kuklalaştıracaklardı” diyen Avcı Gazeticiler ve Yazarlar Vakfı’ından (GYV) Mustafa Yeşil ile görüşmesinden “Operasyonları kurcalama arkasında biz varız” sonucunu elde ettiğini söyledi. İşte Avcı’nın STAR’a yaptığı çarpıcı açıklamalar;
DEVLETİ OYUNCAĞA ÇEVİRECEKLERDİ
-Gülen Örgütü’nün hükümete karşı savaş açmasının arkasındaki asıl sebep MİT mi? MİT niye cemaat için bu kadar önemli?
Bakın emniyet tamamen cemaatin elinde. Yargıdaki odaklanma 17 Aralık operasyonuyla gün yüzüne çıktı. Silahlı Kuvvetleri ise pasifize ettiler. Geriye bir tek MİT kaldı. Eğer 7 Şubat operasyonunu gerçekleştirselerdi ya da MİT’in başına cemaatin kripto adamlarından birisini yerleştirselerdi Başbakan Erdoğan’ı kuklalaştıracaklar, devleti de oyuncak yapacaklardı. Devleti ayakta tutan, devletin eli kolu gözü kulağı olan üç kurum vardır: Polis teşkilatı, jandarma ve MİT. Bu kurumlar devletin güvenliği devletin can damarlarıdır. MGK’ya başbakana, devletin ilgili bakanlarına ve devletin tüm kurumlarına bilgi akışı bu üç kurum aracılığı ile sağlanır. Siz bu üç kurumu ele geçirdiğinizde istediğiniz her şeyi yapar yaptırırsınız.
OdaTV OLAYI ÇÖZÜLSE MİT KRİZİ YAŞANMAZDI
Cemaat Odatv davasıyla düşünce ve fikir özgürlüğünün önünü tamamen kapattı. Türk hukuk sistemimize yazılı olmayan bir suç tanımı getirerek istibdat dönemini başlattı. Bu ülkede cemaati eleştirmek suç oldu. Topluma korku saldılar. Benim de yargılandığım Oda TV davası Türkiye’nin geldiği nokta açısından önemli bir davaydı. O davaya iyi bakılırsa, iddianameler ekleriyle birlikte okunursa bugünkü yaşananlar daha iyi anlaşılabilirdi. Oda TV davası çözülmenmiş olsaydı ne MİT krizi ne de bugünkü yaşadıklarımız olurdu.
‘Truva atı’ ABD’DEN e-MAİLLE YÜKLENDİ
“Oda TV dosyalarında bilgisayarda tesadüfen bulunan dijital dosyadan başka delil yok. Oda TV’de virüs gönderilerek bilgisayarlara Truva Atı yüklendiği ve bu bilgisayarların uzaktan kumanda edilecek şekilde zararlı yazılım yüklendiği ve çalıştırıldığı TÜBİTAK ve tüm üniversite raporlarıyla sabit. Hatta TÜBİTAK bu Truva Atı başka bilgisayarlara yükleyip ne yaptığını gözlemleyip, bilgisayarı ABD’deki bilgisayarlara bağlamaya kalktığı ve bilgisayara Truva Atı’nın ABD’den atılan sahte e-mailler ile gönderildiğinde ilişkin yüzde yüz olarak tespit edilmiş. Asıl önemlisi bu Truva Atı olan virüsler, zararlı yayınlar yüklendiği zaman Emniyete mahkeme kararı ile Oda Tv e-postalarını telefon dinler gibi izlediği sabit mahkeme kararı ile dinlemişler. Bu durum işin içinde kimlerin rol almış olabileceğinin ip uçlarını veriyor.
MUSTAFA YEŞİL’LE KONUŞTUM
-Paralel yapının bu gücünü görünce ne yaptınız?
Gördüğüm haksızlıklara karşı çıktım ve yapılanmanın tehlike boyutlarında olduğunu gördüm. Bu yapılanmanın hükümeti de vuracağını fark ettim. Ulaşabildiğim herkese anlatmaya çalıştım. Hatta Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’ndan Mustafa Yeşil’le bu bağlamda gece üçe kadar süren bir görüşmemiz oldu. Görüşmeyi cemaatin medyasında çalışan yakından tanıdığım yetkili birisi ayarladı. Yanıma iki şube müdürü arkadaşımı alarak cemaatin bir kurumunda görüştük. Mustafa Yeşil’e ‘cemaat adına yanlışlar yapıldığını sahte deliller oluşturularak insanların tehdit edildiğini ve kumpaslar kurulduğunu’ söyledim. Hatta direk olarak ‘bunlar sizin adınıza mı yapılıyor yoksa sizden mi kaynaklanıyor’ diye sorarak emin olmak istedim. Mustafa Yeşil yarım ağızla ‘bunların olmaması gerektiğini, yanılabileceğimi’ filan söyleyerek ‘gerekli yerlere ileteceğim’ dedi. Gece boyunca yaptığımız konuşmalarda Yeşil kendisiyle çelişen ifadeler sarfetti. Ben istihbaratçıyım ama normal bir insan bile o konuşmalardan ‘operasyonların arkasında biz varız, kurcalama’ mesajını çıkarırdı. O görüşmeden, yapılanların cemaat adı kullanılarak filan değil, bilakis cemaatin operasyonların arkasında olduğunu hatta talimatların onlardan geldiğine emin olarak ayrıldım.
‘Paralel Örgüt’ MİT’i niye ister?
Çok net, Hanefi Avcı üç yıl öncesinde ne söylüyorduysa bugün de aynı şeyleri söylüyor. Ancak bir fark var… Dün ortaya atılanlar iddia ve tezdi bugün kanıtlanmış durumda. Hanefi Avcı ‘Erdoğan paralel yapılanma diyor ben devlet içindeki devlet diyordum’ diyerek şunu söylüyor: ‘Cemaat devlet içinde devlet olmaya çeteleşmeye başladığı gün fark edilseydi belki tehlike bu boyutlara ulaşmazdı. Ancak geç fark edilse de vakit hala geç değil. Erdoğan doğru bir yöntemle mücadele ediyor bu yapıyla.’ Bize kendilerini ‘Allah rızası için çalışan hizmet hareketi’ olarak tanıtırlarken meğer onlar bu görüntünün arkasında günün birinde kolayca ‘nokta atışı’ yapabilmek için tüm kurumları kimseye hayat hakkı tanımamacasına ele geçirmeye ve siyaseti kendi doğrultularında yönlendirmeye çalışıyorlarmış. Allah dostu bir veli(!)nin devlet kurumlarıyla ne işi olur, ‘Allah korkusu taşıyan bir din adamı başkalarına nasıl iftira atar, şantaj için kameralar yerleştirir’şaşkınlığı içerisinde önce olup biteni anlayamadık. Şimdi bütün bu soruların cevabı netleşiyor… ‘Paralel Örgüt’ MİT’i niye mi ister? Buyurun
Temiz çocukları komplocu yaptılar
-Bugün bütün bu yaşananları nasıl yorumlamalı?
10 yıl öncesinde cemaate mensup olarak tanıdığım çocuklar tertemizdi. Bu temiz çocukları cemaat iftiracı ve komplocu hale dönüştürdü. İstihbarat emniyetin en kritik birimidir ve operasyonel kadrolar buradan yetişir. Cemaate mensup kişiler burada yetiştiler. O yüzden devlet içinde saklanmayı iyi bilirler. AK Parti iktidarı dönemi cemaatin en rahat olduğu dönemdi. Hizmet yapmak yerine komplolar yaparak insanlara tuzak kurdular. Allah cemaate verdiği lütufları birer birer geri alıyor. Cemaat bunların kıymetini bilmek yerine şımardı ve güç savaşına girdi. Adı hizmet olan bir hareket insanları mağdur etti. İftira attı. Sahte suç delilleri oluşturdu. On katı büyüdüğü bir dönemde bütün bunları neden yaptı? Yetinmedi, hükümran olmak istedi. Şimdi yaşananlara bakın. Ne görüyorsunuz? Herkes kendi yaptığıyla suçlanıyor. Ne kadar abartılı suçlamalar yaptılarsa aynısı tecelli ediyor. İlahi adalet buna denir. Star