Hangi lider ne tür köşe yazarı olur
Ahmet Hakan, devletin zirvesindeki isimleri ünlü yazarlarla karşılaştırdı.
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan bugünkü köşesinde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün nasıl bir yazar olacaklarını değerlendirdi.
İşte altan'ın o yazısı:
RECEP TAYYİP ERDOĞAN - Sanırım “parçalı” yazardı... Adı “Deniz” olan bir yazarı ayar manyağı yapmaya çalışırdı... Polemik gıdası olurdu... Saldırılarını “Sevsinler seni” ya da “Atatürk gelse önce sizi def eder” gibi izleklerden sürdürürdü. Bazen olayı tekme tokat girişmeye kadar da vardırırdı sanırım... Konu çeşitliliği sağlam olurdu... Renkli bir yazar olurdu.
Her konuya girerdi... “Ben” demekten çekinmezdi... Konuştururdu vallahi kendini... Kendisine bulduğum karşılık: Hıncal Uluç...
DEVLET BAHÇELİ - Orta karar, akademik dilli makaleler yazardı... Polemiğe girmezdi... Kendisine yönelik saldırılar arttığında yazısının en sonuna “Not: Son zamanlarda bazı kendini bilmezler bize saldırmaya başladılar. Köşemi onlara cevap vererek meşgul edemem... Bu köşeden vatan müdafaası yapmak, birkaç kendini bilmeze cevap yetiştirmekten daha mukaddes bir iştir” şeklinde bir ibare koyardı...
Yaşam tarzı üzerine tek bir kelime etmez, Oktay Bey gibi “biz” derdi... Kendisine bulduğum karşılık: Mehmet Ali Kışlalı...
DENİZ BAYKAL - Okur sayısı az olsa da bundan hiç gocunmaz, milyonlar kendisini okuyormuş gibi yazıda lügat paralardı... Düzgün ve uzun paragraflarla anlatırdı derdini... Polemiğe girmekten de kaçınmazdı... Ama kibarlığı da elden bırakmadan... “Sayın” kelimesini kullanırdı sanırım köşesinde... Bazen din konusunda hüküm verirdi, bazen etnik meseleler... Yaşam tarzı yazmazdı ama belki Bekir Bey gibi
haftada bir günü hayvan haklarına ayırabilirdi... Magazine de bulaşırdı ama üst perdeden... Mesela bir Serdar Ortaç yazısı patlatırdı... Kendisine bulduğum karışık: Biraz daha polemikçi bir Hasan Bülent Kahraman...
ABDULLAH GÜL - Birleştirici ve toparlayıcı olmaya çalışırdı... Gerçi iktidara bir çift laf etmekten imtina etmezdi ama en azından iktidarın üslubunu da benimsemezdi... Yazısının sonunda mutlaka “Lütfen biraz daha demokrasi” ya da “Sevelim, sevilelim... Bu dünya kimseye kalmaz” türünden klişelere yer verirdi... Yaşam tarzı üzerine “Hayat bir danstır” cümlesinin ötesine geçebileceğini sanmıyorum.
“Ben” de demezdi... Kendisine bulduğum karşılık: Kesinlikle Hasan Cemal...