Fatma Şeref
Hilal’in payitahtı‘nda kalelerin en muhkemi
KONYA KALESİ
“Kaleden kaleye şahin uçurdum! Ah ile vah ile ömrüm geçirdim…” Türküsünü ne zaman duysam aklıma “çifte bilezik gibi muhteşem iki kale içinde muhkem şehir” diye tasvir edilen Eski Konya gelir aklıma. Belki ‘ah ile vah’ın bile fayda etmediği noktadayız artık. Ama hiçbir şey için geç değil, Konya Kalesi’ni yeniden yapma projelerinin bile seslendirildiği günlere geldik. Ve kale temelindeki kalıntılara ulaşma kazıları Alâeddin tepesi etrafında hızla devam ediyor.
Kale hakkında bize fikir veren elimizdeki en eski görsel Konya Muhasarası - Die Schlacht von Iconium tasviridir. Alman ressam Schnorr von Carolsfeld'in Friedrich Barbarossa komutasında 3. Haçlı seferine karşı Konya şehrini savunan Sultan II. Kılıç Arslan ve Kutbeddin Melikşah komutasındaki Selçuklu ordusunun mücadelesinden esinlendiği tablo 1190 lı yılları yansıtmaktadır. Ressamın 1788 doğumlu olduğu gözetilirse eser Konya Kalesinin ilk tasvirlerinden biri olduğu tartışmasızdır. Önde savaş arkada ise iç kale gözükmektedir. Bu da bize dış kalenin haçlılar tarafından büyük ölçüde yıkıldığı Konyalıların iç kaleye çekildiği zor dönemleri hatırlatmaktadır.
Konya'nın dış kale surlarını yıkan Barbarossa şehri yağmalamış, ancak Alaeddin Tepesi'nin çevresindeki surları aşıp şehre girememiş ve geri çekilmiştir. 10 Haziran 1190'da Mersin yakınlarındaki Göksu Irmağı'nı geçmek isterken boğularak ölmüş ve ordusu Kudüs'e ulaşamadan dağılmıştır.
Şu ana kadar ortaya çıkan tüm kaynaklardan kale ile ilgili edinebildiğimiz bilgiler ise oldukça ilgi çekici.
Evliya Çelebi; Konya Kalesi’nin Yunan kaynaklı Yenvan Tarihi’nin sahibinden nakille, ilk olarak Nişan Oğlu Aleksander Oğlu Harkılan tarafından yaptırıldığını, kalenin daha sonra Hz. Ömer ile mektuplaşmış olan meşhur Kayser’in (Herakliyus) tamir ettirdiğini ve nihayet üçüncü bânisinin de Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubad olduğunu yazar. Kimi tarihçilere göre kalenin üçüncü bânisi Sultan II. Kılınçarslan, dördüncü bânisi de I. Alâeddin Keykubad’dır. Buna göre I. Alâeddin, M. 1221 yılında Konya Dış Kalesi’ni, aynı tarihlerde de İç Kale’yi yaptırmıştır. Kalenin hendek genişliği 20, kale duvarının yüksekliği 30 arşın idi. (1 arşın=68 cm. olduğuna göre hendek genişliği yaklaşık 13 metre, duvar yüksekliği de 20 metre oluyor). Kalenin 12 kapısı ve her birinin kasır şeklinde kuleleri bulunuyordu.
Evliya Çelebi zamanında Konya İç Kalesi tamamen sağlam durumdaydı. İki yüzyıl kadar evvel, bölgeyi gezen yabancı seyyah Charles Texier’e göre de, Alâeddin Tepesi’ni kuşatan iç kale ile dış kaleler ayaktadır. Ancak zamanla İç kale, dış kaleden daha önce yıkılmış, yok edilmiştir.
Tarihçi İ. Hakkı Konyalı, “kendi çocukluğunda Selçuklu Sarayı’nın birkaç yüz metre ilerisindeki bir evde doğduğunu ve iç kalenin muntazam kesme taşlarla yapılmış duvarlarını ve İnce Minare ’ye doğru devam eden hendeği bildiğini fakat bunların yıktırıldığını” söyler.
Alâeddin Tepesi’nin kuzeyinde yer alan Şazibey Akcami’nin karşısındaki kale duvarlarının yıkımı sırasında tepenin eteğindeki toprakların altından Roma devrine ait bir hamam çıktığını, kitabesinin ise Şerafettin Camii’nin kuzeyindeki bir çeşmenin önüne konulduğunu fakat çeşmenin yıkımında bunun yok edildiğini ilave eder.
Konya Dış Kalesi: Bu günkü duruma göre verirsek: Şimdiki Numune Hastanesi’nin bulunduğu yerden başlayarak Zindankale’ye (Mareşal Mustafa Kemal İlköğretim Okulu civarı) gelir; oradan Sadreddin Konevi Camii’nden Konya Lisesi’ne doğru doğuya kıvrılarak Söylemez Konağı önüne (Yeni Balık Hali) ulaşır; Sahip Ata külliyesinin kuzeyinden geçerek Ağaç Pazarı’na uzanır; buradan kuzeye Kapı Camii’ni dışarıda bıraktıktan sonra Akif Paşa İlkokulu civarına; buradan İsmet Paşa İlkokulu’nun solundan devam ederek hapishanenin güneyindeki eski Bahçesi’nden Beşyol’a çıkar ve hastane arkasına varır.
Dış Kale’nin 12 kapısı:
1)Ertaş Kapısı: Numune Hastanesinin bulunduğu yerdedir. Sultan Alâeddin’in Emirlerinden Zevvak=Çeşnigir tarafından yapılmıştır.
2) Halkabegûş Kapısı: Kalenin kuzey tarafında, Kız Öğretmen Mektebi Caddesinin Hapishane caddesine çıktığı yerdedir. Karmaorta okul, Beşyol civarı
3)Aksaray Kapısı: Doğu kapısıdır. (Şimdiki Bab-ı Aksaray Mahallesi, Mevlana Türbesi civarı)
4)Telli Kapı: Doğuya açılan kapılardan biridir. Önünde Kapı Camii olduğundan cami bu adı almıştır.
5)At Pazarı Kapısı
6) Şam Kapısı: Güney kapılarındandır. At Pazarı’ndan Baruthane’ye giden yolun karşısında idi. (Eski Dericiler Hanı civarı)
7)Demir Kapı: Eski Larende Caddesi civarı.
8)Larende Kapısı: Güney kapılarının en meşhurudur. Sahip Ata Camii’nin tam karşısından yer almaktaydı.
9)Meram Kapısı: Meram yolu üzerindeydi.
10)Yapılı Kapı-Eski Kapı: Amberreis Camii’nin karşısında, Konya Lisesi’nin bulunduğu yerdeydi.
11)Çeşme Kapısı: Batıya açılan kapılardan biridir. Sadreddin Konevi Camii’ye giden yolda, İmam Bagavi Türbesi’nin karşısında idi.
12)Sille Kapısı: Zindankale ile Tac el-vezir Türbesi’nin arasından kuzeybatıya, Sille yoluna açılan kapı idi.
Dış Kale 170 yıl kadar öncesine kadar tamamen ayaktadır. Hükümet konağı ve Kapı Camii’nin yangında hasar gören bir duvarı, kaleden sökülen taşlarla yapılmıştır. Kalelerden ne yazık ki, günümüzde hiçbir eser kalmamıştır.
Son zamanlarda çeşitli inşaat kazılarında ulaşılan kale kalıntıları korunmaya alınmıştır. Bu kadarcık objeye, taş işçiliğine bakarak bile şunu söyleyebilirim ki: Anadolu’nun Kayıp Atlantis’i Konya’nın altından çıkarsa şaşırmayın! Kazıları takibe ve gördüklerimi paylaşmaya devam edeceğim.
İç kale kapılarının Selçuklu aslanı şu anda türk isla sanatları müzesi girişinde Konya'ya döneceği günü bekliyor
Konya Muhasarası - Die Schlacht von Iconium tasviri : Alman ressam Schnorr von Carolsfeld'in Friedrich
Surların 170 yıl önce son hali
Meleklerin koruduğu dış kale kapıları