Thomas Friedman, “From Beirut to Jerusalem” adlı kitabında anlatıyor:

Bir gün yaşlı bedevinin hindisi çalınır. Bedevi, oğluna “Çabuk bu hindiyi çalanı bul ve cezalandır. Eğer bulamazsan başımıza büyük felaketler gelir” der. Oğlan “Baba delirdin mi? Bir hindimiz çalındı diye başımıza ne felaket gelecek?” diyerek güler...

Baba bedevi kızar: “Hindi önemli olmayabilir. Ama çalınmış olması önemli. Dediğimi yap, hindiyi çalanı bul.”  Bedevinin oğlu, babasını ciddiye almaz. “Bir hindi için uğraşmaya değmez” diye düşünür.  Aradan bir süre geçer.  Bu kez bedevinin devesi çalınır. Oğlu koşarak çadıra gelir: “Baba devemiz çalındı.”  Baba, “Sen hindiyi çalanı buldun mu?” diye sorar.

Oğlan: “Baba deve gitti, sen hâlâ hindi diyorsun.”

“Sen hindiyi çalanı bul” der baba. Oğlan gider. Deveyi çalan da bulunmaz.

Aradan biraz zaman geçer. Oğlan yine heyecanla babasının çadırına dalar:

“Baba bu kez de atımız çalındı.”

Bedevinin en değerli varlığıdır Arap atı. Ama bedevi, oğluna “Sen hindiyi çalanı buldun mu?” der.

Oğlan gider. At da, çalan da bulunamaz.

Ve bir süre sonra oğlan ağlayarak babasının çadırına girer: “Baba ablama tecavüz etmişler.”

Baba deliye döner, “Sana demiştim hindiyi çalanı bul diye. O gün onu bulup cezalandırsaydık bugün başımıza bu felaketlerin hiçbiri gelmeyecekti. Hindimizi çalabileceklerini görünce her şeyimizi kaybettik” der.

***

Bundan 5-6 ay evvel... Makina Mühendisleri Odası Konya Şubesi’nde bir seminer düzenlenmişti...

Seminerin konusu “Madde Bağımlılığı ve Uyuşturucu Maddeler”di...

Madde Bağımlılığı Uzmanı Aydın Şahin’in söyledikleri çok önemliydi...

Şahin 2009 yılının Mart ayına işaret ediyor...

Ve diyordu ki:

-Bu yıla kadar Konya’da o kadar uyuşturucu çıkmıyordu.

-Gizli bir güç Konya başta olmak üzere Kırşehir ve Niğde gibi illere uyuşturucuyu dağıttı.

-Konya bunlar için bulunmaz bir nimet.

-Çünkü 100 bine yakın öğrenci nüfusu var.

***

İki gün önce ‘uyuşturucu’ illeti ve AMATEM ile ilgili yazdıklarım tazeliğini koruyor...

Orada Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nün de işe dâhil olduğunu söylemiştim.

Fakat şimdi bakıyorum da en önemli ilgiliyi atlamışım...

*** 

1996 doğumlu ŞB’nin anlattıkları var... 4 yıl önce lise 1’inci sınıfta arkadaş ortamında eroin kullanarak uyuşturucu bağımlısı haline gelmiş. Yani 2009-2010 yıllarında... Gizli bir gücün Konya’ya uyuşturucu dağıttığı zamana denk!

***

“Konya tel tel dökülüyor” başlıklı yazının ardından ilgililer sağ olsunlar bilgilendirdiler... Vali Muammer Erol’un koordinesinde, bu konuyla ilgili bir toplantı yapılmış. Hatta tam da benim belirttiğim gibi ‘STK’lardan da görüş alınmasını’ istemiş valimiz...

***

ŞB örneğinde olduğu gibi çocukların ve gençlerin kötü alışkanlıkları edindikleri ortamların başında okullar geliyor... Zaten Aydın Şahin de 100 bine yakın öğrenci nüfusuna dikkat çekmişti...

Unutmayalım ki; bu illete yakalanan her çocuk, kendi çocuğumuz kadar kıymetli...

Ve bu illete bulaşanlar da ‘arkadaş ortamı’ marifetiyle bu işi diğer çocuklara geçiriyorlar...

Bir virüs gibi... Dolayısıyla Milli Eğitim Müdürlüğü başta olmak üzere okul müdürlerine ve öğretmenlere de çok iş düşüyor. Ailelerden daha çok, öğretmenlerinin gözü önünde çocuklar.

***

Yine de benim aklıma takılan şu... 2009 yılının Mart ayında bir şeyler olmuş...

Tabir yerindeyse “Gizli bir güç” hindiyi çalmış!

Yetkililer de bunu farkında ama bedevi çocuk gibi davranmışlar!

Benden söylemesi: Hindiyi çalanı bulamazsanız, başınıza büyük felaketler gelir...

Konya’nın mağdur çocuklarının vebali boynunuza olur.