Hürriyet’ten AK Parti'ye samimi uyarı

Hürriyet’ten AK Parti'ye samimi uyarı

AKP 'Kürt açılımı'na hiçbir hazırlık yapmadan, uluslararası konjonktürün renk değiştirmesi sonucu girişmiştir. Şu ana dek zor sürecin gerektirdiği siyasi cesareti gösterememiştir. Ve... AKP’ye samimi bir uyarı

AKP 'Kürt açılımı'na hiçbir hazırlık yapmadan, uluslararası konjonktürün renk değiştirmesi sonucu girişmiştir. Şu ana dek zor sürecin gerektirdiği siyasi cesareti gösterememiştir. Ve... AKP’ye samimi bir uyarı

BU yazı DTP’nin “Diyarbakır Mitingi”nden önce yazılmıştır.


1) AKP “Kürt açılımı”na hiçbir hazırlık yapmadan, uluslararası konjonktürün renk değiştirmesi sonucu girişmiştir.

2) Şu ana dek zor sürecin gerektirdiği siyasi cesareti gösterememiştir.

3) Hazırlıksız olduğu ve siyasi risk alamadığı için süreci yönetememektedir.

Ben AKP’yi bu üç başlıkta eleştiriyorum.

Ama; Dadaş’ı, Kürt’ü, Laz’ı, Arap’ı, Çerkez’i, Gürcü’sü, Rumelilisi, Türkmen’i, Çingene’si ve dahi Sünnisi, Alevisi, Yahudi’si, Ermeni’si, Rum’u, atesi vb. ile bu ülke hepimizin. Bir sürü mesele arasında “Kürt meselesi” de hepimizin ortak meselesi.

Bunun için bir yandan eleştirdiğimiz Yürütme Erkine diğer tarafta aklımızın erdiği kadar yardımcı olmak da ortak görevimiz.

* * *

Hükümet önce CHP ve MHP’yi kayıp etti.

Bu iki partiye destek veren kesimler Hükümet’i DTP’nin (PKK, Apo) peşine takılmış olarak algıladılar.

MGK toplantısı ardından Hükümet yalakaları “TSK da Hükümet ile aynı görüşte” diye cazgırlık yapınca uzun süreli sessizliğin ardından TSK tepki verdi, siyasetin tekrar içine itildi.

Hükümet TSK’yı memnun etme derdine düştü.

Bu sefer de DTP’yi kaybetti.

Şu anda siyasi arenada çok yalnız.

Hükümet’e destek veren bazı “liberaller” de nihayet benim gibilerin görüşüne geldiler. Hükümet’in 2005’ten beri AB için hiçbir şey yapmadığı için meseleyi çözemediğini söylemeye başladılar. Israrla Hükümet’i destekleyen yalakaların ise artık hiçbir itibarı yok.

* * *

Hükümet’in zor görevi tarafların hepsini tamamen tatmin etmek asla değildir.

Herkesi birden maksimum seviyede tatmin etmeye kalkmak her şeyden önce mantığa aykırı.

Ancak, Hükümet taraflardan hiçbirisini tamamen devre dışı da bırakamaz.

Burada herkes derken bu tanıma PKK ve Apo da dahildir.

Özetle, Hükümet’in CHP, MHP, TSK, DTP, PKK ve dahi Apo’nun hepsinin içinde kendilerinden bir şeyler bulduğu optimal bir program yaratması gerekiyor.

MHP’nin bir uçta, PKK’nın diğer uçta tamamen dışlandığı bir program uygulanamaz.

MHP zaten bu ülkede millet arasında çok önemli bir tabanı olan bir partidir ama eli kanlı PKK da tabanı olan bir örgüttür.

Teröristtir, silah tutan odur ama bir tabanı da vardır.

* * *

Hükümet tabii ki, PKK veya Apo ile doğrudan temas kuramaz.

Ama, PKK’nın siyasi uzantısı DTP ile kapıları açık tutmak zorundadır.

Artık, “DTP terörü lanetlesin!” sözleri büyük çapta anlamını yitirmiştir.

Hükümet DTP ile diyaloğu korumak durumundadır.

DTP’nin de kapalı kapılar ardında kim(ler)den akıl aldığı bu safhada Hükümet’i ilgilendirmez.

* * *

Hükümet’in elinde bir yol haritası olmadan var“mış” gibi yapması onu sürekli edilgen duruma sokuyor. Devamlı birilerine “Ben öyle demek istemedim” demek durumunda kalıyor.

Koordinatör Bakan’ın sadece neyin olamayacağını açıkladığı basın toplantısı MHP veya CHP’yi memnun etmediği gibi DTP’nin de kaybedilmesine neden olmuştur.

AKP bu hatasını bir an evvel düzeltmek zorundadır.


Cüneyt Ülsever-Hürriyet