Salim Kuzu
İdlib neden önemli?
Geçtiğimiz haftalarda Türkiye, İran ve Rusya arasında Suriye’de çatışmasızlık bölgesi hakkında Astana’da anlaşmaya varılmıştı ve bu anlaşma kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bir süredir güney sınırına asker ve mühimmat sevkiyatına devam etmekteydi. Eylül ayının ortalarında operasyonun sinyalleri TSK tarafından verilmişti ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) birliklerine “İdlib için hazır olun” açıklaması yapılmıştı. Dün akşam saatleri itibarı ile ÖSO’nun Türkiye üzerinden İdlib’e girdiği ve ilerlemeye başladığı bildirildi.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin İdlib’teki rolünün ‘gerilimi azaltma’ olduğu belirtiliyor. Rejim güçleri ve yerel askeri unsurlar arasında sağlanan ateşkesin daha kalıcı ve güçlü olmasını sağlamayı görevini üstlenen Türk askeri, bölgede kontrol ve gözlem noktaları oluşturacak.
Türk askerinin harekat değil bölgeye intikal gerçekleştirdiği konusuna özellikle dikkat çekiliyor.
İntikalin sonrasında ve sırasında rejim güçleri veya bölgedeki yerel unsurlar ile TSK arasında bir çatışma hedeflenmediği açıklandı. Yerel unsurlardan ÖSO, TSK kontrolünde bölgede operasyonlara başlamış durumda.
Bölgeye intikalin sorunsuz gerçekleşmesi ve tamamlanması için bölgenin nabzı kontrol ediliyor. Bölgedeki yerel silahlı unsurların durumları ve pozisyonları değerlendiriliyor.
İdlib hem rejim ve Rusya hem muhalifler hem de ABD için oldukça önemli.
Muhalifler açısından bakıldığında, ülkede rejim karşıtı güçlerin elinde bulunan dört büyük bölgeden en önemlisi. Nüfus yoğunluğu, silahlı grupların çokluğu ve etkinliği, göreli savunulabilir sınırları, dış dünyaya açıklığı, ekonomik yaşamın sürdürülebilirliği, Lazkiye-Halep-Hama gibi önemli şehir merkezlerine giden yollara ulaşabilirliği, Akdeniz'e çıkış olasılığı ve rejimin kalbi durumundaki Lazkiye'ye coğrafi yakınlığı gibi nedenlerle muhalifler açısından Suriye'deki en önemli kale durumunda.
Rejimin gerçekten stratejik tehdit olarak algıladığı ve muhaliflerin tutarlı, sürekli ve güçlü bir biçimde yer aldığı bölge, İdlib. Rejime karşı meydan okumanın tek kalesi olmasa da şu an için en güçlü kalesi. Bu nedenle, Esad Yönetimi'nin devamı için İdlib'i kontrol altına alması şart.
Rusya ve Şam Yönetimi açısından bakıldığında ise, İdlib çatışmaların sona erdirilebilmesi için nihai zaferin kazanılabileceği nokta olarak görülüyor.
Rejimin gerçekten stratejik tehdit olarak algıladığı ve muhaliflerin tutarlı, sürekli ve güçlü bir biçimde yer aldığı bölge, İdlib. Rejime karşı meydan okumanın tek kalesi olmasa da şu an için en güçlü kalesi. Bu nedenle, Esad Yönetimi'nin devamı için İdlib'i kontrol altına alması şart.
ABD açısından bakıldığında ise İdlib taktik bir öneme sahip. ABD, İdlib'e baktığında iki şey görüyor: İlki ve en önemlisi, bölge, El Kaide'nin Batı’ya en yakın noktası. Analizin doğruluğu yanlışlığı bir yana, ABD, İdlib'de El Kaide varlığını gelip geçici bir durum olarak değil, uzun vadeli olarak mücadele edilmesi gereken bir örgütlenme ve Batı’ya sıçrama taşı olarak algılıyor. Bu nedenle Afganistan-Pakistan sınırı ya da Yemen'de El Kaide'nin güçlü olduğu bölgelere yaptığı gibi yoğunlaştırılmış ama hedefleri sınırlı hava saldırıları düzenliyor. Bununla birlikte İdlib’de ABD’nin çeşitli biçimlerde desteklediği bazı muhalif gruplar da var. Bu gruplar askeri güçlerini ABD’nin kurduğu operasyon odalarında birleştirip belli alanlarda çatışmalarda epey aktif rol üstleniyor. Bunun geçmişte örnekleri görüldü, yakın zamanda yeni örneklerinin görülmesi olasılığı yüksek. Aynı zamanda İdlib, ABD için Rusya ve Şam'ı oyalayan ve kendi etki sahasından uzaklaştıran taktik bir koz.