Herkes için aynı ilaç alım koşulu belli oldu

Bugünden itibaren Emekli Sandığı emeklileri, Bağ-Kur’lular ve SSK’lılar ile Devlet Memurları ortak protokole tabi olarak ilaç almaya başlıyorlar.

Anlaşılan 2006 yılında, kargaşaların bir kısmı hafifleyecek. Bu bakımdan 15 Aralık’ta yayımlanan Bütçe Uygulama Talimatı’nı önemli ve olumlu buluyorum. Zira bu yıl ilaç alım koşulları neredeyse eczacıya saçını başını yoldurdu.

Yeni talimatın en dikkat çekici yanı; daha çok SSK’ya benzer bir protokol olmasıdır. Artık bundan böyle, ayaktan tedavide 7 günlük ilaç alınabilecektir. Daha önce SSK’lılar 5 günlük, diğerleri de 10 günlük ilaç alabiliyorlardı. Ara formül bulunarak 7 günlük bir sınırlama getirilmiş. Bu sınırlama makul karşılanabilir. Ancak bazı kurallar, hala ağır bürokratik işlemler gerektiriyor.

Anayasamızda sosyal devlet tanımı yapılmıştır. Her vatandaşımızın eşit ve ulaşılabilir bir şekilde, her türlü haklardan yararlanması koşul olarak konmuştur. Ancak Türkiye’nin her yöresinde acaba eşit olarak aynı imkânlar sağlanabilmiş midir? Hayır. Talimatlar hazırlanırken, halkın rahatça ilaç alabilmesini hedeflemek yerine maalesef ne kadar bir harcama meydana getirileceği ana kıstas olarak ele alınmaktadır. Bu şekilde masa başında hazırlanan koşullar, pratikte çok büyük zorluklar meydana getirmektedir. Mesela bazı ilaçlar için öyle koşul konmuştur ki, bırakın ilçeyi, kasabayı, illerde yaşayan vatandaşlarımızın bile, sağlıklı bir şekilde ona ulaşması mümkün değildir.

AK Parti hükümeti, son bir yıl içerisinde sosyal güvenlik alanlarında ve sağlıkta çok büyük adımlar atmıştır. Kim ne derse desin, bunu son 30 yılın en büyük olayı olarak görüyorum. Yıllarca her hükümetin programına konan, ama nedense bir türlü gerçekleştirilemeyen reformları bu hükümet yapmıştır. Çok değil daha bir yıl öncesine kadar, SSK’lı hastalarımız saatlerce muayene kuyruğunda bekler, daha sonra ilacını alabilmek için genelde bodrum katlara yerleştirilmiş, camları boyalı küçücük pencereli hastane eczanesine ulaşabilmek için yine saatlerce bekler, zar zor ulaştığı buradan reçetesini uzatır, ilaçlarını almayı beklerdi. Oradaki görevli, reçetedeki ilaçlardan bir ya da ikisinin kendilerinde olmadığını söyler, bin bir meşakkatle girdiği sıradan eli boş dönen hasta, başka bir SSK Hastanesi’ne gider, aynı sorunları orada da yaşar, eğer pes etmez ise ilacına ulaşabilirdi.

İşte bu durumdan, tamamen farklı bir şekilde, istediği sağlık kurumuna başvurarak muayenesini olabilen ve hemen yakınındaki eczaneden hizmet alabilen bir vatandaşımız için gerçekten olumlu bir gelişme meydana gelmiştir. Bugün itibariyle Türkiye’de 2 bin 30 eczane SSK’lı hastalara hizmet vermektedir.

Fakat eğer sistem yenilendi ise, hayatı kolaylaştırmaya yönelik olarak yeni yeni kurallar getirilmelidir. Bu kurallar bürokrasiyi artırmamalıdır. Her şeyden önce, insan merkezli düşünülmelidir. Peki, bugün uygulamaya konan ilaç alım kuralları bu söylediğimiz tarzda mı hazırlanmıştır. Hayır, sadece ne kadar daha az kaynak harcayarak ilaç alım koşulu koyabiliriz onun endişesi ile hazırlanmıştır. Sistem insan odaklı olmadıkça, hiçbir zaman kaliteyi yükseltmeyecektir. Ancak bütün eleştirilebilecek yönlerine rağmen bu ilaç alım kurallarını olumlu bir başlangıç sayıyorum. Zira eskiden bizim vatandaşımız, üç-dört farlı tipte protokol kurallarına göre ilaç alabilmekte idi. Bugün başlayan kurallar, birliği sağlamak bakımından anlamlıdır.

Şunu hemen belirtmek gerekirse, bu kurallara uyum sağlamak biraz zaman alacaktır. Bazı kuralların ülkenin her bölgesinde uygulama şansı yoktur. Dolayısı ile süratle rehabilite edilmelidir. Buna ilaveten hekimlerimizin de bu kurallardan haberdar edilmeleri gerekmektedir.

Sonuç iyi, ama insan odaklı olmayan bir talimatla başladık. Hadi hayırlısı…