Fahri Kubilay
İlçede Hıristiyanlık propagandası mı
Bahsi geçen konu bir anda Seydişehir'in gündemine oturmuş durumda.
Konuyu bilmeyen ve duymayan okuyucularımız için kısaca özetleyeyim. İlköğretim okulları birinci sınıflarında okumaya yeni geçen öğrenciler için ilk defa bu yıl okutulan seri, (Cin Ali, Tonton Ali gibi) el ele okuma serisi bir kitap. Seri, tamamen Konya ürünü ve Ankara baskısı. Kitabın ilk sayfasında yazdığına göre, MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın 12/07/2004 tarih ve 115 sayılı kurul kararı ile kabul edilen “ilköğretim Türkçe 1.sınıf okuma yazma öğreniyorum” programına uygun olarak hazırlanmış. Burada görüldüğü gibi tavsiye falan yoktur. MEB tavsiye ettiği kitaplar için “Şu tarihten itibaren şu sayılı kararla 5 yıl süreyle ders kitabı olarak okutulması tavsiye edilmiştir” der ama bu kitapta tavsiye diye bir şey yok. Uygun olarak hazırlanmış kitaptır diye yazar, o da ticari olarak satışı kolaylaştırmak içindir. Bu işi yapan her insan, bunu yapar; değilse, kitabın satılması pek mümkün değildir. Bahsedilen bu seri, Konya’da kitap basım-yayın-dağıtımıyla uğraşan bir kırtasiyeci ve her insanın tanıdığı bir yayıncı tarafından hazırlanmış. Gördüğüm kadarıyla uzun süre hazırlık yapılmış ve iş uzmanlara bırakılmış. Baskı ve resimleme için Ankara’ya gönderilen seri, okul dönemi tamamlanıp daha sonra Konya bölgesine ve Seydişehir’deki ilköğretim okullarına dağıtılmış.
İlk baskısında yapılan resimleme sonucu serinin dördüncü sayısında haç işareti ve Hıristiyan inançlarına göre dua eden çocuk resmi olduğu fark edilince hemen yeni baskıya girilmiş, yeni baskıdaki bu hata düzeltilmiş ve hatasız olarak yeni baskısı dağıtılmış. Seydişehir’de ise kırtasiye işi ile uğraşan bir vatandaş, kitabın eski baskısını okullarda birinci sınıf öğretmenlerine tanıtmış, diğer serilere nazaran fiyatının daha uygun olması sebebiyle de öğretmenler velilerle yapmış oldukları toplantıdan sonra kitabın alınmasına karar vermişler. Olay kısaca budur.
Tabiî ki velilerden birisi bu olayı fark eder etmez, hemen olayı basına intikal ettirmiş ve basın da olaya balıklama dalmış. Türkiye’de her zaman olduğu gibi basın yine küçük bir hadiseyi büyütmüş oldu. “Hıristiyanlık propagandası yapılıyor, MEB okullara dağıttığı bedava kitapla Hıristiyanlık propagandası yapıyor, küçücük beyinler yıkanıyor” gibi olayları esas tartışma boyutundan çıkarıp birilerine saldırı malzemesi olarak kullandılar.
Bana göre olaydan birinci derecede yayınevi sorumludur. Bu işi birilerine havale ederek en büyük hatayı yapmışlar. Hazırlık sırasında bilerek mi yapıldı, yoksa hazır internet varken oradan mı indirildi resim, bilemiyoruz. Yayıncının, inceleme yapmadan piyasaya ürünü sürmesi büyük hata olmuştur.
İlçede bulunan birinci sınıflara derse giren olayın muhatabı öğretmenlerin, kitabın içeriğini incelemeden öğrencilere kitabı tavsiye etmeleri ise ikinci büyük hatadır.
Sonuçta ne bahsedildiği gibi MEB kitap dağıtmış ne de kitabı tavsiye etmiş. Tamamen öğretmenlerin ve kitap-kırtasiye işi ile uğraşan dağıtım ve tanıtımcının arasında geçen diyaloglarla böyle bir yanlışlık olmuştur.
Birilerinin olaydan kendilerine vazife çıkararak adalet hakkaniyet sınırlarını tanımadan kendi amaçlarına ve çıkarlarına uygun olarak malzeme yapmaları hiç de hoş bir davranış değildir. Evet ortada bir büyük hata vardır. Ama olaya yaklaşma tarzı bana göre yanlıştır. Bu ülkede birileri ellerine geçirdikleri her fırsatta milli değerleri şov malzemesi yaparken birileri de aynı mantıkla din adına şov yapabilmektedir. Bu hep böyle sürüp gidecek mi?