İlker Paşa ÖSS’de soru olursa...

İlker Paşa ÖSS’de soru olursa...

Geçen hafta bugün gazetelerde birgün önce yapılan üniversite sınavına ait sorular ve cevaplar vardı. Sınavlarda neden bayat örneklerden oluşan soru sorarlar bir türlü anlamam.

Geçen hafta bugün gazetelerde birgün önce yapılan üniversite sınavına ait sorular ve cevaplar vardı. Sınavlarda neden bayat örneklerden oluşan soru sorarlar bir türlü anlamam.

Halbuki derslerin güncel örneklerle takviye edilerek işlenmesi ve sınavların aynı tarzda yapılması öğrencilerin konuları daha iyi kavramasına ve analiz yeteneklerinin gelişmesine katkı yapar. İşte sizlere yakın tarihli bir örnekten mülhem 2 adet paragraf sorusu? Önce paragrafı verelim ardından soruyu yöneltelim.

Soru 2009:

“Bazı din eksenli cemaatler, kendilerini demokratik alanın bir oyuncusu olarak takdim etmekte ve çeşitli nedenlerle de görünürde kendilerinin güçlü bir konuma geldiğine inanmaktadırlar. Ancak bu güç imajı ve algısı yanıltıcıdır. İşte bu tip bazı cemaatler hedeflerine ulaşmada kendileri için en büyük engel olarak Türk Silahlı Kuvvetlerini görmektedir. Bunun için de, her fırsattan istifade ederek, destekleyicilerinin de yardımıyla Türk Silahlı Kuvvetleri aleyhine faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Bu yapılanlara karşı, hukuk devleti kapsamında Türk Silahlı Kuvvetlerinin tepkisiz ve etkisiz kalacağını düşünmek ise büyük yanılgıdır.”

Yukarıdaki metin sizce nerede yer almaktadır.

A – 29 Nisan 2009 tarihli ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’nda
B - İlker Başbuğ Paşa’nın 14 Nisan 2009 tarihli konuşmasında

C – İlhan Selçuk’un Cumhuriyet’teki köşesinde
D – Prof. Yalçın Küçük’ün kitaplarında
E- Kenan Evren’in darbe sonrası ilk radyo konuşmasında

Soru 2010:

Yukarıdaki paragrafın son cümlesinde “Cemaatlere karşı hukuk devleti kapsamında Türk Silahlı Kuvvetlerinin tepkisiz ve etkisiz kalacağını düşünmek büyük yanılgıdır” tespitine yer verilmektedir.

Bu saptamadan yola çıkılarak, cemaatlere karşı tepki ve etkisizleştirme bağlamında neler yapılması planlanmış olabilir?
A – Kapsamlı bir İrticayla Mücadele Eylem Planı hazırlanması

B – 27 Nisan türü e-muhtıra yayınlanması
C - Parlamentonun feshedilmesi
D – Hükümetin istifaya zorlanması
E – Ülke yönetimine el konulması

Gelelim cevaplara...

2009 numaralı sorunun cevabını biliyorum. İlgili paragraf, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un Harp Akademileri Komutanlığı’nda yaptığı 14 Nisan 2009 tarihli konuşmadan alınma. Nitekim TSK’nın web sayfasında tam metin yer alıyor. Bu nedenle sorunun cevabını ‘B’ şıkkı olarak işaretledim.

Cevabı 2009 numaları soru ile ilintili 2010 numaralı sorunun cevabında kararsız kaldım ve boş bıraktım. Cevabını bilenler varsa elbette işaretleyebilirler.

Konuşmasında; “Din eksenli bazı cemaatleri, toplulukları, hareketleri, Anayasa'nın 24'üncü Maddesine göre nereye koyacağız?” diye soran, ardından, “Cemaatlere karşı hukuk devleti kapsamında Türk Silahlı Kuvvetlerinin tepkisiz ve etkisiz kalacağını düşünmek büyük yanılgıdır” diyen İlker Paşa’nın, gereğinin yapılması konusunda ne tür bir çalışma yapılması talimatı verdiğini elbette bilmiyoruz. Keşke kendisi onu da açıklasa... Herhalde altını kalın harflerle çizdiği ve tehdit olarak algıladığı bu kadar önemli konuda duyarsız kalmış olamaz. Ne yaptı acaba?

Tartışmalara konu son belge içeriği ile İlker Paşa’nın konuşma metninin uyumunu, kendisine yönelik olarak hazırlanmış ustaca bir tezgah olarak mı düşünmek lazım, yoksa kendi bilgisi dahilinde hazırlanan bir çalışmamı olduğu mevzuu aydınlatılmaya muhtaç konudur.

Genelkurmay’ın son dönemde kuruma yönelik oluşan güven bunalımını aşmaya ihtiyacı var. Güvenirliğe yönelik bu algı değişiminin Genelkurmay’ın özellikle yıpratılmasına yönelik girişimlerden değil, toplumun gördüğü bazı gerçeklere Genelkurmay’ın kör ve sağır muamelesi yapmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Eline boş lav borusu alarak gazetecilere gösteren İlker Paşa’nın ele geçirilen dolu lav silahları ile ne yapılmak istenmiş olabileceği konusunda da birşeyler söylemesini beklerdik. Herhalde onlar soba borusu değildi. Son belge olayında bile sahte olduğu yönünde haberler yapılması konusunda karargahta gazeteci ağırlandığı iddiaları içaçıcı değildir.

Nitekim Ahmet Altan Taraf’taki dünkü yazısında, “Genelkurmay, “bu tür andıçları” hoş karşılamayacağını açıklıyor ama aynı albayın geçen yıl yakalanan benzer “andıçı” hakkında hiçbir işlem yapılmamış olması, bu sözün inandırıcılığını epey zedeliyor” yazdı. Bu fikre katılmamak mümkün değil.

Başbakan Erdoğan, “AKP ve Gülen’i bitirme planı” şeklinde basına yansıyan ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın ardından, “arkadaşlarımız belge üzerinde çalışıyorlar, gerekirse suç duyurusunda bulunacağız” demişti. Bu sözlerinin ardından İlker Paşa ile uzun görüşme yaptığı halde suç duyurusundan vazgeçmediler. Bu gelişmenin, AK Parti kurmay heyetinin belgenin doğruluğuna inandığı anlamına gelip gelmediğinin takdirini sizlere bırakıyorum.

Okuyucu diyor ki...

“Belgede İlker Paşa’nın da imzası var mı?” başlıklı yazımızdan sonra çok sayıda e-mail aldım. Ta uzaklardan, Filipinler’den yazan bir okuyucumuzun gönderdiği e-mailden bazı satırlara yer verdikten sonra kısa bir soruyla yazıyı bitireceğim. Okuyumuz şöyle yazmış:

“...Askerliğimi kısa dönem olarak 2005 yılında Gaziantep, 5. Zırhlı Tugayında yaptım. 1 aylık acemilikten sonra formasyon eğitimi adı altında yaklaşık 300 kısa dönem askeri gazinoya topladılar. Bir binbaşı gelerek sunum yaptı. Türkiye’nin iç dış düşmanlarını anlattı. Dış düşmanlar 10 dakika kadar sürdü. Sonra iç düşmanlar bölümüne geçildi. Bunlar sol kaynaklı ve irticai olmak üzere ikiye ayrıldı. Sol kaynaklarda Tikko, Dhkp-c ve PKK anlatıldı. Bu da zannediyorum 20 dk. kadar sürdü. Akabinde irticai iç düşmanlar başladı. Süleymancılar, Nakşiler, Kadiriler vs. sıralandı. Bir saatten fazla süren bu kısımda Fethullahçılara 45 dakikadan fazla süre ayrıldı. Binbaşı sözlerini, Fethullahçılar tüm iç ve dış düşmanlardan daha sinsi çalışırlar ve en tehlikelisi bunlardır” diye tamamladı. Derken tuğgeneral geldi ve anlatılanları anlayıp anlamadığımızı sordu.”

Okuyucumuzun maili böyle. Ben bu tür örnekleri askere gidip gelenlerden çok duydum. Eğer yukarıdaki mailde iddia edilen durum vaki olmuşsa, karargah içinde tartışmalara konu belge örneklerinden hiç olmadığından söz etmek zordur. Mesele belgeyi hazırladığı iddia edilen kişilere uzanmak değil, adeta seri üretim yapan zihniyete bir dur demektir.

Bu nedenle bir önceki yazımızda; “Kişisel kanatim şudur: Belgenin sahte olup olmadığı ile uğraşmak abesle iştigalden başka birşey değildir. İlk defa mı oluyor ki, sonuncusu hakkında herkes dedektif kesiliyor... Bunun sahte olması evvelki vukuatları mazur gösterir mi? Ya da tekrarlanmayacağını garanti edebilir mi? İkisini de sağlamayacaksa boş işler bunlar...” şeklindeki değerlendirmeye yer vermiştik.

İlker Paşa’yı demokrasi tarihine geçmekle kulağının üstüne yatmak arasında iki seçenek bekliyor. Bir çeşit demokratik samimiyet testinde İlker Paşa... Bakalım hangisini seçecek.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Taraf gazetesinde yayımlanan belgeyle ilgili olarak, “Konuyla ilgili hukuki süreç işliyor. Artık Türkiye'de hiçbir şey gizli kalmaz” demiş. Keşke dünyanın geldiği bu noktayı herkes görebilse...

Yazımızın başında olan bitenlerden çok iyi ÖSS sorusu olurduk demiş. Mesele o kadar ortalığa saçıldı ki, artık çocuklar bile anladılar neler olup bittiğini... O nedenle değiştiriyorum; 6. Sınıflar için SBS sorusu olsun olan bitenler.

Prof. Dr. Osman ÖZSOY – Haber7
[email protected]