Doç. Dr. Murat Kayacan

Doç. Dr. Murat Kayacan

İngilizce öğretmek Anglo-Saksonlaştırmak mıdır?

İngilizce öğretiminin öğrencileri Anglo-Saksonlaştırdığı itirazı hayırsever vatandaş Ahmet Haşhaş Bey’in yaptırdığı okullardan birinde çalışan bir müdür yardımcısına ait. Gerekçe, özel okullarda yabancı dil öğretiminin anasınıfında başlıyor oluşu. Bu karşı çıkış, “o yaşlarda İngilizce’nin öğretilemeyeceği savının” müddei tarafından tutarlı bir şekilde savunulamamasının ardından geliyor. Yabancı dil öğretiminin temel zorluklarından birisi de bu işte. Daha öğretmenler, veliler inanmamış ki gerekliliğine, öğrencileri nasıl ikna edeceğiz? Mukni olanları da bir iki yokladığınızda görüyorsunuz ki, çoğu aslında bu konuya ciddi ciddi eğilmiyor, “elinden gelenin” sadece bir kısmını yapıyor. İngilizce öğretenlerin yaptıkları gerçekten Anglo-Saksonlaşamamış kimseleri Anglo-Saksonlaştırmak mıdır? Ya da meseleyi tersten alalım her Türkçe öğreten aslında “yerliliği” mi teşvik etmektedir? Her ikisi de değil. Kendisine güvenen güçlünün dilini onu adalete davet etmek için, zayıfın dilini de ona yardım etmek için öğrenir. Bir dili öğrenmek ve öğretmek başlı başına ne övülecek ne de tahkir edilecek bir şeydir.“Hocam biz dil öğretimine karşı değiliz, yabancılaşmaya karşıyız!” itirazı da yerinde değildir. Zira dil “matematik öğrenir gibi” edinilen bir şey değildir. Bir bağlamı vardır ve o bağlamı verdiğinizde onu daha rahat öğretirsiniz. Gerek öğretirken, gerekse öğretimin ardından öğrettiğiniz dili kullanan toplumlara yönelik eleştirilerinizi ister imalı bir şeklide isterse açıktan yaparsınız, bu sizin bileceğiniz iş. Yabancılaşmak suni bir şekilde engellenemez. Güçlü bir kültüre sahip olursunuz, kavramların muhtevasını siz belirlersiniz, yabancı gördükleriniz sizi referans gösterirler bir de bakarsınız ki kültür ihracına siz başlamışsınız. Diliniz lingua franca olma yolunda hızla ilerliyor.Hele hele internet ortaya çıktıktan sonra İngilizce’den uzak durabilmek mümkün mü? Artık isteseniz de içe kapanmak imkânsız. Günümüzde tebliğin bile makbulü İngilizce ile yapılanı. Zira Araplar ümmetin 1/5’ini oluşturuyor. İslâm ülkelerine geziye çıksanız diğer Müslümanlarla anlaşabilmenin en kolay yolu İngilizce bilmek. “Bu kadar savunduğuna göre sen de belli bir ölçüde Anglo-Saksonlaşmışsın işte!” diyenler de çıkabilir. İngilizce öğretimini küçük yaşta başlatmayı savunduğum için diyelim ki öyle olsun, Türk doğdum diye başka kültürlerden etkilenmem yasak mı? Orta Asya’dan göç eden atalarımız, Anadolu kültüründen ve bu topraklar üzerindeki mevcut yönetsel tecrübeden hiç faydalanmadılar mı? Osmanlı devlet modelinin Bizans’ınkinden tamamen farklı olduğu ileri sürülebilir mi? Onların etkilenmeleri mahza kötülük değilse, bizim vahye muhalif olmayan konularda başka kültürlerden etkilenmemiz niye suç olsun? Onlar etkilenince kültürel zenginlik, biz etkilenince kendi kendini köleleştirme! Adaletli bir tavır mı bu?Yeri gelmişken Haksöz dergisinin Ekim sayısında çıkacak “Özgürlük Teolojisinin Evrenselliği ve Filistin Sorunu” isimli çevirime bir göz atmanızı tavsiye ederim. Yazının İngilizce aslı Anlo-Saksonların memleketinde yaşayan -belki de bir kısım dindarlarca Anglo-Saksonlaşmış kabul edilebilecek- Müslümanlara ait Crescent dergisinde yer alıyor ama olsun. Hikmetin hepsi burada değil ya!Not: Daha önce yayınlanan “Al Benden de Bir İslâmcı Nihilizm Yazısı” adlı köşe yazımda, “80’li yıllarda popüler eserler “delaletten hidayete” götüren türdendi.” şeklinde olması gereken cümle yanlışlıkla “80’li yıllarda popüler eserler “hidayetten delalete” götüren türdendi.” şeklinde çıkmıştır. Düzeltir, özür dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.