İnmede "damar için tedavi" ile başarı 2 kat artıyor

İnmede "damar için tedavi" ile başarı 2 kat artıyor

Dünyada ölüm nedenleri içinde ilk 3 arasında gösterilen inmede, açık cerrahi yerine damar içine girilerek gerçekleştirilen tedavi yöntemi, başarı şansını yaklaşık 2 kat yükseltiyor- Türk Girişimsel Radyoloji Derneği Eğitim Birimi Komisyonu Başkanı Prof. D

ANKARA (AA) - YEŞİM SERT KARAASLAN - Ölüm nedenleri arasında ilk 3'te gösterilen inmenin tedavisinde açık cerrahi yerine damar içine girilerek gerçekleştirilen uygulama, başarı şansını yaklaşık 2 kat artırıyor.

Türk Girişimsel Radyoloji Derneği Eğitim Birimi Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Erol Akgül, AA muhabirine yaptığı açıklamada, özellikle ileri yaşlarda pıhtı ile beyin damarlarının aniden tıkanması ve bu nedenle beynin fonksiyonlarının bir kısmının kaybedilmesinin "inme" olarak tanımlandığını söyledi.

Halk arasında "felç" olarak bilinen inmenin genellikle ölümle sonuçlandığını, hayatta kalanların ise bir başkasına bağımlı hale geldiklerinin altını çizen Akgül, "Tıp alanındaki gelişmelere rağmen inmeye bağlı ölümler bir çok ülkede 3, bazı ülkelerde ise 2'nci sırada yer almaktadır. Diğer taraftan sakatlığa yol açan hastalıklar açısından ilk sırada olması dikkat çekicidir. Felce bağlı kişisel mağduriyetler, aile dramları yaşanmakta ve büyük ekonomik kayıplara neden olmaktadır" dedi.

Erol Akgül, inme gelişen hastalarda damar tıkanıklığına yol açan pıhtının yüzde 60-70 oranında kalpteki problemlerden kaynaklandığını, yüzde 20-30 oranında ise boyundaki damar sertliği ve darlık nedeniyle ortaya çıktığını bildirdi.

Bu hastaların başlangıçta sadece ilaçla tedavi edildiğini ifade eden Prof. Dr. Akgül, beyin ve omurilik damar hastalıklarının tedavisinin son zamanlarda girişimsel nöroradyolojik yöntemlerle yapılmaya başlandığını belirtti.

Söz konusu uygulamalardan başarılı sonuçlar elde edildiğini vurgulayan Akgül, şunları kaydetti:

"Girişimsel nöroradyoloji, beyin ve omurilik ile ilişkili damarsal hastalıkların tedavisini, hastaya klasik cerrahi yöntemleri uygulamadan, yani hastayı kesmeden tedavi eden girişimsel radyoloji alt dalıdır. Bu yöntemde, hastanın atardamarına küçük bir iğne yardımı ile girilir ve buradan hastalıklı damara ulaşılarak bu yönteme uygun malzemelerle tedavi işlemi yapılır. Bu tedavi yöntemine damar yoluyla veya damar içinden ameliyat yoluyla tedavi de denilmektedir.

İşlem için iğneler, kılavuz teller, ince uzun 'kateter' denilen tüpler, metalik veya sıvı dolgu maddeleri ile özel üretilmiş stentler ve balonlar kullanılır. Bu malzemeler diğer vücut bölgelerinde ve organlarında kullanılan diğer malzemelere göre daha küçük boyutlardadır. Bu tedavi işleminin, bu konuda tecrübeye sahip uzman girişimsel nöroradyologlar tarafından yapılması önemlidir."

- "Girişimsel nöroradyoloji önemli avantajlar sağlıyor"

İnme tedavi yöntemlerinin hastalarda mümkün olduğunca erken uygulanmasının hayati önem taşıdığına işaret eden Prof. Dr. Akgül, girişimsel nöroradyoloji uygulamalarının tedavide başarının artmasında önemli avantajlar sağladığını bildirdi.

Erol Akgül, şöyle devam etti:

"Yapılan araştırmalar, inme gelişen ve hastaneye ilk 3-4 saatte gelebilen hastalarda ve ilk 6-8 saat içinde atardamar içine girilerek pıhtının mekanik olarak çıkarılmasının, emilmesinin ve pıhtı eritici ilaçlarla temizlenmesinin, sadece toplardamar veya ağız yoluyla verilen ilaçlarla yapılan tedaviye göre daha iyi olduğunu göstermiştir.

İnmede girişimsel tedavi yöntemi, klasik inme tedavisine göre 2 kata yakın oranda daha iyi sonuçlar vermektedir. Atardamara girilerek yapılan tedavi ile hasta ölümleri ve yaşayan hastaların bağımlı yaşama riskleri anlamlı derecede azalmaktadır."

- "Beyin kanaması yüzde 50 ölümle sonuçlanıyor"

Akgül, girişimsel nöroradyoloji ile inme ve inmeye yol açan damarsal hastalıkların tedavisi dışında beyin damarlarında oluşan balonlaşma olarak tanımlanan beyin anevrizmasının, beyin-omurilik ve baş-boyundaki damar yumaklarının da tedavi edilebildiğini anlattı.

Beyin baloncuklarının, beyin damarlarında oluşan balon şeklinde genişlemeler olduğunu aktaran Prof. Dr. Akgül, şu bilgileri verdi:

"Bu hastalar genellikle beyin kanaması ile gelmekte olup, tedavi edilmediği takdirde yüzde 50 oranında ölümle sonuçlanmaktadır. Eğer hasta yaşar ise kalıcı felç gelişmektedir. Bu hastalığın tedavisi de açık cerrahi yerine damar içinden hastalıklı bölgeye ulaşılarak yapılmaktadır.

Beyin ve omurilik damar yumakları, yine açık ameliyat yerine damar içinden hastalıklı bölgeye ulaşılarak yapılabilmektedir. Damarların içi uygun tıkayıcı maddelerle bir veya birden fazla seansta tamamen veya kısmen kapatılmaktadır. Bu yöntemle hastaların bir kısmı tamamen tedavi edilmekte, bir kısmı da cerrahiye veya ışın tedavisine uygun hale gelebilmektedir."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı