Mustafa Yiğit
İnşallah “Biz bitti demeden bitmez”
Fransa’da düzenlenen 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası ateşi Haziran ayıyla birlikte tüm futbol severleri ekranlara kilitledi.
Bu büyük Organizasyon 1960'tan beri UEFA tarafından 4 yılda bir düzenlenmekte.
Orijinal adı Avrupa Uluslar Kupası adıyla kurulmuş, 1968 yılında şu anki ismini almış.
Günümüze kadar oynanan 14 turnuvayı 9 farklı millî takım kazanmış, Almanya ve İspanya 3'er kez, Fransa 2 kez, SSCB, İtalya, Çekoslovakya, Hollanda, Danimarka ve Yunanistan ise birer kez şampiyon olmuşlar.
En son 2012 yılında Polonya ve Ukrayna tarafından ortaklaşa düzenlenen turnuvanın Kiev'de oynanan final karşılaşmasını İtalya'yı 4-0 yenen İspanya kazanmış ve böylece İspanya 2008 ve 2012 yıllarında düzenlenen turnuvayı üst üste kazanma başarısını gösteren tek takım olmuş.
Gelelim Euro 2016’ya ve tabii ki Türk Milli takımına…
Turnuvaya ev sahipliği yapan Fransa 28 Mayıs 2010'da İtalya ve Türkiye arasından seçilmiş finalde Türkiye'yi bir oy farkla geçerek turnuvayı düzenleme hakkını elde etmiş ve şampiyonaya direk katılmıştı.
1996'dan bu yana 16 takımla oynanan Avrupa Futbol Şampiyonası, bu turnuvada ilk kez 24 takımla oynanıyor. Bu defa Sadece ilk iki değil en iyi 4 üçüncü de gruplardan çıkabilecek.
Gruplarda son maçların oynanacağı haftaya girdiğimizde Milli Takımımızın durumu pek de iyi sayılmaz en iyi üçüncülük bile zor görünüyor.
Milli takımımız 4. defa katıldığı bu organizasyona 1-0 yenilerek Hırvatistan’la kötü bir başlangıç yaptı.
Millilerimizin daha sonra İspanya’ya farklı yenilmesi ise bu kötü başlangıcı karamsarlığa dönüştürdü. Tabii ki bu büyük eleştirilere neden oldu.
Milli Takım teknik direktörü Fatih Terim’in yanlış futbolcu seçiminden tutun da, futbolcuların ruhsuz bir oyun sergilemelerine, oynadıkları reklam filmlerine kadar pek çok konu alakalı alakasız eleştirildi. Hatta sosyal medyada da kantarın topuzunun kaçtığını gördük. Eleştiriler kişisel bir hal almaya ve haddi başladı. Milli takıma yönelik taktik eleştirilere futbolcu seçimiyle ilgili tenkitlere tamam ancak hakarete varan eleştiriler hiçbir şekilde yakışık almaz.
Aslında bu konuyla ilgili en makul ve yerinde eleştiri bundan tam bir ay önce Konya Spor’u 3. Yaparak büyük başarıya imza atan teknik direktörü Aykut Kocaman tarafından dile getirilmişti.
Bu eleştiri aslında testi kırılmadan önce yapıldığı için çok daha önemliydi.
Aykut Hoca bu konuyla ilgili 19 Mayıs tarihinde Beşiktaş maçından sonra ne demişti “Bugün Beşiktaş'ı yendik ve ikinci yarının en başarılı takımı olduk. İkinci yarıda 40 puan toplamayı başaran oyuncularımı tebrik ediyorum’ diyen Aykut Kocaman, milli takım hakkında da, ‘Gruptan çıkma şansıyla dördüncü olma şansı arasında hiçbir fark yok. Bir fırsat bulursa finale de yükselebilir, kırılgan şekilde yakalanırsa gruptan da çıkamayabilir. Hiçbiri sürpriz olmaz. Milli Takım ve kulüp takımlarının birbirini yukarı çekmesi lazım. Umarım çok başarılı olurlar. Torku Konyaspor ligin ikinci devresinde sadece 8 gol yiyerek 40 puan topladı ama Milli Takım kadrosunda bir tane futbolcusu yok. Biz saygı duyuyoruz ama öbür taraftan da, öbür taraftan da…”
Evet bu eleştiri çok önemli, değerli ve gerçekten yapıcı bir eleştiriydi. O gün gözlerden kaçmış olabilir ama yeniden hatırlatmakta fayda var.
İstanbul odaklı takımlardan Milli takım yapma geleneği hakkaniyeti ortadan kaldırdığı sürece bu sorunlarımızı çözemeyeceğiz…
Ancak artık yapılacak bir şey yok. Artık önümüzdeki maça bakacağız.
Son maçımız Çek Cumhuriyetiyle.
İşte şimdi tam da Avrupa Şampiyonasına başlangıç mottomuza ihtiyacımız var: Biz bitti demeden bitmez.
Çek Cumhuriyetiyle milli takımımız yeni bir başlangıç yapabilir, küllerinden yeniden doğabilir. Bunu Avrupa Şampiyonası elemelerinde gördük.
Yeter ki inanalım. Yeter ki o özgüveni futbolcular yeniden kendinde bulsun. Haydi çocuklar yeni bir mucizeye imza atın…
İnşallah Avrupa Şampiyonası maceramız biz bitti demeden bitmez.