Durali Göğüş

Durali Göğüş

İnsanoğlu Sınavı Kaybetti Bu Net

Zamanı yaşadığımız çağ insanlık adına hüsranla sonuçlanmış durumda. İnsanoğlu yaşanan vahşetin ortağı "çaresiziz" sarmalına dolanmış vaziyette. Ateş çemberine dönmüş dünyamızda yarım asrı geçkin oluk oluk Müslüman kanı akıtıldığını görmüyor. İslâm coğrafyasında mazlumların gözyaşları kurumuş durumda. İslâm ülke insanları ise manevi ruh köklerini kurutmuş haldeler. Çaresiziz bahanesine sarılıp kaygısızca nefes alan bir varlığa dönüşmüş halde kılını kıpırdatmıyor.

Dünyalık yaşamı sımsıkı kucaklayıp zamanı doldurmanın peşinde. Zamanla alıştırılan vahşete karşı, kör ve sağır zamanın dilinde. Herkesin kabullendiği bir davranışa dönüşmüş durumda. Konu elbette Gazze özelinde Filistin davasının Müslümanlarca sahipsizliği. Vahşetini halen en acımasızca sürdüren Siyonist çete aslında küresel gücün ta kendisidir. Bunu ötesi berisi yok. Küresel güç eşittir Siyonizm’dir.

İnsanlık özellikle Müslümanlar Siyonistlerin tasmalısı Netanyahu ile sınava tutulduğu anı yaşıyor. İnsanlık protestolar, ambargolarla siyasi çözümler için beyhude bir çaba gösterse de, adalet divanında mahkûm edilse de küresel şeytanların beslemesi Netanyahu teröristi kudurdukça kudurdu kuduza döndü adeta.

Dünyanın ve insanlığın en önemli gündemi Gazze gündemimizden düşmüş durumda görünüyor. On bir aydır şehit düşen Gazzeli’lerin sayısını hava durumu gibi dinliyoruz. Tepki ve öfkemiz yumuşamış bir şekilde kabullenip anında unutup hemen futbola, ekonomiye, altın, döviz mal ve mülk materyalizm yolculuğunda koşturmaya devam ediyoruz. Elimizden bir şey gelmiyor bahanesine sığınıp Müslümanların kutsalı Mescidi Aksa’yı sadece Filistinlilerin kutsalı gibi onların üstüne yıkıyoruz. Hani İslâm’ın kardeşlik anlayışı "bir vücudun organları" gibiydik. Ne oldu da yüz yıldır Müslümanlar haçlı ruhu zalimlerin elinde zulüm görmekte.

İnanın son zamanlarda kalemimizden sözcükler; acı, çaresizlik ve gözyaşı olarak damlıyor. Yazmakla, haykırmakla ve boykotla bir yol alınamadığı açık. Her insan ne yapabilirim düşüncesinde mutlaka? Aman ha asla bu düşünceyi bir an bile olsun aklımızdan çıkarmamalıyız. Bireysel olarak işlenen soykırım vahşetine tepkimizi eksiltmemeli, kalbimizi, aklımızı uyanık tutmalı, zalime karşı haykırışı diri tutmalıyız. Filistin özelinde İslâm davasını unutmamak, unutturmamak için kalbimizde zihnimizde, gündemimizde yaşatmak zorundayız. Herkes bulunduğu alanda Gazze soykırım vahşetini önceleyip bananeci tepkisizlere hatırlatmak zorunda. Öncesi de var lakin yaklaşık bir yıldır insanlık en zorlu bir sınavla denenmekte.

İnsanlık onurunu cehenneme çeviren Siyonist katillerin mazlum Filistin halkına uyguladığı soykırım da "insanlık karnesi sıfırlarla dolmuş bir belgeye" dönüşmüş. Maalesef insanlık medeniyet testinden geçememiş sınıfta kalmış. Bu sınavda biz Müslümanlar ise kardeşlerine sahip çıkamama ile sıfırın altında eksiye düşmüş durumdayız. Gazzeli mazlumlar şehitlik beratı alırken Müslüman haklar kardeşlik sınavında sınıfta kalmış durumdayız. Bu günlerde Müslümanlar olarak Gazzeyi gündemimizden çıkarmış haldeyiz sanki. Önceliğimiz konforizme dalmış bilinmeyen geleceğe doğru dünyevileşmiş durumda.

Öyle ki "İsmail Heniyye sağken sahip çıkmayanlar, şehidin cenazesine de katılmayarak şehidin cenazesini öksüz bıraktılar." Neyin korkusunu yaşadılar!.. Bilemiyoruz.

İnsan zaten ölümle mutlaka yüzleşeceğini unutmuş olmamalı. İnsanın korkuyla yaşayarak onur mücadelesi verebilmesi, insan kalabilmesi mümkün mü? Siyonist katilleri gördünüz mü? Kasım kasım kasılmadalar. Katlettiğimiz Heniyye’nin cenazesine korktukları için katılamadılar diye Müslümanlarla dalga geçiyor katil Netanyahu. Tamda burada İslâm ülke halkları sınavı kaybettiğimiz düşüncesindeyim. Müslümanlar olarak kardeşlerimize o kadar soğuk bir duruş sergiledik ki. Hipotermi olmuş durumdayız. Katledilen Filistinli bebeklerin, kadınların parçalanmış vücutları poşetlere konulup taşınma görüntülerini izlerken öldürdük insanlığımız. Lanetli İsrail korkaklarının araçların önüne Gazzeli mazlumları bağlamış şekilde katliama ilerleme görüntülerini seyrederken sınavı kaybettik. Yoruldum artık dinlenmek için ölmek istiyorum diyen çocuğun feryadını duyduk ama bir cevap veremeyince sınavı kaybettik. Siyonist korkakların ev aramalarında çıplak Filistin’liyi canlı kalkan olarak merdiven çıkan mazlumu izlerken öldürdük insanlığımızı. Hastaneleri ablukaya alıp doktor ve ambulansların önünü kesen terörist askerlere yuh demekle yetinmek, sözü öldürdü insanlığı.

Hastalıkla boğuşan, bir damla suya, kuru ekmeğe muhtaçların görüntülerine, feryatlarına bizlerin sessizliği sınavı kaybettiğimizin ispatıdır.

On iki yaşında Cenin’den gözleri bağlı çocukların Nazi usulü ile meçhule götürülme görüntülerine kılı kıpırdamayan Müslümanların maaşım az korkusu sınavı kaybettirdi. Sanki dünyada huzur ortamı hâkimmiş de milletler sporla, eğlencelerle gününü gün eden, umursamazlık hali sınavı kaybettiğimizin resmidir.

Kudurmuş Siyonistlerin vahşetinin genişleterek devam ettirme iştahına insanlığın alışılmışlık hali, sessizlik ve tepkisizliğinin sıfırlanması öldürdü insanlığı.

Gazze'de insanlığın sınavını kaybettiğini gören İtrail Firavunu gözünü Batı Şeria’ya, Kudüs’e çevirdi. İnsanlık özellikle Müslümanlar sınavı kaybetmekle kalmayacak böylece kutsallarını da kaybedecek. Kudüs düşerse bilin ki Müslüman ülkeler sıralarının kendilerinde olduğunu fark ettiklerinde iş işten geçmiş olacak. Küresel hegomanyacı Siyonistlerin zulmü tüm insanlığı vuracak. Çünkü Yahudi sapkınlarını kutsalında Yahudi olmayanlar Goyim dir. Dünya hâkimiyetini elde temek için İnsanlıktan çıkmış bu lanetlilere dur demenin sırası gelmedi mi hala? Kaybedilen insanlık sınavını tekrar kazanmanın yolu Müslüman halkların kardeşliğinden geçmektedir. Hala neyi bekliyoruz? Kardeşinin derdiyle dertlenmeyen tam iman etmiş olmaz düsturuna sarılmalı Müslüman. Kardeşlerinin yanında nerede, nasıl durulması gerekiyorsa acilen fedakârlık, cesaretle kardeşleriyle kucaklaşması elzemdir. Gazze ve Kudüs’ü ecdadın emaneti olarak sahiplenmemiz gerekiyor. Eğer ki sahiplenilmese "Mazlumların ahı dünyayı yakacak."

Haydi o zaman emanete tekrar kavuşmak için, "Dünya bize gebe bizde hakikat medeniyeti özümüze dönüp güçlü olma" yolunda cesaretle ve dik duruşla dertlenmeye devam.

Eğer ki;
Gazze’deki insanlık onur ışığı sönerse, dünya karanlık çağı yaşamaya razı demektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.