Prof. Dr. Ali Akpınar
İslam Coğrafyasının Kalbi: Filistin
Filistin, İslam coğrafyasının kalbidir. Bugün ümmetin kanayan yarasıdır, elbette kalbin kanaması Müslümanları incitir. İslam dünyasının barış ve huzuru, kalbinin salim olması ile mümkündür. Filistin sorunu çözülürse, orta doğu sorunu, o çözülürse dünya sorunu çözülmüş olur.
Filistin, Allah’ın emanetidir. Zira Kur’ân, yeryüzünün asıl sahiplerinin Salihler olduğunu bildirir: Yeryüzüne iyi kullarım vâris olacaktır.[1]
Filistin, Peygamberler yurdudur. O topraklarda yüzlerce peygamber gelmiştir, o topraklar onların Tevhid mücadelesine tanıklık etmiştir.
Filistin, ilk kıblemizdir.
Filistin, Peygamberimizin Mirac durağıdır.
Filistin, yeryüzünün en faziletli üç mescidinden birinin olduğu bölgedir. Bu konuda Peygamberimiz şöyle buyurmuştu: “Binekler ancak şu üç mescid için koşturulmaya değer/ şu üç mescidi ziyaret için ne yapılsa yeridir: Ka’be, Mescid-i Aksa ve Mescid-i Nebi.”
Filistin, Hz. Süleyman peygamberin, Hz. Ömer’in, Selahaddin Eyyubî’nin bize emanetidir.
Filistin, 641 de Hz. Ömer zamanında fethedildi. 1516 da Osmanlı hâkimiyetine girdi, 400 sene Osmanlı’nın hakimiyetinde yaşadıktan sonra 1918 de İngilizlerce işgal edildi.
Gazze, Peygamberimizin babası Abdullah’ın ticaret için geldiği bir yerdir. Abdullah, ticaret için Gazze’ye gitmiş ve dönüşte Medine’de vefat etmiştir.[2]
Peygamberimizin dedesi Abdülmuttalib’in babası Hâşim, ticaret için gittiği Gazze’de vefat etmiş olup kabri oradadır.[3]
Gazze, Osmanlı hatıratıyla dopdolu olan bir yerdir.
Sonuç olarak diyoruz ki, kan gölüne dönen dünyaya barış, aziz İslam’ın yeniden hayata hâkim olması ve yeryüzünde denge ümmeti oluşturan izzetli Müslümanlar ile gelecektir!