Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
İslam fıkhı açısından süt bankacılığı
İslam fıkhı açısından süt bankacılığı
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Fatih Belediyesi'ni ziyaretten ayrılırken gazetecilere süt bankası ile ilgili açıklamalarda bulundu. Basından öğrendiğimiz kadarıyla Sayın Müzezzinoğlu, süt bankası konusunda, halkımızın dini hassasiyetini ve değerler alanındaki inancını dikkate alacaklarını söylediler. Bu alanda sadece İslam’ın değil, özellikle gayr-i Müslim vatandaşların da görüşlerine başvuracaklarını dile getirdiler. Ben bu hassasiyetlerinden dolayı bakanımızı kutluyorum.
Sayın bakanın da ifade ettiği gibi, bugün dünyada anne sütünün yerini tutulabilecek doğal veya suni gıda yoktur. Dolayısıyla anne sütü birinci derecede bebek için önemlidir. Anne verici ise ve ihtiyacı olan bir de bebeğiniz varsa bize düşen bunu buluşturmaktır. Burada asıl sorun, bebeğin kendi annesi değil, bir annenin başka bir bebeğe sütünün verilmesi olayıdır. İnancımızda sütkardeşliği diye bir anlayışı vardır. İslam dininde herhangi bir erkek ya da yetişkin bayanın sütkardeşiyle evlenmesi yasaktır. İşte bu yasağın çiğnenmesini önlemek için hükümet önceden bazı tedbirler alacağını ifade ediyor. Bu alanda teknolojiden yararlanılacağını ve süt emen çocukların kayıtlara geçirileceği vurgulanıyor. Gerçekten bu dikkat ve hassasiyet öteden beri milletimizin özlediği ve beklediği bir hassasiyettir. Millet-devlet kaynaşması da milletin değer ve inançlarını göz önüne alarak yasal düzenlemeler yapmaktan geçmektedir.
Nisa Suresi’nin 23. âyetinde süt emme çağında iken aynı kadından süt emen çocuklar ve onları emzirenler arasında evlenme engelinin oluşacağı hükme bağlamıştır. Peygamber Efendimiz de nesep yönüyle birbirlerine haram olanların, süt emme yolu ile de haram olacaklarını beyan etmiştir.(Müslim, Radâ’, 2). Her ne kadar fıkhi ekoller arasında farklı yorum biçimleri varsa da biz burada onlara girmeyi zaid görüyoruz. Burada sözkonusu olan doğrudan bir annenin bir başka çocuğu emzirmesi değil, farklı annelerin sütünün bir bankada korunarak, ihtiyaç sahibi çocuklara verilmesidir. Kaldı ki, Anadolu’da anneler başka çocukları emzirdikleri zaman emzirilen çocuk sütkardeş kabul edilir, yetişkinlik çağına adım attığı zaman evlendirilme olaylarında bu mahremiyet konusuna azami derecede dikkat edilir.
Yukarıda da vurguladığımız gibi asıl mesele, annelerden alınan sütlerin bir bankada biriktirilmesi ve oradan ihtiyacı olan bebeklere verilmesidir. Kurulacak süt bankalarında süt veren annelerin sütlerinin birbiriyle karıştırılmaması gerekmektedir. Her anne sütü için bu annelerin ve sütünden istifade eden bebeklerin kimlikleri çok açık ve net olarak belirlenmesi ve sütlerin birbirlerine karıştırılmaması gerekmektedir. Eğer böyle yapılırsa, kayıt tutmak sureti ile mahremiyet konusunda ortaya çıkacak şüpheler önlenmiş olur. Yeni doğan ünitelerindeki erken doğmuş çocuklar açısından, zorunluluk bulunması ve mahremiyetle ilgili düzenlemelerin açıkça ortaya konulması halinde, süt bankalarının kurulmasında dinen bir sakınca bulunmamaktadır.
Başka annenin sütünü içen çocuklar arasında oluşacak mahremlik dairesini, olabildiğince daraltmak için, pratik bir tedbir olarak, erkek çocuk sahibi kadının sütünü erkek çocuklara; kız çocuk sahibi kadının sütünü de kız çocuklara vermek en uygun olanıdır. Bununla da yetinilmemeli, bakanın da işaret ettiği gibi, süt veren kadın ile süt verilen çocuğun kimliklerinin, kayıt altına alınması ve bu bilginin her iki tarafa da verilmesi büyük önem taşımaktadır. Ayrıca hükümet, bu hususu yasal düzenleme ile kayıt altına da almalıdır. Süt bankasında yapılacak düzenlemelerde farklı farklı üniteler oluşturulmalı, birden fazla anneye ait olan sütler ayrı ayrı korunmalı, asla birbirlerine karıştırılmamalıdır. Bu konularda mevcut yönetimin gerekli dikkat ve hassasiyeti göstereceğine inanıyoruz.