"Kadına Yönelik Şiddet Hakkında Dayanışma ve Farkındalık Artırma Projesi"
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav:- "Raporlarımıza göre, şüpheli ölüm oranı yükseliyor ve bu, çok tehlikeli bir şey. Şüpheli ölümlerin artışı, kanunsuzluk ortamı anlamına geliyor çünkü sonra çok zor kanıtlıyorsunuz cin
BURSA (AA) - Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, "Raporlarımıza göre, şüpheli ölüm oranı yükseliyor ve bu, çok tehlikeli bir şey. Şüpheli ölümlerin artışı, kanunsuzluk ortamı anlamına geliyor çünkü sonra çok zor kanıtlıyorsunuz cinayeti." dedi.
Kav, Ulusal Strateji Araştırmaları Merkezi'nin (ULUSAM) İçişleri Bakanlığınca desteklenen "Kadına Yönelik Şiddet Hakkında Dayanışma ve Farkındalık Artırma Projesi" kapsamında Karaman Dernekler Yerleşkesi'nde düzenlenen söyleşide, kadın cinayetlerinin önlenebilir olduğunu, bu yüzden önleme mekanizmasının çok önem taşıdığını söyledi.
Magazinleştirilen, içeriği boşaltılarak örtülmeye çalışılan kadın cinayetleri gerçeğini hakiki anlamıyla ortaya çıkarmak için platformu kurduklarını belirten Kav, "Gazetelerin üçüncü sayfalarında 'aşk, tutku cinayeti' gibi herhangi bir olay gibi adlandırılıyordu. Oysa bu, kadınların yaşadığı en yüksek düzeyde hak ihlaliydi." diye konuştu.
Şarkıcı Sıla Gençoğlu'nun fiziksel şiddet gördüğü iddialarına da değinen Kav, şöyle devam etti:
"Sıla Gençoğlu'nun yaşadıkları için çok üzgünüz. Böyle olsun istemezdik, onun dik duruşu ve hakkını arayışı vasıtasıyla bir alan açılmış oldu. Şiddet gören tüm kadınlara cesaret kazandırdı. Bizim gibi hak savunucularına da zaten anlatmakta olduğumuz 6284'ün (Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun) uygulanması gerektiği konusunda bir imkan doğmuş oldu ve biz de bu gündemle beraber daha fazla yasamıza sahip çıkmaya başladık."
- "Şüpheli ölümlerin artışı"
Kav, İstanbul Sözleşmesi'nin çok önemli temellerinin bulunduğunu ve aslında bir "aşı" olduğuna dikkati çekerek, "Aşının olmadığı, çocukluk aşılarının yapılmadığı zamanlarda art arda kitlesel ölümler oluyordu. İşte şimdi şiddet, öyle seyrediyor. Bu, dayanılamaz bir sağanak ve her gün yağıyor, her gün kadın cinayetleri oluyor." ifadelerini kullandı.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemli olduğuna işaret eden Kav, kadınların eşit haklara sahip özneler olduğu anlatıldığı ve vurgulandığı sürece şiddetin ortaya çıkmaya cesaret bulamayacağı zeminin oluşacağını vurguladı.
Hazırladıkları şüpheli ölüm raporlarının aylık ve yıllık kamuoyuyla paylaşıldığını anlatan Kav, "Raporlarımıza göre, şüpheli ölüm oranı yükseliyor ve bu, çok tehlikeli bir şey. Şüpheli ölümlerin artışı, kanunsuzluk ortamı anlamına geliyor çünkü sonra çok zor kanıtlıyorsunuz cinayeti." dedi.
Kav, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsünce hazırlanan ve en son 2015'te yayımlanan "Şiddet Tarama Araştırması"na değinerek, şunları kaydetti:
"Bu verilere göre, Türkiye'de fiziksel şiddete maruz kalan kadın oranı yüzde 36. Bu, çok önemli bir nüfus, milyonlarca kadın olduğu anlamına geliyor. Bölgelere göre biraz değişiyor. Cinsel şiddete maruz kalma oranı yüzde 12 ama bu, çok muamma çünkü çok zor dile gelen bir şiddet türü. Duygusal istismar yaşayan kadınlar yüzde 44.
Ekonomik şiddet istismar davranışını yaşayan kadınlar da en az yüzde 30. Ben bunun da çok tartışmalı olduğunu düşünüyorum."
- "En temel hak, yaşam hakkı"
Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bertil Emrah Oder de kadına yönelik şiddetin önlemesinde en etkili hak korumasını sağlayacak unsurun kamusal yükümlülük ve eylem olduğunu belirtti.
Şiddetle mücadelenin basamakları olduğuna dikkati çeken Oder, şunları söyledi:
"İlk basamak, şiddeti salt toplumsal veya bireysel bir konu olarak algılamamaktan geçiyor. Şiddet konusunun haklarla, hak düzeniyle yakından ilişkili olması, hem kamusal makamların hem de toplumsal bilincin içselleştirmesi, birinci önceliktir. Şiddet bakımından en temel hak, yaşam hakkı. Şiddet ilk aşamada, öldürülmeme hakkını ilgilendiren bir eylem biçimidir.
Buna eklemlenen işkence yasağı, kötü muamele yasağı, insan onuruna aykırı davranış yasağı gibi aslında kişinin vücut bütünlüğü ile yakından alakalı birtakım temel hak kategorileriyle ilintili bir ihlal biçimini de oluşturuyor."
Kaynak: