Katarakt ameliyatında dikişli  ve dikişsiz tedavinin farkı

Katarakt ameliyatında dikişli ve dikişsiz tedavinin farkı

Konya Özel Selçuklu Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Hasan Hüseyin Uysal, katarkt tedavisinde hasta konforunu büyük ölçüde artıran dikişsiz FAKO yöntemi hakkında bilgi verdi

Katarakt denilen hastalık ışınları kırarak görüntüleri küçülten tabakalardan ikincisi olan lensin (göz merceğinin) bulanıklaşıp ışığı geçirmez hale gelmesi nedeniyle görmenin bozulmasıdır. Genellikle yaşlanmayla birlikte ortaya çıkar ancak değişik nedenlerle her yaşta görülebilir. Yeni doğan bebekte veya oyun çocuğunda bile görülebilir. Şeker hastalığı gibi bazı hastalıklarda ve darbe durumlarında beklenilenden erken ortaya çıkabilir. Küçüklerdeki tedavi edilmeyen kataraktlar körlük derecesinde ağır göz tembelliğine yol açabilir. Tedavisinde gecikilen kataraktlar zaman zaman da göz içi iltihaplara ve şiddetli göz tansiyonu yükselmelerine yol açabilirler. Kataraktın tedavisi kişinin kendi doğal lensinin ameliyatla gözden alınıp yerine yapay lens yerleştirilmesidir. Çocuklarda ve kendini bilemeyecek kadar yaşlılarda narkozlu ameliyat gerektirir, bilinci yerinde olan normal yetişkinlerde ise ameliyat narkozsuz yapılır.

KATARAKT TEDAVİSİNDE DİKİŞLİ AMELİYAT

Bu maksatla FAKO yöntemi öncesinde yapılmakta olan ve halen yapılan ameliyatlardan birisi olan EKKE ameliyatında (dikişli katarakt ameliyatı) göze uyuşturucu enjekte edildikten sonra saydam tabaka ve beyaz tabaka (sklera) sınırından genişçe bir kesi yapılarak lensin doğurtulacağı kadar bir açıklık oluşturulur. Bu açıklıktan kişinin lensi doğurtulur, sonra aynı açlıktan sert-katlanamayan yapay lens sokularak zar içine veya zar önüne yerleştirilir ve açılan yer gerektiği kadar sayıda dikişle dikilerek kapatılır. Diş konulması gözde yüksek astigmat ortaya çıkmasına yol açabilmekte ve bu da görmenin düzelmesini geciktirebilmektedir. Bu nedenle dikişin ameliyattan 3 ay kadar sonra alınması gerekir. Astigmat olmasın veya az olsun diye devamlı teğel dikiş atılıp dikişlerin yerinde bırakıldığı, alınmadığı durumlar da olabilir. Ancak bir yıl iki yıl geçse de sonunda yer yer çürüyüp batmaya başlayan dikişlerin verdiği rahatsızlıklar nedeniyle hastalar çok sıkıntı çekebilmektedirler. Almaya kalkışsa da bazen bu dikişlerin bir seferde alınmaları mümkün olamayabilmekte ve birkaç kez hekime gitmek gerekebilmektedir. Kesinin büyük olması aynı zamanda yara iyileşmesini uzatmakta, kişinin normal iş-gücüne başlamasını ve yüz-vücut temizliğini geciktirmekte ibadetlerini kısıtlamaktadır.