Fatıma Nur Mücevher
Kelamdan Kaleme…
Yanı başımızda duran herkes dokunamıyor kalbimize ve biz buna kalabalıklar içinde yalnız kalmak diyoruz.
Bu günlerde kimin eline dokunsak buz kesmiş durumda. Bazıları diyor mevsim üşütüyor, bazıları diyor yorgunluk var, bazıları koşturmak diyor ve bazıları cesur olan bazıları; yoksulluk diyor. Yoksulluk; konuşmadan anlayanım yok, sussam duyan yok, bağırsam konuşan…
Güneye göç öden kuşlara özeniyor çoğumuz hani olsaydı kanatlarım da gidebilseydim ısınacağım diyarlara.
Çağın vebalarından bir tanesi de bu sanırım; anlaşılamamak, anlaşılamamaktan yakınmak. Durup dinlenme, oturup izah etmeye, sımsıkı tutup bir kalbi onarmaya, güldürmeye kimsenin gücü yok. Gücü yok diyorum çünkü gönül almak, bir gönle dokunmak bu devrin insanına göre değil. Bu devir iyilik yapmaya hazır değil. Bu devir iyiliği çoğaltmaya, paylaşmaya, sarıp sarmalayarak büyütmeye hazır değil. Tabii bunların yanında güzellikleri çoğaltmak için doğan, yaşayan, çalışanlar da yok değil hamd olsun. Bu çağa boyun eğmeyi reddedip, herkes gibi olmaktan vazgeçenler yani bir bozkır düşünün o bozkırda açmış gelincik çiçekleri gibidirler.
***
Altın almaktan, arsa almaktan, dolar saklamaktan daha kazançlı bir şey varsa o da iyiliği çoğaltmaktır. Bakın eskiye dair her şey unutuluyor. Unutuldukça da daha bir özleniyor. Gelin birlikte gönül gönüle verelim ve iyiliğin eskide kalmasına, unutulmasına izin vermeyelim. Hepimiz gönül gönüle verip iyiliğin unutulmasına izin vermeyelim. Tabii önce bunun için gönüllere iyiliğe hazırlayalım. Bir dönem Hadim’de ilçe müftülüğü yapmış Değerli Hocam Ahmet DEMİREL (Allah kendisinden razı olsun) bir iyilik ajandası hediye etmişti. Her güne bir iyilik. Bu ajandanın iyiliklerinden yola çıkarak birkaç samimi dostuma o kısımları yazıp atıyordum. Belki çok şey değil ama bir şeydir en azından.
Hasılı sözü yormayalım. Siz var mısınız iyiliğin elinden tutup yürütmeye? Bir gönüle dokunup, bir gönülde taht kurmaya, bir çift gözde tebessümle hatırlanmaya, bir ihtiyarın duasında kalmaya?
Vesselam.