Kerim Sargın

Kerim Sargın

Konya sporunda İdmanyurdu, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ve basketbol denildiği zaman karşımıza hemen 1.94’lük bir dev adam çıkar. İşte o dev adam: Kerim Sargın

Konya sporunda İdmanyurdu, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ve basketbol denildiği zaman karşımıza hemen 1.94’lük bir dev adam çıkar. İşte o dev adam: Kerim Sargın


Bu dev adam öyle bir isimdir ki yıl 1973 Türkiye’de basketbol, profesyonellik, transfer tam olarak bilinmezken Kerim Sargın Konya’dan Ankara’ya, İstanbul’a değil, sınır ötesine, Almanya’ya transfer olacaktır.


 


Bugünkü konuğumuz Konya spor dünyasının cüssesi gibi gerçekten de dev bir ismi. Kerim Sargın 2 Mayıs 1947 yılında Konya merkezde Aksinne mahallesinde dünyaya gelir. Baba Mehmet Sargın Larende caddesinde marangozluk yapan ve Harmancıklı Kabakçı’nın Mehmet diye bilinen, çevresinde sevilen bir isimdir. Anne Havva Hanım ise ev hanımıdır ve iki oğlu, bir kızı ile sade ama mutlu bir hayat sürmektedir. Minik Kerim, abisi Mehmet Ali, ablası Seniha ile yeni bir hayata başlayacaktır.


PİREBİ MAHALLESİNDEKİ EVİMİZDE ATIMIZ,


İNEĞİMİZ, BAHÇEMİZDE DE TULUMBAMIZ VARDI


Kerim Sargın dünyaya geldiği ve büyüdüğü Pirebi mahallesindeki kerpiçten eski Konya evini hiç unutamaz. O yılları özetlerken ‘Pirebi mahallesindeki bahçeli ev birçok anımıza ev sahipliği yaptı. Evimizin arkasında büyük bir arazimiz vardı. Oraları ekerdik. Atımız, ineklerimiz vardı. Tulumbamız çalışırdı. Su çekerdik, cereyan filan yoktu ki. Hayvanları beslerdik, ineklerin sütünü sağardık. Kerpiç evimiz yazın serin, kışın sıcak olurdu’ diyor.


AKSİNNE’NİN KAVGASI MEŞHURDU


Bizim mahallenin en meşhur olayı kavgalarıydı. Aksinne şimdiki Çocuk Yuvası’nın olduğu yerdi. Çok geniş bir arsası vardı. Burası bizim spor sahamızdı.


HALDUN ÜSTEL’İ DAMDAN


KAFASININ ÜSTÜNE ATTIK


Şu bizim meşhur futbolcu antrenör Haldun Üstel de bizim mahallenin çocuğuydu. Bir gün bu kavga esnasında onu damdan aşağı, kafasının üstüne attık. Ama yemin ediyorum, Haldun’a hiçbir şey olmadı.


SU BOYALARI İLE


ATLETLERİMİZE NUMARA YAZARDIK


Mesela yine meşhur İdmanyurtlu  Mıcık Ali bizim arkadaşımızdı. Tabii ki paramız filan yoktu. Forma bulamazdık, bol bol babamdan dayak yerdim, çünkü su boyalarını alır, atletlerimizin arkasına boyayla numaraları yazardık. Kabzımal bozkırlı Asım, babasından para çalar gelirdi. Onun parası ile top alırdık. Asım iyi de top filan oynamazdı, ama parası olduğu için onu mecburen topun hatırına aramıza alırdık


İLKOKULU ÖNCE KURTULUŞ’TA,


SONRA MÜMTAZ KORU’DA OKUDUM


İlkokula Kurtuluş ilkokulunda başladım. Şu andaki DSİ’nin olduğu yerde, çukurun içinde bir okuldu. Ondan sonra Mümtaz Koru İlkokulu 1954’te yapıldı. Biz de 3. sınıfta buraya geçtik. Öğretmenimiz Emel hanımdı. Çok sevdiğim saydığım bir hocamızdı. Teneffüste okuldan kaçar, bahçedeki iki pelit ağacının tepesinden hiç aşağıya inmezdim. Konyasporlu Sarı Mehmet bize bakardı. Akranlarımız arasında oldukça uzun boylu olduğum için top oynarken o da bizi izlermiş. Matematiği hiç sevmezdim ama coğrafyayı çok severdim. Necati Yeğenoğlu’nun amcası ile birlikte okuduk. Okuldan sonra babamızın dükkanına girdik. Kaçtığım zaman beni beton sahada top oynarken bulurlardı. Basket sahasında kulüplerin topu ile abime yardım ederdim.


AKSİNNE’DEN BİSİKLETE BİNER,


ÇAMURU SIRTIMA SIVAYA SIVAYA


KARMA’YA GİDERDİM


Daha sonra Karma Ortaokulu’na gittik. Aksinne’de çıplak bisiklete biner, sırtıma çamuru sıvaya sıvaya okula giderdim. Kavalların Salim Solak, Pervin hanım, Tarihçi Nihal hanım hiç unutamadığım hocalarımızdı. Nihal hanım kızdı mı, vallahi adama tekme atardı. Muhittin Kişmir okul müdürümüzdü. Kadim dostum da Cevdet hoca ‘Boyacı lakaplı’ beden eğitimi öğretmenimizdi.


İSTASYON BİRLİKSPORLULAR’IN


DİKKATİNİ ÇEKMİŞİM AMA


İDMANYURDU’NA ALDILAR


Biz arkadaşlarla oynarken İstasyon Birlikspor’da oynayan Tuluk Yılmaz, Hasan Özkaplan’lı kadro herkesi yeniyordu. Özcan Vanlığoğlu da yeni bir takım kurmuştu. Biz topu atıp tutarken adamların dikkatini çekmişiz. Beni çağırdılar. İstasyon Birliksporlular’ın bölge kartı, yani lisansı vardı. O zamanlar İstasyon’da bakkallık yapan Mehmet Uzman da İstasyon Birlikspor’un idarecisiymiş. Beni tuttu getirdi bana ‘Seni bizim takıma alalım, nüfus kağıdını getir’ dedi. Bizde nüfus kağıdını verdik, bu arada bizim mahallenin kenarında oturan İdmanyurtlu Cengiz vardı. Beni oradan İdmanyurdu’na aldı. O da beni görmüş. İdmanyurdu’nun antrenörü Stadspor’a lisansımı çıkarttı. Ama iki maça çıktım. Özcan Vanlıoğlu nüfus kağıdımı istedi. İstasyon Birliksporlu şu adama verdim dedim. Nüfus kağıdım olmayınca akka ettiler okka ettiler, bana yeni nüfus cüzdanı çıkardılar ve İstasyon Birlikspor’dan evvel beni İdmanyurdu’na lisansladılar. İstasyon Birlikspor bunu sonradan duyuyor, birbirlerine girmişler, ama biz 1957’de İdmanyurdu’nda top oynamaya başladık. Tabii top oynamaya başlayınca dersler hep zayıf geliyordu. Orta birinci sınıftayken okul takımında oynayan ilk öğrenci bendim. Üçüncü sınıflarla aynı takımda oynuyordum.


TİCARET LİSESİNE BAŞLADIM AMA


İKİNCİ SINIFTA AYRILMAK ZORUNDA KALDIM


Babam 58 yaşında, yani genç yaşta vefat etti. Zaten babam hep spor yapmaya karşıydı. Okula bir iki sene ara verdim. Ticaret lisesini ise ikinci sınıfta bıraktım. Belli bir aradan sonra Ticaret lisesini dışardan bitirdim. Zaten bizim zamanımızda üniversite hayali filan hiç yoktu.


İŞ İÇİN İDMANYURDU’NDAN


YOLSPOR’A GEÇTİM


4 sene İdmanyurdu’nda oynayıp arkaya arkaya şampiyon olduk. Benim işe ihtiyacım vardı. 64 yılında iş için Yolspor’a geçtim. Kulüpten zorla izin verdiler, çünkü bana Yol iş vermişti. Karayollarında takım kuruldu. Hasan Özkaplan iş olduğu için bizi çağırmıştı. 67 yılının sonuna kadar orada oynadık ve bu sefer de hep Yolspor şampiyon oldu o yıllar Yolspor’undu.


ASKERLİĞİ JANDARMAGÜCÜ’NDE YAPTIK,


DEPLASMANLI LİGDE TOP OYNADIK


1967’de askere gittim. Ankara’da maçlar başladığı için beni acemi birliğine göndermediler. Hemen Jandarmagücü’ne aldılar. Burada da iki yıl deplasmanlı birinci ligde oynayıp başarılı olduk.


GALATASARAY TRANSFER ETMEK İSTEDİ,


ANNEM YALNIZ OLDUĞU İÇİN KABUL ETMEDİM


Terhisime 6 ay kala Galatasaray antrenörü Bulgar Simonov solak arıyormuş. Rahmetli Nedret jandarmada askerliğini yapmış, jandarma ile temasa geçmiş Bir gün komutan çağırdı Galatasaray seni istiyor dedi. Ben de benim annem var babam yok. Basketbolu düşünmüyorum. Annemi bırakıp gurbete gidemem dedim. Oysa Galatasaray 15 bin lira ve iş garantisi vermişti. Tuna Huş, İsmet Badem, Oktay Öner, Birol Önger, Ergun Öz, Osman Şener takım arkadaşlarımdı.


ASKERDEN GELDİK,


YOLSPOR KAPANMIŞ


Askerden Konya’ya döndük. Yolspor kapanmış, idari konudan dolayı 6 ay bekledim, olmadı. Gençlik ve Spor İl Müdürü Cemil Ergen bey ile 70’te karşılaştık. Bana ‘ben seni yeni kadro ile Beden Terbiyesi’ne düşünüyorum’ dedi. Biz de yeniden İdmanyurdu’na döndük. 71 yılına kadar oynadım


1970’TE EVLENDİM


70’te evlendim. 1970’in Ocak ayında. Eşim Ayşegül Çavdar (Sargın) hanımla, nikâh şahitliğimi de İl Müdürümüz Cemil Ergen bey yaptı. Üç çocuğum var: Fuat Taner, Bülent


Mehmet ve Ali Sargın. Bu arada bir de torunum var. Yani dedeyim


ALMANYA’DAN TEKLİF ALINCA KABUL ETTİM


VE BU KEZ ALMANYA’ YA TRANSFER OLDUM


1971’de Ali Gözünü başkan ile Demirspor’a geçtim. Candan filan orada idi. İki sene orada oynadım. Tekrar İdmanyurdu’na geçtik iki sene daha burada oynadım. 73 yılında Demirspor’dan sonra Almanya’dan teklif aldım Böwe Kam, Almanya’nın en iyi ligine, Bavyera ligine çıkmış bir kulüp. Uçak biletini gönderdiler ve gittim. Üç ay orada kaldım, Müslüman olmamız, din konusu hep sorun oldu. Onların yemek kazanından yemedim. Eşimi de götürmemiştim. Tavuk yemekten bıktım, hala tavuktan iğrenirim, menajere döneceğim dedim. Bu kez bana iş teklif ettiler. Yemekleri düzelttiler. Her dediğimi yapmaya başladılar. Ama dönmeyi kafaya koymuştum ve tekrar Konya’ya döndüm.


EN BÜYÜK PARAYI YOLSPOR’DAN


İDMANYURDU’NA GEÇERKEN ALDIM


En büyük parayı ise, yani 2 bin 500 lirayı ise askerden geldiğim zaman Yolspor’dan İdmanyurdu’na geçtiğim zaman aldım. Nizamettin Yetişen’in aracılığı ile. İdmanyurdu’nda da Abdullah Öngel, Mehmet Şan vardı.


TÜRKİYE FİNALİNDE KAYSERİ


DEMİR’İ KAYSERİ’DE YENDİK


Hiç unutamadığım maçlardan biriside Kayseri’deki Anadolu kupası final maçıydı. Kayseri Demirspor ile İdmanyurdu oynuyordu. Bitime 10 saniye var, yarım basket gerideydik, bir sayı yani. Top benim elime geçti Hasan İlday fast break topu attı. Orta sahada topu alıp elimle sepetin içine bıraktım, yarım basketle yendik. Adamların hepsi yerlerde ağlaşıyorlardı. Kayseri seyircisi bizi dövmeye sahaya indi, tabiî ki kaçıp kurtulduk.


11 SENE DEPLASMANLI LİGDE


HAKEMLİK YAPTIM


75 yılının sonunda sezonu bitirdikten sonra etrafıma bir baktım, kimse kalmamıştı. Hepsi gençti. Biz onların babası gibi olmuştuk. Böyle olunca oynamayı bırakıp hakemliğe başladım. Aslında hala top oynayacak durumum vardı. Ancak etrafımdaki gençler yüzünden sporu bıraktım.11 sene deplasmanlı 1. ligde hakemlik yaptım.


HAKEMLER GREV YAPINCA


FİNAL MAÇINI YÖNETTİM


Ankara’da hakemler grev yapmışlardı. 1981 ya da 82’ydi. Samsun’da görevliydim. Türkiye Üniversiteler 1. Ligi vardı, onu yönettik, maçı bitirdik. Ankara’da da Türkiye Gençler Şampiyonası vardı. Kalburüstü takımlar vardı. Finaller oynanacakken hakemler, yani Ankaralı hakemler grev kararı almışlar. Federasyon Sorumlusu Hüsamettin Topuzoğlu Samsun’a telefon açtı. Nizamettin Yetişen’le birlikteydik. Maçlarla ilgili bilgi aldı ve bana sen acele atla buraya gel, bırak o maçları dedi. Ankara’ya gece döndüm. Arkadaşlar Hakemler Derneği kazan kaldırmış. Federasyon da o gece bizim gibi Anadolu’da güvendiği birkaç kişiyi toplamış, finali ben yönettim Ankara Şeker-Eczacıbaşı ile oynamış ve Eczacıbaşı şampiyon olmuştu.


İDMANYURDU ÇARŞISININ TEMEL


ATMA TÖRENİNİ UNUTAMAM


İyi, popüler sporcu olduğumuz için; iyi, düzgün işler yaptığımız için İdmanyurdu bana bütün işleri için yetki belgesi vermişti. Futbolcu alıp satmaya cebimiz de vekaletler vardı. Futbolda İdmanyurdu’na kazandırdığım isimler arasında Haldun Üstel, Murat Kandil, Kaleci Fikret Osman, Kamil Köprülü, Nurettin vardır. Bir de kulüp binasının temel atılışı vardı. Bu işe


Abdullah Öngel öncülük etti. Ankara’da bir firma eski binayı yıktı, oraya bina yapıldı, temel atmada deve kesilmişti, büyük bir merasim yapılmıştı.


İKİ KULÜP BİRLEŞTİ,


İDMANYURDU’NA YAZIK EDİLDİ


İdmanyurdu kulübü futbolu hariç tutarsak her branşta birinciydi, amatör sporun kahrını çekiyordu, antrenörleri, camia çok iyiydi. Sırf futbola kurban gitti, ben ona hala çok üzülüyorum. Voleybolda, basketbolda, atletizmde hep Türkiye çapında bir kulüptü. Hepsi futbolu birleştirme uğruna kurban edildi. Buna hiç bir zaman razı olmadım. Bugün bile razı değilim, zaman da zaten beni haklı çıkardı. Bir sürü kulüp kuruldu, hepsi kaybolup gitti. Yani bütün kabahat İdmanyurdu’nda mıydı? Futbolu, sporu köstekleyen İdmanyurdu muydu?


GENÇLİK İL MÜDÜRLÜĞÜ’NE, TESİSLERE,


SPORA 30 YIL HİZMET VERDİK,


ŞİMDİ KONYASPOR MAÇINA BİLE ALMIYORLAR


Sohbetimizin sonuna doğru günümüz sporuna geldiğimiz zaman o dev adam oldukça küskün, oldukça kırgındı. Ve başladı tekrar anlatmaya: 95 Nisan ayında Tesisler Şube Müdürü oldum ve 30 sene hizmet verdim, bilfiil spor ile uğraşarak bir şeyler kazandırdık. Devlet bize kimlik verdi. Ama şimdi maça bile giremiyoruz, bizi maça bile almıyorlar. Devlet bize o zaman niye o ömür boyu kartını verdi ki? Devletin verdiği evrakı kulüp tanımıyor. Bu işe aklım ermedi. Çok üzülüyorum..


İl Müdürlüğü’ndeki hizmetlerine Sami Yavrucak ile sporcu olarak başlayan, daha sonra Cemil Ergen, Tezcan Uzcan, Bahtiyar Demir, Vezir Balcıoğlu ve Necati Yeğenoğlu ile altı ay çalışıp emekli olan Kerim Sargın ile biz daha onlarca güzel anıyı paylaştık. Ama bakın bu haftada yerimiz bitti. Haftaya bir başka meşhur insanımızın meçhul yönleri ile birlikte olabilmek umuduyla hoşça kalın.