Hüseyin Altunbaş
Kibirini yerim!
Aynen! Gelişmenin, büyümenin, öğrenmenin en büyük düşmanı kibir! Kibirli olan değişime set çekmiş demektir.
Var mıdır etrafınız da bay kibirli, bayan kibirli?
Kibirli benim rakibim yok der. Kibirli tüketicisini önemsemez. Kibirli ben markayım der. Kibirli arkadan atıp tutar. Kibirli kendini geliştirmez. Kibirli her şeyi ben bilirim der. Kibirli okumaz. Kibirli fikir üretmez. Kibirli yapılanlara çamur atar. Kibirli zıvanadan çıkmıştır. Kibirli karşısındaki insanları koyun zanneder. Kibirli dünyanın onun etrafında döndüğünü zanneder.
Kibirlinin serüvenleri böyle devam eder gider…
Tanıdık geldi mi size?
İş dünyasında, kamuda, özelde çoklukla sorun yaratan şahsiyetler bu zavallılar değil midir!
Güne değil geleceğe bakmak lazım. Gelecekte nerede olacaksınız? Gelecek size ne getirecek? Siz ona ne vereceksiniz?
Hani firmalarımızın vizyon ve misyonları diye fabrikalara, kataloglara yazdıkları var ya! Kendileri de orada ne yazdığını çoğunlukla bilmezler. Haa öyle mi yaa biz öyle mi yazmışız. Çocuklar yazmıştır. Deyip önemsenmeyen küçümsenen yaklaşımla güya tepeden bakarlar.
Çocuklar! Bu tür konuları konuşan hep çocuklardır!
Allahtan çocuklar var.
Özellikle gelişimin önünü tıkayan, iletişimi engelleyen şu kibir hastalığının tedavisi için içinizdeki tüm keşifleri yapın ve startı verin…
Reklam Eğitimleri
Konya da reklam eğitimleri Cumartesi günü başladı. İki önemli reklamcı bizim reklamcılarımızla buluştu. Vay be! dedirten eğitimleri dinledik. Biz bu tür reklamcılığı Konya da görebilecek miyiz umudunu filizlendirdiler. Genç ve zımba gibi reklamcılar Konya reklamcılığına yeni ufuklar kattılar. Geleceği inşa etmeye çalışan katılımcılar da oradaydılar.
Kibirin yok olduğu yerdir dinlemek. Kibirsiz adam dinler ve sonra konuşur. Allahın iki kulak bir de ağız verdiği gibi. İki dinle bir konuş.
Şimdi dinleyelim, öğrenelim, gelişelim. Gelecek de bir gün gelecek. 4 hafta sürecek eğitimlerin 3 haftası da yine süper dinleme dönemi.
Doğuş Çay da ki Cüret!
Geçen hayfa yine Doğuş Çay ve Mevlana reklamı yerel medyamızda tartışılıyordu. Aslında bu haftanın yazı başlığına uygun bir yaklaşıkla “kibirle” yapılmış bir Doğuş Çay Mevlana reklamının firma sorumlusunun kibirli yaklaşımı gündemdeydi. Neymiş efendim. “Biz bu reklamla Konya’dan tebrik almayı umut ediyorduk. Hiç ummuyorduk bu tür itirazları” falan filan diyen bir serzeniş.
Demiştim ya bu ne cüret diye…
Hakikaten bu ne cüret yaa! Anlamak mümkün değil. Bu cüreti sessizlik verir. Kamunun yetkilileri bu cürete kesinlikle dur cevabı vermeliler. Vermedikleri her gün bu tür cüret cevaplarını duyacağız. Hala da insanlar bu reklamın Mevlana’yı şöhret yaptığına inanacak! Mevlana’nın şöhreti Sinan Çetin’e borçlu yani! Vay be!
Yandı gülüm keten helvam!
Reklamda etik ve 118 savaşı
Rekabet acımasızca rakibe saldırmak ve her ne pahasına olursa olsun rakibi mıncıklamak değildir.
Orasından burasından şurasından da…
Değildir!
118 18 ve 118 80 savaşı mıncıklama olarak devam ediyor ve bu mıncıklama reklamları da RÖK’ün 118 18 reklamlarını durdurmasıyla ayyuka çıkıyor.
Evet 80’li reklamları 18 çaldığı için reklam özdenetim kurulu 18’in reklamlarını durdurdu. Türk Telekom’a bağlı assisTT’in 111818 reklamları, BN Telekom’un 11880 hattının reklam konseptini kullandığı için RÖK bu cezayı veriyor.
Mevzuu şu. 11880’in 2006 yılından bu yana farklı ülkelerde yayınladığı reklam konseptini konkur döneminde duyan ajanslardan biri bu konsepti 11818 için kullandı deniyor.
Daha başka 118’ler geliyor. 11824, 11855, 11832, 11842, 11811…
118 reklam savaşına hazır olun. Ama etikli olsun…
Şahane sponsor reklamı
We are Turkish Airlines We are Globally Yours. İşte budur. İzledikçe insanın keyfi yerine geliyor. Tekrar izlemekten sıkılmıyorsunuz. Ben hiç mi hiç sıkılmıyorum.
Evet Türk Hava Yollarının Barcelonalı oyuncuların yanına giden kabin ekibinin artistik varyasyonlu sponsor reklamından bahsediyorum. Bizde de ne şahane futbolcu hostesler varmış! Değil mi!
70 ülkede gösterilen, müziklerini Sertap Erener ve Nil Karaibrahimgil’in yaptığı, çekimleri esnasında Barcelona Teknik Direktörü futbolcularına Türkiye’den gelen baklavayı kendi elleriyle yedirdiği, çekimi için 286 kişinin görev aldığı şahane bir reklam.
Kesinlikle sponsorluğa yüklenen firmalara örnek olur. Hem sponsorluk hem de sponsorluğun reklamı olarak.
Türk Hava Yolları özellikle bizim kibirli firmalarımıza ve kibirli herkese örnek olur. İnşallah.
Cin cin çıkacak cin çıkacak!
Ne gıcık reklam değil mi? Bu reklamı ilk seyredenlerde bu tür bir cümle çıkmış olabilir. Olabilme ihtimali yüksek.
Ama öyle değil. Bu reklam süper bir reklam. Kendi kategorisini iyi analiz etmiş bir reklam. Hatta jean denince akla gelecek kadar da jenerik ürün olmaya saldıran çok iddialı ve başarılı bir reklamı devam ettiriyor De Facto bu reklamla. Yine cin çıkarma kabini. Önceki reklamlarını hatırlayın. Bu sefer mevsimselliğe uygun sahilde oluşturulan jean çıkarma kabini ile cin çıkarma esprisi sürdürülüyor. Gıcık olabilirsiniz ama bu reklam size Defacto ürününü aldırtır. Görüşelim.