Adem Alemdar
Kılıçarslan Üniversitesi
TBMM’de bugün yarın, Konya Teknik Üniversitesi'nin de aralarından bulunduğu 8 yeni üniversitenin daha kurulmasına ilişkin tasarı ele alınacak. Kayseri Abdullah Gül, Yıldırım Beyazıt (Ankara), Bursa Teknik, İstanbul Medeniyet, İzmir Katip Çelebi ve Erzurum üniversitelerinin yanı sıra Uluslararası Antalya Üniversitesi adıyla yeni vakıf üniversitesi...
Güzel…
Yukarıda yeni kurulacak üniversitelerin adlarını okurken dikkatinizi çeken isimler olmuştur. Mesela Ankara’ya Yıldırım Beyazıt, İzmir’e Katip Çelebi Üniversitesi gibi…
Konya’ya da Konya tarihinde önemli yeri olan ve Konya’yı başkent ilan eden Anadolu Selçuklu Sultanı Kılıçarslan’ın ismi verilebilirdi pekala…
Verilmeliydi…
Hala da verilebilir. Bir isim değişikliği teklifi verilerek bu yapılabilir…
Peki, böyle bir isim değişikliği yapılınca ‘teknik’ sıfatı nereye gidecek? Nereye giderse gitsin. Teknik’in bir numarası da kalmamıştır günümüzde. Trabzon’da Karadeniz Teknik Üniversitesi var, ama bu üniversite ‘teknik’ unvanını kağıt üzerinde bırakıp sosyal fakülteleri açalı onlarca yıl oldu. Eee nerede kaldı tekniklik…
Hem şehre kazandırılan bu yeni üniversiteyi niye saçma bir ‘teknik’ merakı yüzünden sınırlamalıyız ki? Bunu kim niye ister, anlamak imkansız…
Üniversiteye güzel bir isim verilerek, istediğiniz fakülteleri açabilirsiniz. İsterseniz, bolca teknik fakülte de kurabilirsiniz, ama isim teknikle sınırlanırsa, sosyal fakültelerin kurulması sıkıntıya girebilir ve güdük bir üniversite olur…
Hülasa Başbakan Erdoğan’ın da en son Konya ziyaretinde yaptığı konuşmada zikrettiği bu büyük sultanın ismini Konya’daki 4. üniversiteye verelim. Verelim ki hem teknik arızadan kurtulalım, hem de Kılıçarslan’ı unutturmayalım. Şayet Kılıçarslan ismini kendi elimizle kurduğumuz bu üniversiteye bile veremeyeceksek daha nereye vereceğiz. Sütçü sokağının yanındaki çıkmaza mı?
----------------------------------------------------------------------
Hükümetin kaderi emeklinin elinde!
“9 milyon emekli ‘adam’ gibi bir zam bekliyor, ama hükümet görmezden geliyor…”
Bu yukarıdaki cümleyi 4 sene evvel emekli olan lise öğretmenlerimden birisi söyledi bana. Devam etti konuşmasına, “Hükümet ekonomi mekonomi diyerek doğru düzgün bir zam yapmayacak, seçimde de emekliler yeni bir zam umuduyla gidip başka partilere oyunu verecek. Sonra da koalisyon hükümeti kurulacak. Böyle bir iktidar modelinde bir sonraki seçimde tek başına iktidara gelmek için koalisyon ortakları Hazine’ye biriken milyarlarca doları gerek zamlarla, gerekse saçma sapan icraatlarla eritip bitirecek…”
Hoca durmadı, “Yav onlar dağıtacağına siz dağıtın da kontrolsüz bir harcamaya göz yummayın. Biz de yeni bir maceraya girmeyelim. Ya değilse oy moy veremeyeceğiz.”
Hoca emeklinin geçim derdine değindikten sonra hazır beni bulmuşken bir şey daha söyledi. Eğer bu iktidar seçimi bir kaybetsin, seyreyle manzarayı diyerek…
Hocaya göre, ne kadar beceriksiz adam varsa sağa sola müdür olmuş bu iktidar zamanında. “İçlerinde oldukça başarılı olanları da var, ama benim bildiğim onlarcası seçim akşamı gider” dedikten sonra, Refahyol iktidarının bittiği gün, Mesut Yılmaz’ın müsteşarının Başbakanlığa geldiğini ve binlerce çalışanın işine son verdiğini, bu da yetmezmiş gibi koridora çıkıp, “Ne kadar imam hatipli varsa bulun getirin bana” diye bağırdığını anlattı...
Uzun iktidar dönemleri körlük meydana getirir. Bu körlük Menderes’i ipe götürdü, bunlar gözlerini açsalar bari diyerek vedalaştı…