Prof. Dr. Ali Akpınar
Gazze boykotu üzerine
Gazze boykotu üzerine, boykotlar direnişi biler!
Tarih boyunca Hak-batıl mücadelesi devam etmiştir. Hakkın karşısında söyleyecek sözü kalmayan Batıl, Hakkın sesini kısmak için her türlü yolu denemiştir. Şeytanın önderliğinde başlayan bu mücadelede ilk kan katil Kabil’in kardeşi Habil’i hunharca öldürmesiyle dökülmüş, Kabil’in vicdanı ile beraber, toprak masum kanıyla kirlenmiştir. Ondan sonra da bu mücadele kesintisiz devam etmiştir.
Dünyanın çeşitli yerlerinde olduğu gibi, Anadolu topraklarının da pek çok yeri, yer altı şehirleri, dağların tepesindeki mabed ve yerleşim yerleri, mağara mezar kalıntılarıyla doludur. İnandıkları gibi yaşayamayan insanlar, zalimlerin zulmünden kaçıp kurtulabilmek için hemen her çareye başvurmuşlardır.
Peygamberimizin Mekke’de başlattığı Hak mücadelenin sesini kısamayan Mekke müşrikleri, bu gür sedayı susturabilmek için olmadık baskı ve işkencelere başvurmaktan geri durmamışlardır. Nihayet Mekke’de sayıları beş yüzü bile bulmayan Müslümanlara karşı boykot senesi başlamıştır. Mekke Şehir Devletinin aldığı bu karara göre şunlar uygulamaya konulacaktı:
Hâşimoğulları, öldürülmek üzere Hz. Muhammed’i müşriklere teslim edinceye kadar, barış isteği gerçekleşmeyecek, Müslümanlar Mekke’nin bir köşesinde tecrid edilecek, onlarla alış veriş yapılmayacak, onlara kız verilmeyecek, onların kızları alınmayacaktı, onlarla oturulmayacak ve görüşülmeyecekti. Onların mahallesine erzak gidişi engellenecekti.
Boykot yıllarında Peygamberimiz ve eşi Hz. Hatice annemiz sahip oldukları bütün mallarını Müslümanların ihtiyaçlarını karşılamak için harcadılar. Ebu Talib de harcadı. Bu süre içerisinde yiyecek bir şey bulamayıp açlıktan ölenler, ağaç yapraklarını yemek zorunda kalanlar oldu. Üç yıl kadar süren bu boykot senelerinde, Müslümanlar acıların her çeşidini tatmışlar, aç susuz, çaresiz bir halde inlemişler. O kadar ki yiyecek bir şey bulamamışlar ve buldukları bir deri parçasını su içinde yumuşatıp onun suyuyla üç gün idare edenler bile olmuştu. Müslümanların bulunduğu mahallede açlıktan ağlaşan çocukların sesleri ta uzaklardan duyulmaktaydı.
Sonuçta ise kazanan Müslümanlar olmuştur. Bu süre zarfında ne bir Müslüman dininden dönmüş, ne de dönmeyi düşünmüştür. Ama bu süre içerisinde, müşriklerden Müslüman olan ve Müslüman olmayı düşünen insanlar olmuştur. Yani baskı, işkence ve abluka Müslümanların imanını bilemiş, aha da güçlenmesini ve acılarla pişip olgunlaşmalarını sağlamıştır. Sonuçta kurtçuklar bile bu boykota başkaldırmış ve güvelerin boykot metni yazılı olan deriyi yiyip bitirmesi ile boykot son bulmuştur.
Mekke müşriklerinin Müslümanlara uyguladıkları bu boykot senesi ile İsrail’in Gazze’deki Müslümanlara uyguladığı abluka arasında ne kadar benzerlik vardır. Sonuçta kazananlar Müslümanlar olacak. Pes eden ve kaybeden ise İslam düşmanı Yahudiler olacaktır. Zira zulüm ile âbâd olunmamış ve olunamayacaktır. Yeter ki Müslümanlar, Müslümanlıklarının kadr ü kıymetini bilebilsinler. Yeter ki azim ve kararlılıkla dinlerinin gereklerini yerine getirebilsinler, birbirlerine sarılıp kenetlenebilsinler.