Kız çocuklarında doğuştan kalça çıkığı riski
Gazi Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümünden Doç. Dr. Atalar:
ANKARA (AA) - ZEYNEP AKYIL - Gazi Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Atalar, ''Kız çocukları doğuştan kalça çıkığı bakımından erkeklere kıyasla daha fazla risk altında. İlk doğan çocuklar ile genetik faktörler de diğer bir risk grubunu oluşturuyor'' dedi.
Doç. Dr. Atalar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, doğuştan kalça çıkığının Türkiye'de sık görülen, erken tanı konup tedavi edilmezse ileride kalça kireçlenmesine yol açan önemli bir sağlık sorunu olduğunu söyledi.
Kalça eklemini çevreleyen bağların gevşekliğinin kalça çıkığının sebeplerinden biri olduğuna işaret eden Atalar, anne karnında, çocuğun kalçalarının uygun pozisyonda olmasını engelleyen çoğul gebelik, amnion sıvısı azlığı, doğum sonrası kundak uygulanması gibi durumların da kalça çıkığına neden olabileceğini bildirdi.
Kız çocuklarının doğuştan kalça çıkığı için risk altında olduğunu belirten Atalar, şöyle devam etti:
''Hamilelerde pelvis kemiği bağlarını gevşeterek doğumu kolaylaştırmak amacı ile salgılanan relaksin hormonu, plasenta vasıtasıyla çocuğa geçerek, çocukta da etki gösterip bağları gevşetiyor ve kalça çıkığına sebep olabiliyor. Bu etki kız çocuklarında erkeklere kıyasla daha güçlü bir şekilde ortaya çıkıyor. Ayrıca genetik faktörler de kalça çıkığında etkili oluyor. Anne, baba veya kardeşte kalça çıkığı olanlarda hastalık görülme riski önemli oranda artıyor. İlk doğan çocuklar diğer bir risk gurubunu oluşturuyor. İlk hamilelikte uterus çok esnemiyor, bu da çocuğun anne karnında duruşunu olumsuz yönde etkileyip kalça çıkığına sebep olabiliyor''
Sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte bazı coğrafi bölgelerin de bu hastalık açısından risk altında olduğunu ifade eden Atalar, ''Örnek olarak siyah ırk ve Asya'da kalça çıkığı çok az görülürken, ülkemizin dahil olduğu coğrafyada daha sık görülüyor'' şeklinde konuştu.
-''Boyun eğriliği, ayak şekil bozukluğu belirtisi olabilir''
Yeni doğan döneminde muayene ile tecrübeli doktorların bile doğuştan kalça çıkığını teşhis etmekte zorlanabileceğini belirten Atalar, bu sebeple şüpheli durumlarda başvurulan tanı yönteminin kalça ultrasonografisi olduğunu söyledi.
Ailelerin dikkat etmesi gereken unsurlara da değinen Atalar, şunları kaydetti:
''Yakın akrabalarda doğuştan kalça çıkığı varlığı, ilk doğan özellikle kız çocukları, kalça çıkığı ile birlikte görülebilen kafa şekil bozukluğu (plagisefali), boyun eğriliği ve ayak şekil bozuklukları varlığı kalça çıkığı açısından araştırılmayı gerektiren sebeplerdendir. Ailelerin dikkatini çekebilecek diğer noktalar ise bez değiştirirken kalçaların yanlara doğru az esnemesi ve ayakta kısalık fark edilmesidir.''
Bu rahatsızlıkta yeni doğan döneminde tanı ve tedavinin hayati öneme sahip olduğunu ifade eden Atalar, kalça çıkığının erken teşhis edilmesi durumunda basit cihazlarla tedavi edilebilecekken, geç teşhis edilmesi durumunda ameliyatların devreye girdiğini bildirdi.
-Erken tanı önemli
Atalar, ''Erken teşhis ve tedavi uygulanamadığı zaman, ileri yaşlarda kalçada kireçleme, belde eğrilik ve diz kireçlenmeleri bu sorunun beraberinde gelişen sorunlar olarak karşımıza çıkıyor ve bunları tedavi etmek çok daha zahmetli oluyor. Bu sebeple normalde yaşlı hastalara yaptığımız protez ameliyatlarını genç hastalara yapmak zorunda kalabiliyoruz'' dedi.
Erken teşhisin yapıldığı çocuklarda kalçalarının iyi gelişmesini hızlandıran ortezler kullandıklarını belirten Atalar, bu tedaviyi özellikle 6 ay altındaki çocuklarda tercih ettiklerini vurguladı.
Türkiye'de ''pavlik bandajı'' denilen bir cihazın da kullanıldığını ifade eden Atalar, yanlış kullanıma bağlı olumsuzlukların yaşanmaması için tedavide aile uyumunun çok önemli olduğunu, bandajın takılıp çıkarılması konusunda iyi eğitim alınması ve doktor ile sıkı iletişimde olunması gerektiğini kaydetti.
Atalar, bu tedavinin başarısız olduğu durumlarda veya daha büyük çocuklarda yaklaşık 2-3 ay süren alçı tedavileri veya ameliyatlar yapıldığını sözlerine ekledi.
Kaynak: