Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Koç:
"Her şeyin başı insan kaynağı. Ülkemiz çok büyük potansiyele sahip. Ancak bu potansiyeli yakalayabilmemiz için insan kaynağımıza iyi demiyorum, mükemmel eğitim vermemiz gerekiyor. Gerçek potansiyelimize bugünkü insan kaynağı kalitemizle ulaşamayacağımızı
İSTANBUL (AA) - Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Koç, "Her şeyin başı insan kaynağı. Ülkemiz çok büyük potansiyele sahip. Ancak bu potansiyeli yakalayabilmemiz için insan kaynağımıza iyi demiyorum, mükemmel eğitim vermemiz gerekiyor. Gerçek potansiyelimize bugünkü insan kaynağı kalitemizle ulaşamayacağımızı söylemek istiyorum. Türkiye'nin hızla ve ivedilikle inovasyon ve teknoloji kapasitesini geliştirmesi gerekiyor." dedi.
Koç, Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) tarafından bu yıl 7'ncisi "Otomotiv Perakendeciliğinde Sadakatin Gücü" temasıyla düzenlenen Otomotiv Kongresi'nin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin en büyük 10 sanayi kuruluşunun 4'ünün otomotiv sektöründe olduğunu söyledi.
Geniş bir faaliyet alanını kapsayan otomotiv sektörünün ekonomi üzerindeki çarpan etkisinin çok yüksek olduğuna işaret eden Koç, sektördeki 1 dolarlık katma değer artışının toplam ekonomiye 3 dolarlık katma değer sağladığını kaydetti.
Otomotiv sektörünün ödediği vergilerle Türkiye'ye önemli bir gelir kaynağı sunduğunu ifade eden Koç, bazı arabaların değerinden fazla vergi verildiğini söyledi.
Türkiye'nin otomotiv üretimi ve Ar-Ge merkezi olarak Avrupa kıtasında güçlü bir konumda bulunduğunu kaydeden Koç, Türkiye otomotiv pazarının her geçen yıl geliştiğini, geçen 2 yıl ülkede yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen pazarda üst üste 1 milyon araç rekorunun kırıldığını bildirdi.
Koç, "Bu bize ekonomimizin geçmişe kıyasla yaşanan her türlü faktöre rağmen ne kadar daha kuvvetli ve dirençli olduğunun da güzel bir göstergesi." dedi.
- "Otomotiv pazarı için 2 milyon seviyesi gerçekçi bir tahmin"
Ali Koç, otomotiv pazarının bu yıl 900 bin bandında seyretmesini tahmin ettiklerini, gelecek yıllarda son 10 yıllık trendin artarak devam edeceğini beklediklerini kaydetti.
Bin kişiye düşen araç sayısına bakıldığında, Türkiye'nin bu konuda gidecek çok yolu olduğunu belirten Koç, "Sektörün önünün açık olduğunu, büyük bir potansiyelinin bulunduğunu ve önümüzdeki dönemlerde pazarımızın 2 milyon seviyelerine ulaşmasının gerçekçi bir tahmin olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.
Koç, otomotivin Türkiye'nin ihracatının lokomotif sektörü olduğuna işaret ederek, 2016'da Türkiye'de üretilen 1,5 milyon araçtan 1,1 milyonunun ihraç edildiğini, bunun tarihin en yüksek seviyesi olduğunu bildirdi.
İhracatı yüzde 17 büyüyerek 24 milyar dolara ulaşan otomotivin, ülkenin en çok ihracat yapan sektörü konumunu koruduğunu vurgulayan Koç, sektörün ayrıca 2 milyar dolar dış ticaret fazlası verdiğini söyledi.
Otomotivin Koç Grubu için geçmişten beri önemli bir yer tuttuğuna değinen Koç, "Güçlü ortaklarımız Ford ve Fiat Chrysler'in Türkiye'ye olan inancı ve bize olan güveni doğrultusunda son 10 yılda otomotiv sektöründe 8 milyar dolarlık yatırım gerçekleşti. Bugün ülkemize yeni modeller getirebilmek için temsil ettiğimiz markaların diğer fabrikalarıyla da yarışıyoruz." ifadelerini kullandı.
Koç Topluluğu'nun 1997'de 148 bin araç üretirken bugün bu sayının 717 bine çıktığını, ihracat adetlerinin de aynı dönemde 13 binden 537 bine yükseldiğini belirten Koç, fabrikalarında şu anda 20 bine yakın çalışan bulunduğunu ve yıllık yatırım harcamalarının 1,8 milyar liraya yükseldiğini kaydetti.
- "ABD'den gelen korumacılık sinyalleri dünya için büyük risk"
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Koç, otomotiv sektörünün zorlu süreçleri aşarak bugünlere geldiğini, devletin de bu süreçte hep yanlarında olduğunu, kendilerini desteklediğini ve teşvik ettiğini söyledi.
Koç, "Sektör olarak geldiğimiz noktayı gurur verici ve mükemmel olarak görüyorum. Tabii ki daha çok yolumuz olduğunu, daha çok çalışmamız gerektiğini ve önümüzdeki dönemin çok daha zorlu olacağını hatırlatmak isterim." dedi.
Bu kapsamda etkisi olacak önemli iki akıma değinen Koç, şunları kaydetti:
"Birinci akım, dünyada serbest ticaret anlayışının aksine korumacı politikalar artıyor. Hem ABD'de hem Avrupa'da gelir eşitsizliğinin giderek derinleşmesi, artan güvenlik kaygıları ve mülteci krizi sebebiyle popülist hareketlerin güçlendiğini her geçen gün gözlemliyoruz. İşsizlik dünya genelinde artıyor. İşini kaybedenler, suçu göçmenlerde ve küreselleşmede buluyorlar. Teknolojideki gelişmelerin istihdam üzerindeki olumsuz etkileri de giderek artan şekilde tartışılıyor.
Bu gelişmeler de siyaset arenasında beklemediğimiz söylemlere, gelişmelere neden oluyor. Mesela ABD Başkanı Trump'ın küreselleşme, ticaret ve göçmen karşıtı politikalarının Amerikan toplumunu, hatta dünyayı kutuplaşmaya itmesi tedirginlik yaratıyor. Liberal ekonomi ve kapitalizmin serbest ticaretin beşiği ABD'den bu tür korumacılık ve içe kapanma sinyallerinin gelmesi dünya ticareti ve ekonomik büyüme açısından en büyük risklerden birini teşkil ediyor."
Koç, söz konusu ikinci akımın ise "Sanayi 4.0" olduğunu belirterek, "Hiç alışık olmadığımız süratte bir değişim yaşanıyor. Bu akım önümüzdeki dönemde global şirketlerin istihdam yapılarını ve uluslararası yatırım kararlarını muhakkak etkileyecektir. Teknolojiyle elde edilen yüksek verimlilik, esneklik ve kalite ile şirketler artık kendi ülkelerinde yatırım yapmaya daha sıcak bakacaklardır." görüşlerini aktardı.
Bu iki önemli akımın Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin işlerini daha da zorlaştırdığını ifade eden Koç, gelecek dönemde Türkiye otomotiv sektörünün elde ettiği uluslararası konumu kaybetmemesi ve güçlendirmesi için yeni bir yol haritasına ve farklı yaklaşımlara ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.
- "Hükümetimizin attığı öncü adımları takdirle karşılıyoruz"
Türkiye'nin yurt içi pazarının büyüklüğü, Ar-Ge, üretim gücü ve maliyet verimliliği gibi mevcut avantajlarını kuvvetlendirerek sürdürmesi ve teknolojinin getirdiği fırsatlarla yeni avantajlar geliştirmek için kendisini konumlandırması gerektiğini vurgulayan Koç, şöyle devam etti:
"Bu bağlamda birkaç önerim olacak. Birincisi, öncelikle otomotiv pazarının büyümesini destekleyecek ve istikrarlı bir yapıya kavuşmasını sağlayacak yeni politikalar belirlenmeli. Özellikle Türkiye'nin milli aracı sayılabilecek hafif ticari araçlar tartışmasız en büyük ihracat kalemimiz. Ayrıca ticaretin bel kemiğini oluşturan KOBİ'lerin de ağırlıklı olarak tercih ettiği ürünler bu segmentte. Ülkemizdeki kurulu kapasitenin çok önemli bir bölümünü bu segment oluşturuyor. Avrupa içinde de bir numarayız. Güçlü konumumuzu korumak için yeni projeleri ülkemize çekmemiz gerekiyor. Bunun için de yabancı markalar nezdinde pazarın büyüklüğü ve istikrarı çok büyük önem teşkil ediyor.
İkincisi, Türkiye'nin hızla inovasyon ve teknoloji kapasitesini geliştirmesi gerekiyor. Hükümetimiz bu konuda çok ciddi teşvikler vererek bizleri cesaretlendiriyor, motive ediyor. Ama ne yazık ki bugün Türkiye'nin Ar-Ge kapasitesi devletimizin sunduğu teşvikleri doldurmaya yeterli değil. 2023'te gelirlerimizin yüzde 3'ünü Ar-Ge'ye harcanması hedefimiz var. Bu hedefe de yaklaşıyoruz. Ama daha hızlı yol almamız gerekiyor. Bu doğrultuda her şeyin başı insan kaynağı. Ülkemiz çok büyük potansiyele sahip. Ancak bu potansiyeli yakalayabilmemiz için insan kaynağımıza iyi demiyorum, mükemmel eğitim vermemiz gerekiyor. Gerçek potansiyelimize bugünkü insan kaynağı kalitemizle ulaşamayacağımızı söylemek istiyorum. Türkiye'nin hızla ve ivedilikle inovasyon ve teknoloji kapasitesini geliştirmesi gerekiyor."
Koç, Türkiye'nin önümüzdeki ülkelerle arayı kapatması ve global ekonominin önemli oyuncularından biri olması için insan kaynağının kalitesini artırmak zorunda olduğunu belirterek, "Gerçek potansiyelimize bugünkü insan kaynağı kalitesiyle ulaşamayacağımızı da söylemek istiyorum. Burada kaliteli ve çağdaş bir eğitimden ve eğitime erişimde fırsat eşitliğinden bahsediyorum. Çünkü kaliteli eğitim olmadan inovasyon yapılamıyor, teknoloji geliştirilemiyor. Bu da yetmiyor. Bilimin yeşerebileceği ortam da son derece önemli. Yani bilime aktarılan destek ve kaynakların artması, özgür düşünce ortamının sağlanması gerekiyor. Umarım en kısa zamanda ülkemizde de bu şartları yaratabiliriz." şeklinde konuştu.
Yatırımcı ve girişimciyi cezbeden teknoloji yatırımlarını, inovasyonu besleyecek ortamın ve mekanizmaların kuvvetlendirilmesinin önemli bulduğunu vurgulayan Koç, "Bu bağlamda yatırım ikliminin iyileştirilmesi için gerekli teşviklerin, teknoloji altyapısının ve yasal çerçevenin geliştirilmesi açısından son yıllarda hükümetimizin attığı öncü adımları takdirle karşılıyoruz. Bizler de bu bağlamda üzerimize düşeni en iyi şekilde yapmaya gayret gösteriyoruz." dedi.
- "Kurumsallaşma öncelik olmalı"
Ali Koç, lider şirketlerin en büyük başarılarından birinin her dönemde zamanın ruhunu doğru okuyarak değişime öncülük etmeleri, zorluklara rağmen cesaretle ve kararlı bir şekilde hareket edebilmeleri olduğunu söyledi.
Geleceğin, hatta yakın geleceğin bugünden çok farklı olacağını belirten Koç, gelişmeleri iyi takip etmek, fırsatlardan yaralanmaya çalışmak ve risklere karşı hazırlıklı olmak gerektiğini söyledi. Koç, şirketleri geleceğe hazırlamak için kurumsallaşma, insan kaynağına yatırım, inovasyon ve girişimciliğin ana öncelik olması gerektiğini bildirdi.
Koç, şirketlerin nesiller boyu başarıyla devam edebilmesi için kurumsallaşma ve işlerin gelecek kuşaklara aktarılmasının önemine değinerek, şunları kaydetti:
"Avrupa'daki bayilerin yaşadığı en büyük sorun, onlardan sonraki kuşakların bu işe devam etmek istememeleri... Bakarsanız Avrupa'da el değiştiren pek çok bayi de bu sorundan dolayı el değiştiriyor. Türkiye'de bugün o seviyede olmasa da ileride bizler de aynı sıkıntılarla karşılaşabiliriz. Dolayısıyla kurumsallaşma geleceğiniz açısından en büyük öncelik olmalıdır. Bununla beraber aile meclislerinde gelecek kuşak temsilcilerinin seçimi, iyi birer yönetici olarak yetiştirilmeleri ve ilgileniyorlarsa da otomotiv işinin dinamiklerine göre hazırlanmaları mutlaka üzerinde çalışılması gereken bir konu."
Lokomotif sektör olan otomotivin kesintisiz büyümesini sürdürmesi ve uluslararası arenadaki konumunu güçlendirmesini arzu ettiklerini kaydeden Koç, "Bizler de Koç Grubu olarak bu inanç doğrultusunda işlerimizi planlıyor, yatırımlarımızı yapıyoruz. Bizlerin, bu odadaki her bir iş adamı ve iş kadını olarak hepimizin üzerine düşen görev; ülkemizin geleceğine güvenerek, kısa vadeli dalgalardan etkilenmeyip, tedbirli bir iyimserlik çerçevesinde işlerimizin büyümesine odaklanmaktır." değerlendirmesinde bulundu.
AA
Kaynak: