Servet R. Çolak
Kontrolsüz ziyaretçiler
Türkiye’de bilim ve pozitif bilimlerin gelişmesi için ilk önce bu alanların duayen isimleri gençlerle buluşup onları heyecanlarını, harekete geçirmeleri gerekiyor. Bu konuda da en önemli faaliyetler üniversite konferanslarında yapılıyor. Son üç aydır yarın yapılacak olan referandum için bir çok konferans yapılsa da arada sırada bilim, kültür, sanat ile ilgili konferanslarda oldu. İnşallah bundan sonra Bilim, kültür ve sanatla alakalı bilgi veren konferanslar artarak devam eder…
Tüm bu konferans, seminer, buluşmalar kapsamında eksik ve hatalı bulduğum bir yön var. Özellikle üniversitelerde oluşan öğrenci topluluklarının öncülüğünde olan konferanslara katılan isimler dikkatimi çekti. Yaptığım bir araştırmada gelen ziyaretçilerin söylemlerine ve neler anlattıklarını inceledim. Yapılan söylemlerin çoğu ideolojik içeriklerden oluşuyor. Böyle bir ortamda Türkiye’nin yükselmesi hedef alınan bir durum söz konusu. Tabi ki genç ve zeki beyinlere coğrafyamızda gelişen olayların perde arkası anlatılacak ve onlarda ona göre kendisini hazırlayacaklar. Bu ülkenin geleceği ve ileriye gitmesi tamamen genç beyinlere bağlı. Gençlerin nasıl hareket etmeleri gerektiği, bu ülkenin daha iyi yerlere gelmesi için daha çok çalışmaları gerektiği anlatılması da çok güzel olaylar. Fakat burada tam anlatmak istediğim ise bu gençleri zehirleyen hatta saptıran konuşmaların olması. Geçtiğimiz yıl Konya’da bir konferans salonunda üniversiteli gençlere bir konuşma yapıldı. Bu konferansa katılan konuşmacı ise Canlı yayınlarda Allah’tan vahiy geldiğinin taklidini yapan adamın torunuydu. Konu ise her zamanki gibi ‘Din’di. Konuşmacı, konuşmasına başlamasından 15 dakika sonra salonun yüzde 80’i boşaldı. Anlatılanlar sahtekarlık, şarlatanlık ve tamamen aldatmacadan olduğunu aklı fikri yerinde herkes anladığı için bu insana pirim de verilmedi. Bunun gibi birkaç defe da benzer durumlar, konferanslar meydana geldi.
Asıl mesele ise bu sahtekar insanların, ülkemizin gençleriyle buluşmasına nasıl müsaade edildiği?
Bu durum bu kadar kontrolsüz mu yapılıyor? Her kurumun başında iyi bir yöneticisi olduğu gibi Türk kültürü, İslam Dini, gibi konularda da Türkiye’de bir çok aydın bulunuyor. Bu insanların yapamadığı açıklamalar, konular; ne olduğu bilinmeyen insanlar tarafından yanlış, karanlık getirecek konular gençlere enjekte ediliyor. Türkiye’nin bu tiplemelere ihtiyacı artık yok. Herkes bir şeyleri anlayacak kapasitesi var ve en doğruyu kimlerden öğrenceğini de her fert gayet iyi biliyor. İdeolojik saplantılar ya da aldatmaca din şarlatanları devlet kurumlarında veya öğrencilerle buluşursa durum her yönüyle tehlikeye girdiğinin göstergesidir. Belki de bazı şeyler gözlerden kaçıyor olabilir ama, yapılan küçük bir hata telafisi olmayacak sonuçlar doğurabilir.
İşin bir diğer çarpıcı tarafı da bu şarlatanlara inanan ve çok bağımlı olan yandakçılarının bulunması. Yalan ve şarlatanlık olduğu açıkça belli olan durumlarda bir çok insan nasıl oluyor da bu şarlatanların yanında yer alabiliyor. İşte en çok korkulan durum bu olsa gerek.
Artık yeni umutların açıldığı Türkiye’de bu insanlara fırsat verilmeden bu tiplemelerin ortadan kalması gerekiyor. Her şeyin başında sağlık olduğu zaman diğer işler öğrenilmeyle de yapılır. Fakat fikir sağlığımız bozulduğunda artık endişeli yaşamaya, endişeli olmayanlar da fikir fakirliğiyle yaşamaya devam eder. Biz Türkiye olarak gelecek yıllarımızı ileri adımlar atmaya, gelişmeye, teknolojik olarak yeni atılımlar atmaya yol almış bir ülkeyiz. Artık ne şarlatan, ne din tüccarı, ne de hokkabaz… hiç birini bu ülkede faaliyet yaparken görmek istemiyoruz.
Yeni dönemde yepyeni bir Türkiye için ‘Tüm vatanseverlerle birlikte bu ülke için elimizden geleni yapacağız ve sahtekarların önüne geçeceğiz.