Konya Aydınlar Ocağı şehadetinin 26'ncı yıl dönümünde  Dr. Sadık Ahmet'i andı

Konya Aydınlar Ocağı şehadetinin 26'ncı yıl dönümünde Dr. Sadık Ahmet'i andı

Konya Aydınlar Ocağı'nın Salı Kültür Sohbetlerinde bu hafta, şehadetinin 26. yıldönümünde Dr. Sadık Ahmet anıldı.Başkan Mustafa Güçlü, Dr. Sadık Ahmet'le ilgili önemli açıklamalarda bulundu

Konya Aydınlar Ocağı Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, bu haftaki Salı Kültür Sohbetleri’nde, Batı Trakya Türklüğünün sevilen lideri Dr. Sadık Ahmet’i anlattı.

Konya Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, 1994’de Konya’ya gelen Dr. Sadık Ahmet’in kendisine “Biz Türkiye’den hiçbir şey istemiyoruz. Biz ölelim ama yeter ki Türkiye yaşasın. Dik dursun ve güçlü olsun” dediğini söyledi.

“24 Nisan Lozan Antlaşması’nın yıldönümünde, 24 Temmuz 1995’de Yunan derin devletinin komplosuyla şehit edilen Batı Trakya Türklerinin Rauf Denktaş’ı Dr. Sadık Ahmet’i rahmetle anıyorum. Ruhu şâd olsun” diyerek sohbete başlayan Dr. Mustafa Güçlü, Yunanistan ve Yunan milleti hakkında da bilgiler verdi. Lozan Antlaşması ve sonrası Batı Trakya Türkleri ve sorunları hakkında da bilgi veren Dr. Güçlü, Gümülcine, İskeçe, Dedeağaç şehirlerini içine alan Batı Trakya’da 1913’te Batı Trakya Bağımsız Hükümeti (Batı Trakya Türk Cumhuriyeti Devleti) kurulduğunu da hatırlattı. Güçlü, Atina Antlaşması ve Lozan Antlaşmasına rağmen Yunanistan’ın Avrupa’dan destek alarak Batı Trakya Türk azınlığına baskı uygulamaya, eğitim haklarını kısmaya başladığını, Türk yer ve şehir isimlerinin değiştirildiğini ifade etti.

Batı Trakya’da sıkıntıların yaşandığı bir dönem olan 1947’de, Gümülcine’nin Sirkeli Köyünde Sadık Ahmet’in doğduğunu söyleyen Güçlü, Sadık Ahmet’in ilkokuldan sonra orta ve lise tahsilini Gümülcine Celal Bayar Lisesi’nde devam ettiğini belirtti. 1966-67 yılında önce Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesine bir yıl sonra da Selanik Üniversitesi Tıp fakültesine giren Sadık Ahmet’in, 1974 yılında bu fakülteden hekim olarak mezun olduğunu söyleyen ve Yunan ordusunda askerliğini yaptıktan sonra 1978’de Batı Trakya’ya döndüğünü belirten Güçlü, şunları dile getirdi:

SADIK AHMET’İ YUNAN DERİN DEVLETİ ÖLDÜRDÜ!

“Dr. Sadık Ahmet, 1985’te imza kampanyası başlatarak Batı Trakya Türklerinin sorunlarını dünya kamuoyuna duyurduğu için tutuklandı ve sonra serbest bırakıldı. 1988 yılında kampanyasından dolayı 30 ay hapis cezasına çarptırıldı. 1989 seçimlerinde Batı Trakya’dan Bağımsız Milletvekili adaylığını koydu. İbrahim Şerif, İsmail Rodoplu da aday oldular. Dr. Sadık Ahmet’in adaylığını iptal ettiler. Diğer adaylar da seçilemediler. 1990 seçimlerinde yine bağımsız aday oldu ve milletvekili seçildi. 1991’de DEB (Dostluk, Eşitlik ve Barış) partisini kurdu. 1993 genel seçimlerinde, getirilen kısıtlamalar (yüzde 3 barajı) sebebiyle meclise giremedi. Dr. Sadık Ahmet; Batı Trakya Türklerinin derdini sık sık Avrupa’ya giderek ve Türkiye’ye gelerek anlatmaya başladı. Karaman kökenli olan Dr. Sadık Ahmet, 1994’te Konya’da konferans verdi. Çumra’da sohbet etti ve sonra beraber atalarının memleketi Karaman’a gittik. Kızı Funda S.Ü. Hukuk Fakültesinde okudu. Batı Trakya Türklerinin problemlerini anlatmada etkili olmaya başlayınca Yunan derin devleti, Lozan Antlaşması’nın yıldönümü olan 24 Temmuz 1995’te basit bir trafik kazasıyla Dr. Sadık Ahmet’i öldürdü. Ailecek arabayla bir düğün davetine giderken bir traktör aniden üzerlerine dönerek çarptı. Sadık Ahmet orada vefat etti. Sonra bayrağı eşi Işık Ahmet devraldı.

sadikkkk.jpg

“BİZ ÖLELİM YETER Kİ TÜRKİYE YAŞASIN!”

Batı Trakya’da antenler hep Türkiye’ye dönük. Hep Türk dizilerini izliyorlar. Türkiye’ye karşı çok duyarlılar. Allah yâr ve yardımcıları olsun. Şehadetinin 26’ıncı yıldönümünde Dr. Sadık Ahmet’in ruhu şâd, mekânı cennet olsun. Sadık Ahmet, Türkiye’den hiçbir şey istemiyordu. Türkiye’nin sadece dik durmasını ve güçlü olmasını istiyordu. Kendisine sorduğumda aldığım cevap hep bu oluyordu. Güçlü olmadığınız ve birbirinize düştüğünüz zaman hemen bizlere zulmediyorlar. Bundan dolayı biz ölelim ama yeter ki Türkiye yaşasın. Türkiye her zaman dik dursun ve güçlü olsun diyordu. Bundan dolayı dışarıya karşı biz, iktidarı ve muhalefetiyle dik duruşumuzu her zaman göstermeli, birlikte hareket ederek güçlü olmamız lâzım. İç muhalefeti biraz sert yapıyoruz. Bu doğru değil. Daha demokratik, daha insanî, bize yakışan şekilde yapmalıyız. İçeride, Dış Türklerin başına bela getirecek dozda politika yapılmamalı. Yurt dışındaki vatandaşlarımızın ve soydaşlarımızın başına bir şey geldiğinde mutlaka karşılığı verilmeli ve hesabı sorulmalı.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum