Adem Alemdar
Kululular bir araya gelse İsveç dize gelir!
Yazı dizimize kaldığımız yerden devam edelim...
Malmö de aynı Göteborg gibi futbolla ilgisi olanların ismini daha evvel sıkça duyduğu şehirlerden. Çocukluğumuzda TRT'de yayımlanan Norton isimli çizgi filmin doğduğu şehir. İsveç'in en güneyindeki bu şehirde temelini Türklerin attığı, ancak bir vesile ile Boşnakların idaresine geçen harika bir İslam merkezi var, kocaman bir külliyesiyle beraber. İçerisinde Anaokulu, kreş gibi eğitim birimlerinin de olduğu bu merkezde Kütahya seramikle mihrabı süslenmiş güzel de bir cami var. Öğlen ve İkindin namazlarımızı burada eda ettik, yapımına emeği geçen tüm Müslümanlara dua ederek Malmö şehrinden Danimarka'nın başkenti Kopenhak'a geçtik. 43 km'lik yolumuz, iki ülke arasında tam orta yeri sınır sayılan ve 1 Temmuz 2000 tarihinde açılışı yapılan yaklaşık 8 km'lik Öresund köprüsünden geçiyor. Köprü, Danimarka tarafında kıyıya 3 km kala suni bir adada bitiyor ve denizin altına yapılan tünelle devam ediyorsunuz yola. Türkiye'de benzer usulle yapılan köprülerin pahalı olduğunu iddia edenleri buradan geçirmek gerekiyor. Çünkü geçiş ücreti diğer ülke araçlarına 50 euro, İsveç veya Danimarka plakalı araçlara ise 36 euro. Bu köprü de ilk yapıldığında pahalı diye pek kullanılmamış, ancak zamanla insanlar alışmış ve şimdi günlük 17 bin araç geçiyormuş. Malmö'de hayat daha ucuz olduğu için pek çok Kopenhaklı karşıda yaşıyor ve bu köprüyle işe gidip geliyormuş. Tabi abonelik sistemiyle köprüyü yüzde 75 indirimli kullanarak.
İskandinav yolculuğuna çıkmadan bir kaç gün evvel Konya'da tanıştığım kahve makinesi ticaretiyle uğraşan Burak ve Emrullah Yüksel kardeşlerden babalarının Kopenhak'ta Şavarma Palas diye bir lokantada çalıştığını öğrenmiştim. Kısa bir şehir turunun ardından bu hemşerilerimizin lokantasını da bulduk ve bir çaylarını içtik...
Danimarka, 43 bin km karelik yüzölçümüyle adalar üzerine kurulu Konya kadar bir ülke, ama bu görünen kısmı. 2 milyon 166 bin km karelik Grönland ve İngiltere'nin üzerindeki Faroe Adaları da Danimarka'ya ait olduğundan bu ülkenin yüzölçümü otomatik olarak 2 milyon 211 bin km kareye çıkıyor. 56 bin kişinin yaşadığı Grönland, yüzölçümü bakımından neredeyse Avrupa'nın tamamı kadar bi yer. Bu arada, geçenlerde Türk milli takımını 3-0 yenen İzlanda da 1944'e kadar Danimarka'nın egemenliği altındaydı. Günümüzde pek önemsenmeyen bu küçücük gibi görünen Avrupa devleti aslında tarihine bakarsanız Avrupa'nın en savaşçı milletine ait. Deniz ticaretinde ise dünyada bir numara. Size sadece bir tane Danimarka markası söylersem mesele anlaşılır. Şu günlerde kaloriferleri yakıyoruz ya apartmanınızdaki sisteme veya elinizdeki kumandalara bakarsanız Danfoss'u okursunuz. İşte bu ülkeye ait dev bir marka...
Danimarka da diğer İskandinav ülkeleri gibi anayasal bir monarşi ülkesidir. Parlamentoları vardır, ancak halen krallar, kraliçeler, prensler, prensesler vardır. Bizdeki monarşiyi kötüleyip kendilerindekini kutsayan bu iki yüzlü batıya diyecek çok sözümüz var ama yerimiz dar!
...
Gelelim fasulyenin faydalarına..
Umarım sıkmamışımdır sizi bu kuzey Avrupa ülkelerini anlatarak. Ballandırarak anlatmıyorum farkındaysanız, çünkü çok ülke gezerseniz gerçekte Türkiye'nin cennet olduğunu anlarsınız. Özellikle Avrupa'da eskiden var idiyse bile şimdilerde baldan eser kalmamıştır. Biz daha ülkemizi keşfetmemişiz, kaynaklarımızı kullanamıyoruz. Şu kasvetli günleri bi atlatalım tekrar büyük dünya devleti olmamamız için hiç bir neden yok!
Ancak önemli bir sorunumuz var! Kendi aramızda birlik olamamışız. 5 milyonluk Norveç, 5,5 milyonluk Danimarka veya 9 milyonluk İsveç değiliz ki biz. 80 milyonu geçmiş nüfusumuz ve daha el değmemiş binlerce km karelik arazilerimiz var. Farkında bile olmadığımız doğal kaynaklarımız var. İnşallah en kısa zamanda içimizdeki hainlerden kurtuluruz da eski görkemli günlerimizi yaşarız yeniden...
Yazı dizimizin ilk günü İsveç'te yaşayan 100 bin civarında TC vatandaşının olduğunu bunların da yaklaşık 90 bininin Kululu olduğunu söylemiştim. Kululuların ise belki yarıdan fazlasının Kürtçü akımlara, solcu fantezilere veya ateist İsveçlilere özenerek Türkiye ile bağlarının zayıf olduğu ve İslamdan uzak bir hayata kendilerini kaptırmaları neticesinde birlik olamadıklarını üzülerek gördük. Dindar olmasa bile ait olduğu ülkenin birliğinden, beraberliğinden veya kalkınmasından rahatsızlık duymak yerine mutlu olmasını beklemek en doğal hakkımız, ancak bu öyle kolayca çözülecek bir sorun gibi de durmuyor. Çünkü yurtdışındaki hemşerilerimizden evvel yurt içinde biz halletmeliyiz bu meseleyi...
...
İskandinav ülkelerinde 4 gün boyunca Allah'a şükür tüm namazlarımızı cemaatle kıldık. Her gittiğimiz şehirde arayıp bulduk Müslümanları bir araya geldikleri güzel mekanları. Tertemiz camiler, renk renk Müslümanlar tamam da harika abdesthaneler, lavabolar, tertemiz tuvaletler dikkatimizi çekti. Sıcacık su ile aldık her seferinde abdestimizi. Bu vesile ile Türkiye'de bu eksikliğimizi yüzümüze vurmak isterim. Örneğin Konya'da belediyelerimiz koca koca WC'ler yaptılar, hatta kapısında da yine iri harflerle ücretsiz yazmakta. Lakin bir sorun var, akşam mesai bitiminde WC'lerimiz de çalışmıyor. Bakanı çekeni yok diye kapatıveriyorlar. Arkadaş ücretli yap, birisi temizliğini yapsın ve biz de rahatlıkla girelim. Kapalı olduktan sonra ücretsiz olmasının kime ne faydası var!
Fetö meselesi sinir bozucu bir şekilde orada da çıktı karşımıza. Türkiye'de kaçacak delik arayan bu hainler, yurtdışında insanları korkutarak etkinliklerini sürdürmek istiyorlar. Paranın olduğu her yerde bunların izini sürebilirsiniz, İsveç'te de kurban, zekat, sadaka gibi dini argümanları kullanarak halen para topluyorlar. Eskisi kadar ciddiye alınmasalar da yakında şöyle olacak, şu tarihte işi bitireceğiz gibi korkutma taktiğiyle varlıklarını sürdürmeye çalışmaktalar. Görüştüğümüz hemşerilerimize korkacak bir şey yok, en güçlü zamanlarında bir halt edemediler, şimdi ancak vızıldarlar dedik. Dedik demesine de hitabeti güçlü gönüllüler takımı oluşturarak tüm dünyanın dolaşılması ve bu hainlerin ihanetleri anlatılmalı diyorum. Peşinen de gönüllü olarak kendimi yazıyorum başa...
...
Türk, Kürt veya bir başka ırktan tüm Müslüman kardeşlerime diyorum ki biz kardeşiz ve biran evvel birlik olmalıyız. Birlik olursak bizi yenemezler! Bizi geçemezler! Bizimle alay edemezler! Bize yan gözle bile bakamazlar! Avrupa'da baştaki 3-5 devleti saymazsanız diğer tümü bir Türkiye etmez! Gelin Ankara kadar nüfusu olan bu ülkelere kendimizi kullandırtmayalım, gerekiyorsa biz onları kullanalım. Namaz kılanlar, kılmayanlar, dindarlar veya dinden uzaklar bu özellikleriniz sizin olsun, Kululular olarak bir araya gelin ve İsveç hükümeti karşınızda selam dursun...
Yazacak çok şey var, ama gündemimiz yoğun, yerimiz dar. Üç günlük yazı dizimizi burada bitirirken bize evinde kahve ikram eden hoş sohbet İsveç Milli Görüş Teşkilatı Başkanı Bozkırlı hemşerim Yavuz Selim Çelik'e, 4 gün boyunca 2 bin km direksiyon sallayıp bizim için işinden gücünden olan değerli kardeşim Zahid Ağralı'ya, Evini bizim için otel konforundan öteye taşıyan kıymetli abim Sıtkı Ağralı'ya, Göteborg'ta bizi evinde misafir eden aziz dostum Ali Şimşek'e ve her birisinin ailelerine çok teşekkür ediyorum. Allah hepimizin yardımcısı olsun inşaallah...