Doç. Dr. Murat Kayacan
Kur’an’da “Allah’ın emri yerine gelecektir.” ifadesi
“Allah’ın emri yerine gelecektir (vekâne emru(A)llâhi mef’ûlâ(n)” ifadesi iki ayette yer alır. Bu yazıda, söz konusu ayetler, içlerinde bulundukları iki Medeni surenin iniş sırasına göre ele alınacaktır.
Müslüman olmasıyla nimete kavuşmuş olan Zeyd b. Harise, kölesi olduğu Peygamber’in (s) özgürlüğe kavuşturmasıyla ikinci bir nimete kavuşmuştu. Ayrıca Resulullah (s) onu Zeynep bint Cahş ile evlendirdi; ancak bu evlilik yürümedi: “(Resulüm!) Hani Allah'ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye, ‘Eşini yanında tut, Allah'tan kork!’ diyordun. Allah'ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl Allah’tan çekinmen gerekirdi. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki evlatlıkları, karılarıyla ilişkilerini kestiklerinde (o kadınlarla evlenmek isterlerse) müminlere bir güçlük olmasın. Allah'ın emri yerine gelecektir.” (Ahzab, 33: 37). Peygamber (s), Zeyd’e ailevi geçimsizlik konusunda sabırlı olmayı öğütlüyordu; çünkü Zeyd’i Zeynep ile evlenmeye kendisi teşvik etmişti. Ne var ki bu evlilik devam edecek gibi değildi, er ya da geç boşanacaklardı. Resulullah’ın (s) Zeyde, “Allah'tan kork!” demesi, boşanma sürecinde eşlerin birbirleri hakkında olumsuz şeyleri söylemelerinden dolayı yapılmış bir uyarıdır. Peygamber (s), bu boşanmanın ardından Zeynep ile evlenecek ve bu evlilik ile Araplardaki “evlatlık edinilen kimsenin boşadığı eş ile evlenilmez.” şeklindeki anlayış tarihe gömülecekti. Peygamber (s) hakkında yapılan “Allah'ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun.” şeklindeki tasvir, onun görevi ihmalinden değil, böyle bir meselede haya etmesinden dolayıdır. Şu ayette de onun hayâ etmesi söz konusu edilmiştir: “Ey iman edenler, yemeğe çağrılmadan Peygamber’in evlerine vakitli vakitsiz girmeyin. Davet edildiğiniz zaman gidin ve yemek yiyince dağılın, söze dalmayın. Bu hal onu incitiyor, size söylemekten de çekiniyor. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez.” (Ahzab, 33: 53). Resulullah-Zeynep evliliği sayesinde Arap geleneğindeki delilsiz bir haram ortadan kaldırılmış oldu. Ayetteki “onu sana nikâhladık” ve “Allah'ın emri yerine gelecektir.” ifadeleri, Zeynep’in ikinci evliliğinin Allah’ın dilemesiyle olduğunu gösterir.
Her ne kadar Kur’an, Yahudi ve Hristiyanlara müşriklerden farklı bir statü tanısa da onlar da tebliğin muhatabıdır: “Ey Ehl-i Kitap! Biz, birtakım yüzleri silip dümdüz ederek arkalarına çevirmeden yahut onları, cumartesi adamları gibi lanetlemeden önce (davranarak), size gelenleri doğrulamak üzere indirdiğimize (Kitab'a) iman edin; Allah'ın emri yerine gelecektir.” (Nisa, 4: 47). “Cumartesi adamları”, ibadet günü olarak belirlenen o günü ibadetler geçirmeleri gerekirken bir hile yaparak balık tutmaya yönelmişlerdir. Onların bu isyanından ibret almayan Ehl-i Kitap, Allah’ın rahmetinden uzak kalacaktır. Onları kurtaracak olan şey, son risalete (Kur’an) inanmaları ve imanlarının gereğini yerine getirmeleridir. Ayette bulunan “yüzlerinin silinmesi ve arkalarına çevrilmesi” ve “lanetlenme” ifadeleri, Peygamber’e (s) inanmayan Ehl-i Kitab’a yönelik bir tehdittir. Mücahid’e göre “yüzlerin akıbetine dair” ifade fizikî bir durumu anlatmaz. O, mecazi anlamdadır. Yani inkârcı Ehl-i Kitab’ın hak yoldan uzaklaştırılmaları ve sapıtmaları kastedilmektedir.[1] İsyankârların cezalandırılacağına dair ilahî yasanın yürürlüğe girmesini kimse engelleyemez.
Görüldüğü gibi “Allah'ın emri yerine gelecektir.” İfadesinin yer aldığı ayetin ilkinde oğul edinilen kimsenin boşadığı hanım ile evlenmenin dinen mümkün olduğu, ikincisinde ise Ehl-i Kitab’ın son risalete inanmamalarının aleyhlerine olacağı belirtilmektedir.
[1] Mücâhid, Ebü’l-Haccâc, (103/721), Tefsiru’l-Mücâhid, Daru’l-Fikri’l-İslamî el-Hadîse, Mısır, 1989, s. 283.