Seyit Küçükbezirci
Kurtuluşun Konya temelindeki şehitlerden: Müderris Sivaslı Ali Kemali
KURTULUŞUN KONYA TEMELİNDEKİ ŞEHİTLERDEN: MÜDERRİS SİVASLI ALİ KEMALİ HOCA
Konya Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Müderris Ali Kemali Efendi Hoca, tam bir gün önce, 4 Ekim 1920’de, Delibaşı’nın Şerirleri tarafından dövüle dövüle şehit edilmişti. Bu yazıyı, “Aziz Şehid” için anma yazısını, tam 4 ekimde yazmam münasipti ama, “Pazartesi Yazıları”nın günü pazartesileri…
“MEŞUM 3 EKİM 1920 SABAHI” KONYA BASILIR
“Osmanlı Payitahtı” işgal altındadır. İmparatorluğun orduları dağıtılmış, “Vatanın harem-i ismeti” ne girişmiş, Konya da İtalyanların işgali altındadır. Koca şehir “işgal” adlı esarete karşı direnme kımıntıları içindedir… Konyalı aydınlar “Konya Müdafa-i Hukuk Cemiyeti”nde toplanmışlardır. Müderris Sivaslı Ali Kemali Efendi Hoca’nın başkanlığında büyük protesto mitingleri düzenlemektedir.
Kuvayi Milliye’yi düşman belletilmiş işgalden yana çevrelerin kışkırttığı Delibaş Mehmet’in “Birinci ayaklanma hadisesi”ndeki suçu, Sivaslı Ali Kemali’nin girişini ile, Konya’ya gelen Milli Mücadele’nin Lideri Mustafa Kemal Paşa nezdinde yaptığı girişimler sonucu, suçlular Büyük Millet Meclisi’nde affedilmişlerdir. Bu affedilmenin arkasından gelen 3 Ekim 1920 Konya Baskını’nda Ali Kemali Hoca Efendi bu halisane girişimini canıyla ödeyecektir.
Müderris Sivaslı Ali Kemali Efendi Hoca hakkında onlarca kitapta, incelemede, internette yüzlerce yazı vardır. O yazılara bir göz atıldığı zaman, türk halkının giriştiği “Milli Mücadele”nin boğulması için meşum çevrelerin nelere giriştikleri görülecektir.
ÇAPULCU KATİLLERİ AFFETMESİ İÇİN ALLAH’A DUA EDEN BİR MÜDERRİS
İnternette önemli bir kaynak, Müderris Sivaslı Ali Kemali’nin Delibaşı Çetecileri tarafından nasıl katledildiğini şöyle anlatır: “3 ekim 1920 sabahı, alacakaranlıkta kurşun sesleri arasında eda ederek, tevekküle sedirinde istirahatine geçmişti. Delibaş ve avanesi, Ali Kemali’yi unutmaz. Konya basılıp, Alaeddin Tepesi’ndeki müdafileri ablukaya alındıktan sonra, bir grup avane Ali Kemali’nin Piri Mehmet Paşa Mahallesi’ndeki evine doğru yürür. Bu sırada Ali Kemali’nin zevcesi Emine Hanım, telaş ve endişe ile, “Aman Efendi, seni yüklüğe saklıyayım. Ortalık pek karışık, korkarım başına bir iş gelir” diye yalvarır. Ali Kemali, “Kadere rıza göstermek lazımdır” der, kapıyı açtırır. Delibaş’ın adamları Ali Kemali’yi yaka paça dışarı çıkarır, türlü hakaret ve eziyetlerle sürükleyerek Kayıklı Kahve civarındaki hapishane olarak Abdurrahim Hanı’na atarlar. Burada Kemali gibi, sürüklenip getirilen çoğu subay ve memur gibi kesimler de vardı. Ali Kemali bunlara nasihat ederek teskine çalışır, biraz sonra da Piri Mehmet Paşa Camii’ne götürülür. Piri Mehmet Paşa Camii’nde, Akşehirli Ahmed Efendi ile buluşan Ali Kemali, o gece sabaha kadar mihrabın önünde dua eder. Sabah diğer mahkûmlarla birlikte Arslanlı Kışla yoluna düşmüşlerdir. Ali Kemali 67 yaşında kafilenin gerisinde sürüklene sürüklene gider, ara sıra inen sopa darbelerine hiç ses çıkarmayarak sadece, “Allah!” der. Beyaz sakalı şakağından sızan kanlarla kıpkırmızı olur. Son bir darbe onu yere serer. Nefesi güçlükle çıkarak, “Allah sizi affetsin… Ben affettim. Çünkü sizler cehlin elinde cezanızı çekiyorsunuz” diyerek ruhunu teslim eder. Son nefesinde bile metanetini elden bırakmamış, doğru bildiği yolda canını feda etmiştir. Ama cehalet cesedini de bırakmaz. Cesedi, Delibaş’ın adamları tarafından üzeri soyularak bir arabaya atılır, Hükümet Meydanı’na getirilir. Şehrin içi karmakarışık ve tehlikelerle doludur. Şehidin cenazesi saatlerce orada kalır. Bu sırada isyancılardan Çifte Merdiven Mahalleli Mecik Oğlu Purkar Artin, Ali Kemali’nin cesedini dakikalarca tekmeleyerek, “Boynuzlu gidi, hadi halka nutuk et!” dilerek hakaret eder. Buna rağmen yakın dostları tarafından cesedi alandan kaldırılır, Selimiye Camii’nde gözyaşları arasında cenaze namazı kılınarak Üçler Mezarlığı’na defnedilir. Olaydan sonra Ankara Hükümeti isyanı bastırmak için bir kuvvet gönderir. İsyancıların hepsi yakalanır ve mahkemeye çıkarılarak idamda dahil cezalara çaptırılırlar.
Âşık Abdi, bir destanında hadiseyi şöyle anlatır:
Üç teşrin sabahı bir ateş düştü
Neye uğradığını bilmez ahali.
Ol günde şahadet şerbetini içti
Müderris Sivaslı Ali Kemali…
“DELİBAŞI OLAYI”NA “KONYA İSYANI” DENEBİLİR Mİ?
-Baştan “pat” diye söyleyelim. Delibaş Olayı’na “Konya İsyanı” demek mümkün değildir. 1920 Konyası’ndaki bütün Konyalılar’ı “İsyancı” gibi göstermek , doksan yıldan fazla bir zamanda bunu papağan gibi, bilmeden anlamadan tekrar edip durmak bazılarına çok çıkar sağladı. “Delibaşı Vak’ası”nı aklamaya çalışanlara da allah insaf nasip etsin.
-Şimdi lütfen bakınız:
-Olayın “Konya İsyanı” olabilmesi için, onbinlerce Konyalı’nın “kıyam” etmesi; bilaha sarılması gerekir. Böyle olmadı. En önemli ve de “Fikir Namusu”na sahip aydınlar, Delibaşı’nın Konya’yı basan kuvvetlerini şöyle tespit eder: “Atlı yaya, silahlı silahsız beşyüz “sergerde.” Bilmeyenler için “sergerde” demek demektir.
-Yetkin tarihçiler; söz gelişi Konyalı duayen müzeci, ünlü tarihçi Mehmet Önder 1953 yılında konya’da Yeni Kitap Basımevi’nden yayınlanan 348 sayfalık kaynak kitabının adı “Delibaş Hadisesi”dir….
-Son altmış yılda, bizim hatıraların dinlediğimiz, Delibaş Olayı’nı görmüş Konyalılar, durumu tanımlarken “Konya Vak’ası” derler. Bir tarihi tarfi ederkende “Çeteden önce, çeteden” tabirini kullanırlar. Delibaşı olgusu, “delibaşı isyan” değil, “Konya İsyanı” değil, “Delibaşı Hadisesi” dir,”Delibaşı vak’ası”dır. Milli Mücadele’de en çok şehidi veren Konya’ya yapılan şen’i bir iftiradır; “Konya İsyanı” demek.
“DELİBAŞI VAK’ASI”NDA KONYA’DA ŞEHİT EDİLEN HAVACILAR
Yıllardır, uzun yıllardır, belki 70 yıldır Konya’dasınız; yolunuz çoğu zaman Yaka Meram’a da düşmüştür. Ama; biliyor musunuz? Alavardı Caddesi’nin başlangıcında, hemen tren yolunun aşağısında “ Konya Üsteğmen İbrahim Ethem – Başçavuş Abdullah Şehitliği” var.. Ve Delibaşı Hadise’sinde; 02 Ekim 1920 tarihinde irtica vak’asında asiler tarafından tüfek dipçiği ile vurularak şehit edilen iki havacı 75 yıldır yatar, orada… Bakım ve onarımı ile ilgili kurum; ”3.üncü Ana Jet Üs Komutanlığı” olan şehitlikte niçin anma törenleri yapılmaz; anlamak mümkün değil.
RAHMETLE, ŞÜKRANLA ANILMAYI HAK EDEN AZİZ İNSANLAR
‘Türk Kurtuluş Savaşı’nın hazırlık yıllarında olsun; Savaş Yılları’nda olsun; vatan için; bağımsızlık için; onur ve namus için; “Din-i Mübin için” binlerce vatansever şehit oldu. Bunların başında da Konya’da Müderris Sivaslı Ali Kemali Hoca Efendi ve Üsteğmen İbrahim Ethem ile Başçavuş Abdullah ve daha niceleri gelir. Şehit oluş günlerinde anmak borcumuzdur; Onlar sadece FATİHA bekler.
Müderris Sivaslı Ali Kemali Hoca Efendi, şimdiki İsmet Paşa İlkokulu’nun yerinde kurulu “Büyük Dedelerim”in medresesi FEYZİYE MEDRESESİ’NİN MÜDERRİSİYDİ…
Aziz ruhu şad olsun…
Şehit Üsteğmen İbrahim Ethem ve Başçavuş Abdullah'ın Şehitlik Anıtı /Yaka Yolu
Şehit Müderris Sivaslı Ali Kemal'i Hocaefendi'nin kabir taşı. Ey ziyaretçi bu mezarda bilgisizliğin esiri olanların isyanında vurularak şehit edilen Müdafa-i Cemiyeti Konya Merkez Heyeti Reisi ilim adamı Sivaslı Ali Kemal Efendi yatmaktadır. Düşmanlarını affeden bu ruhun ilahi affa kavuşması için dua...
5 EKİM 2015