Kutuplaşmada hayat var

Cumhuriyet tarihinde, Türkiye müthiş bir kutuplaşma yaşadı.

Dün yaşadı, bugün yaşıyor, yarında, mutlaka yaşayacaktır.

1950”li yıllardaki kutuplaşma, ülkenin başbakanını darağacına götürdü.

1960 -1980 li yıllarda Türkiye ikiye ayrıldı. Kurtarılmış bölgeler oluştu.

Faşist/Komünist.. Ülkücü-Devrimci... Sağcı-solcu...

1980 öncesi bu kutuplaşmalar içerisinde seçimlerden sonra beklenmedik şekilde hükümetler kuruluyordu. Mesela, 1977 seçimlerinde Ecevit'in in  CHP si %41.38 ile birinci parti olmasına rağmen iktidar olamamanın acısını çekti ve hırçınlaştı. Bu durumda kutuplaşmayı körükledi.

Demirel'in Adalet Partisi %36.87oy la bir yolunu buluyor ve hükümet olabiliyordu. 1977 seçimlerinde Necmettin Erbakan'ın MSP'si % 8.86 ile üçüncü ve Alparslan Türkeş'in MHP'si % 6.41 ile dördüncü parti olmuştu.

Bülent Ecevit in CHP”si O zamanlar ikinci bir meclisimiz olan Senato seçimlerini kaybetti ve dürüst davranarak istifa etti. Gün Süleyman Demirel”e doğdu.  MHP lideri Alpaslan Türkeş, Erbakan'ı hükümette istemediği için, Süleyman Demirel 12 Kasım 1979'da Erbakan”ın dışardan "kerhen"  desteklediği 43'üncü hükümeti kurdu.

Bu dönemde de, önceki yıllarda görülen kutuplaşma kavga, gürültü, ve şiddet dinmedi. Silah, bomba, savaş her yanı sardı. 

22 Mart 1980'de Cumhurbaşkanlığı seçimleri aday bulunamadığından erteleniyor, 25 Martta tekrar başlayan seçimler 11 eylül 1980 yılına kadar devam ediyordu. Türkiye tarihinde 124 tur yapılan seçimlerle bir rekora imza atılıyordu. “Mecliste onca milletvekili, Cumhurbaşkanlığı seçimiyle  uğraşırken Ülkede suikast lar  terörden Ölümler çığ gibi büyüyor, Enflasyon %101.40. la zirve yapıyordu”

Herkes bir beklenti içerisindeyken tarih tekerrür ediyor, Askeri darbe kapıyı çalıyordu!

Askeri yönetiminden sonra, Türkiye Turgut Özal”la çabuk toparlanıyor,bu dönemde özgürlüğü mutluluğu tadıyor, insanın cebi dolar mark görüyordu. Turgut Özal ın ölümü enflasyonunu tekrar hortlatıyor ülke Özal devrinden sonra tekrar  üç kuruşa muhtaç hale getiriliyordu. Arada gördüğümüz güzel günlerde yine kutuplaşmalar hortlatılıyor 28 şubat süreciyle dördüncü partiye hükümet kurduruluyor, tekrar sıkıntılı günler yaşanmaya başlanıyordu.

2000 li yıllarda Türkiye tekrar tek parti iktidarıyla tanışıyor ve 10 yıllık tek parti iktidarından sonra bugünlere geldik.

Bugünde; Herkesin ağzında yine Bir kutuplaşma söylemi

1970 li yılların Faşist/Komünist.. Ülkücü-Devrimci... Sağcı-solcu sözleri yerine bugünde Dindar /Laik... Dindar/Kemalist... sözleri alıyordu.  Görüldüğü gibi sağ ve solda değişik isimlerle devam ederken, insan ister istemez 1970 li yıllarda sağda etkin olduğu söylenen faşistlere ne oldu diye sormak istiyordu. 

Geçen 10 yılda en çok oy alan parti tek başına iktidara geliyor. Hükümetler anında kuruluyor, Sokakta ne ölüm var ne de suikast nede faili meçhul cinayetler.
Sadece PKK sorunu yangın halde. Enflasyon %10.larda geziyor, eskiyi özleyenler başbakanın deyimiyle avucunu yalamak zorunda kalıyorlardı.

1980 öncesinde Kutuplaşmanın getirdiğini zannettiğimiz, Terör, ölüm ve %101.40 enflasyonun , sadece kutuplaşmadan olmadığını anladık.,

Onun için, bırakalım bu ülke, Dindar /Laik. Dindar/Kemalist. diye kutuplaşsın. Türkiye Kutuplaşsın ki, biz bir dünya devleti olalım. Bırakalım  Kutuplaşma olsun ki biz tüm İslam coğrafyasında sözü geçen örnek ülke olalım.

“Böyle kutuplaşmaya can kurban.”

Sorarım size; 2012 yılındaki kutuplaşmada ne sorun var? Farklı fikirlerin olmasından normal ne olabilir ki?

Demek ki Sokakta şiddet in tek sebebi yıllarca bizi kandırdıkları gibi kutuplaşma değilmiş. Aksine tartışarak doğru yolu bulmaya yaradığı için son derece de yararlıymış.

Lütfen; bırakalım bazı korkuları, komplo teorilerini, mahalle dedikodularını.

İnadına Farklı görüşlere sahip olalım ve tartışalım.

İnadına derin devleti saf dışı yapanlara destek verelim.

İnadına kutuplaşarak yeni yepyeni çok sesli bir anayasa yapalım.

İnadına bu ortamda konuşabilmeyi ve tartışmayı öğrenelim.

İnadına insanlar tartışmalarında birbirini boğazlamadığı sürece, kutuplaşmış bir ülkenin hiç kimseye zararının gelmediğini bize  öğretenlere destek verelim. 

Millet olarak meşhur müzmin hastalığımızdan kurtulalım.

Kahrolsun Amerika, Kahrolsun Siyonizm deriz ve hep suçluyu dışarıda ararız ya,

vallahi hiçbir şeyin kökü dışarıda falan değildir.

Bu ülkeye ne yapıyorsak kendimiz yapıyoruz. İyiliği de kötülüğü de...

Bakın bugünlerde bu ülkede kutuplaşarak ne kadar güzel yaşıyoruz.

Kutuplaşmada hayat var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum