MAHİR ÇINAR

MAHİR ÇINAR

Beypazarı Müftüsü Mustafa Hoca’nın ilk çocuğu olarak dünyaya geldikten sonra ailesinden önce Konya’ya gelip yerleşen üç tekerlekli araba ile seyyar satıcılık yaparak üniversiteyi bitiren konuğumuz

Hazırlayan : Uğur ÖZTEKE


 


Beypazarı Müftüsü Mustafa Hoca’nın ilk çocuğu olarak dünyaya geldikten sonra ailesinden önce Konya’ya gelip yerleşen üç tekerlekli araba ile seyyar satıcılık yaparak üniversiteyi bitiren konuğumuz Konya futbolunda ‘Yılın sporcusu’ unvanını kazanan geçen süreçte çok başarılı iş adamı ve esnaf olarak siyasete giren, AK Parti Karatay Belediye Başkan Adayı


 


BABAM BEYPAZARI


MÜFTÜSÜ’YDÜ


25 Aralık.1960 günü Ankara Beypazarı’nda doğdum. Babam Mustafa Çınar Beypazarı Müftüsü annem Nazife Hanım ise ev kadını idi. Ben ailemin ilk çocuğuyum. Daha sonra


Tuba ve Ravza isimlerinde iki kız kardeşim daha dünyaya geldi. Ben 6 yaşındayken babamın tayini Beypazarı’ndan Elmadağ’a çıktı ve babam Elmadağ müftüsü olarak görev yaptı. İlk ve orta tahsilimi burada, Elmadağ’da yaptım. Liseyi ise Ankara’da tamamladım. Liseden sonra girmiş olduğum ilk üniversite sınavında Ankara Gazi Üniversitesi fizik-biyoloji bölümünü kazandım.


SELÇUK ÜNİVERSİTESİ


MATEMATİK BÖLÜMÜ


İLE HAYATIM DEĞİŞMEYE BAŞLADI


Ertesi yıl nedendir hâlâ bilmiyorum bir kez daha üniversite sınavlarına girdim. Ve bu kez Selçuk Üniversitesi Matematik bölümünü kazandım. Babamın da 1978 yılında Kulu Müftüsü olarak tayini çıktı. Babam 1982 yılına kadar Kulu’da görevde kaldıktan sonra Konya’da merkez müftüsü olarak göreve başladı.


KONYA’DA ÜNİVERSİTE VE


DERBENTSPOR İLE TANIŞTIM


Ben aynı zamanda fiziğim ve futbola merakım ile de iyi bir sporcu, daha doğrusu kaleci olmayı hayal ediyordum. 1.86’lık boyum ve kaleciliğe yatkın yapım ile iyi bir kaleciydim. Konya’ya gelir gelmez Konya 3. Amatör küme takımlarından Derbentspor’da lisansımı çıkardılar. Yıl 1978’di.


DERBENTSPOR’DA ÜÇ YILDA


ÜÇ ŞAMPİYONLUK YAŞADIK,


İKİ SEZON YILIN SPORCUSU SEÇİLDİM


Derbentspor’da ilk yıl forma giydiğim zaman üçüncü amatör kümedeydik. O yıl şampiyon olduk. Takımda üniversitede okuyan öğrenciler de vardı. Bunlardan biri rahmetli Hıdır Şengöz, diğerleri Doğan ve Enver Küçük’tü. Takımı üçüncü amatör kümedeyken aldık, önce 2. amatör kümeye yükseldik. O sene 2. Amatör kümede yine şampiyon olduk. Bu kez hiç ara vermeden birinci amatör kümeye yükseldik. Birinci amatör kümeye çıktığımız ilk yılda aynı kadroyla dördüncü olduk. Amatör kümede iki sene yılın sporcusu seçildim.


DEMİRSPOR’A TRANSFER OLDUM,


AMA KALEDE DURMAMA ŞANS TANIMADILAR


Daha sonra Derbentspor’dan Demirspor’a transfer oldum. 1982–83 sezonuydu. Ama benim kalede durmama bu kulüpte adeta fırsat vermediler. Takımın kalecisi Ali Bingöl’dü. Takımın antrenörü olan Naci Renklibay ayrılmış ve ekibin başına antrenör olarak Ömer Zengin gelmişti.


DEMİRSPOR’DAN STADSPOR’A


TRANSFER OLDUM


Çok da başarılı olmuştum. Ama ben antrenman kalecisi değil, maç kalecisiydim. Müsabaka sırasında öyle güzel hareketler yapıyordum ki o andan sonra nasıl o hareketi yaptığımı kendim bile hatırlamıyordum. Neyse Demirspor’da bir türlü kaleye geçme şansını bulamadım. Ali Büyükbayram, Muzaffer Maşalı Stadspor kulübünün yöneticileriydi. Onlar beni Stadspor’a aldılar. 1983-84 sezonuydu.


HEM TOP OYNUYOR, HEM DE


ÜNİVERSİTE OKUYORDUM.


ÜÇ TEKERLEKLİ ARABA ALIP


SEYYAR SATICILIK YAPMAYA BAŞLADIM


Stadspor devam ederken bu arada üç tekerlekli bir araba almış, pazarlarda seyyar satıcılık yapmaya başlamıştım. Aynı zamanda üniversite öğrenimimi sürdürüyordum. Stadspor’da iki sene futbol oynadım. Bu arada yavaş yavaş da ticarete alışmaya başlamıştım.


1985 yılında Meram Yaka’da bir bakkal dükkânı aldık. Ailenin tek oğlu olduğum için ailem de artık benim arkamdan Konya’ya gelmiş, buraya yerleşmişlerdi.


ANNEMİN BİLEZİKLERİ İLE 400 BİN LİRAYA


YAKA’DAKİ BAKKAL DÜKKÂNINI ALDIK


Annem kolundaki bilezikleri sattı. O dükkânı 400 milyon liraya satın aldık. Ben yine okul, saha, maç derken bir yandan da üç tekerlekli ile çalışıyor, kazandığım paralar ile mal alıp teleği doldurmaya çalışıyordum. O sırada dükkânı da annem ve küçük kız kardeşim bekliyordu. Zaten bu yaşa kadar da yani 1978’den 1984’e kadar da pek çok işte çalışmıştım. Mesela inşaat işlerinde çalıştım, garsonluk yaptım, ekmek fırınında çalıştım.


DEDEM DP’NİN KURUCULARDINDANDI,


VALİ İHSAN TEKİN İLE KAZA GEÇİRDİ


VE 4 AY SONRA DA VEFAT ETTİ


Rahmetli dedem H. Ali Kılıçer DP kurucularındandı ve İl Encümen Azası idi. Bir gün Vali İhsan Tekin ile aynı araçta iken takla attılar, trafik kazası geçirdiler. Dedem bu trafik kazasından 4 ay sonra vefat etmişti.


RAHİM ÖZKAYMAK’IN BÜYÜK


İYİLİĞİNİ GÖRDÜM


Daha sonra iş ararken dedemin adı ile Rahim Özkaymak beyin kapısını çaldım. Kendisinden iş istemiştim. Rahim bey o zaman bana çok büyük iyilik etti, kapısını bana açtı. Park Otel’de iki yıl geceleri sabahlara kadar çalıştım. Cumartesi ve Pazar günleri ise üç tekerleklim ile sebze ve meyve satıyordum.


UĞUR YÜCEL VE SELAHATTİN


HORASAN’IN İKİ DÜKKÂNINDA


AYNI ANDA TEZGARLIK YAPIYORDUM


Özkaymak’tan ayrıldıktan sonra Komtaş Çarşısı’nda Horasan Kundura vardı. Uğur Yücel ve Selahattin Horasan’ın yan yana iki dükkânı vardı. Biri ayakkabı, öteki ise konfeksiyon mağazası idi. İki dükkan yan yanaydı. Ben aynı anda ikisini birden idare ediyor tezgahtarlık yapıyordum. Tabii bu arada üç tekerlekli motorum ile çalışmaya da devam ediyordum. Üniversite hayatım da devam ediyordu. Adalı market (Özdeniz market) bana çok güveniyordu. Et, sebze, meyveden sonra bana sen bizim bütün mallarımızı bu üç tekerlekli ile taşı dediler. İşi büyütüyordum.


ÖNCE ANKARA, SONRA


KEŞAN’DA ASTEĞMEN OLARAK


ASKERLİĞİMİ YAPTIM


Üniversiteyi bitirmiştim. 1985-87 yılları arasında önce Ankara Etimesgut’ta, daha sonra da Edirne Keşan’da tankçı asteğmen olarak vatani görevimi yaptım.


BEN ASKERDEYKEN


ANNEM BANA BİR MURAT 124


PARASI BİRİKTİRMİŞ


Ben askerdeyken annem ve kız kardeşim bakkal dükkânını idare edebildikleri kadar idare etmeye çalışmışlar. Tabii anacığım bu arada kazandıkları paraları da benim için biriktiriyormuş. Askerden gelince annem bana tam bir Murat 124 alacak parası biriktirmiş.  Fiskobirlik’ten Sedat Özdoğan aynı zamanda Derbentspor’da yöneticiydi. Bana Fiskobirlik ve Trakya Birlik’in bütün ürünlerini pazarlama imkânı verdi. Artık bu iki ürünün pazarlamasını yapıyordum. Hem de Murat 124 ile. Bu arada bakkallık yaptığım için de bisküvi, çay, şeker ne varsa Murat 124 ile taşıyordum. 10 çuval toz şekeri, küp şekeri atıyordum.


SANAYİ’DE İBRAHİM DOĞANLAR


BENİM SAMİMİYETİME GÜVENİP


MURAT’I ALDI 50 NC’Yİ VERDİ


Sanayide Amca dediğimiz İbrahim Doğanlar vardı. Parçacı idi. Sanayiye gidip gelirken beni Murat 124 ile mal taşırken görmüş. “Önce büyük araba kullanma ehliyetin var mı?” dedi. Ben de var dedim. Bana ‘Seni görüyorum çok çalışkansın. Ama hem kendine hem de arabaya eziyet ediyorsun. Bunu değiştirelim’ dedi Aradan iki ay geçmişti ki amca aynı istekte bulundu. Bana 50 NC almış, benim arabayı 4 milyon saydı. Gerisini 2 milyon, 2 milyon ödeyerek toplam 28 milyona 50 NC aldık. Benim Murat zaten 76 model idi. Ben de o zaman ‘Peki abi o zaman ortağız’ dedim. Bana yine ‘Sen nasıl sayarsan say’ dedi ve oracıkta arabayı bana verdi. 3 – 4 ay böyle çalıştım, 6 ay sonra çok güzel bir çevrem olmuştu. O artık benim dükkânım, arabamdı. Toptancılarda bir arkadaşım vardı, Hüseyin Gökmen, ‘Burada bir dükkân var, boş. Malını getir, buradan satalım’ dedi. Ben de ‘tamam’ dedim. Birlikte ortak olduk. Çalışmaya başladık. Ama ben çalışıyorken Hüseyinler mesela maça gidiyordu, bu ağırıma gitti. Daha sonra ortaklıktan ayrıldık. Ben kendim dükkân tuttum toptancılardan. Bu dükkânda 2 yıl çalıştım


TOPTANCILARDA ÖYLE BÜYÜDÜM


ÖYLE BÜYÜDÜM Kİ İŞİ BIRAKMAYA


KARAR VERİVERDİM


Bu sürede öyle büyüdüm, öyle büyüdüm, öyle para kazandım ki. 200 metrekarelik dükkâna 60 bin lira kira veriyordum, ayda 300 milyon lira para kazanıyordum. Ama doğrusunu söylemek gerekirse de dağılmıştım gece yarılarına kadar çalışıyordum. Gün doğmadan tekrar işe başlıyordum. Hatta evlenmeye dahi vakit bulamıyordum. Artık dükkânı dağıtmayı ve bu işi kapatmaya karar verdim. Toptancı dükkânımı kapatmıştım. Çünkü bu kısa sürede iki yıl da ev, araba, yazlık ne varsa hepsini almıştım. Ama tekrar söylüyorum dükkândan gece 2’de çıkıyor, sabah 7’de tekrar dükkânı açıyordum.


HELVACIZADE’DE SATIŞ MÜDÜRÜ OLDUM


Toptancılardaki işi kapattıktan sonra Helvacızade’lerden çok büyük destekler gördüm. 1991’in Kasım ayında satış müdürü oldum. Zade yağlarında da 2 yıl çalıştım. Orta Anadolu, İç Anadolu, Ege, Akdeniz başta olmak üzere 45’e yakın ilde pazarlama yaptım.


1994’TE TEKRAR TOPTANCILARA DÖNDÜM


5 NİSAN EKONOMİ PAKETİNDE PARA KAZANDIM


1994 yılında tekrar toptancılarda ticarete atıldım. Ve Helvacızadeler’den yine büyük destek görüyordum. 5 Nisan ekonomi paketinde herkes sıkıntı çekerken biz yine para kazanıyorduk. Çünkü dükkânınız mal doluydu. Çok para kazandık o zaman. 1994’ten 1999’a kadar toptancılık yapmaya devam ettim. 96’da BÜSAN’ın temeli atılmıştı. Bazı üyelerle biz de buraya girdik. Toptan gıda işini buraya taşımayı düşünüyordum.


ARTIK BÜSAN’A TAŞINIYORDUM


96- 97’de BÜSAN’daki kendi yerime taşındım. 1 – 2 yıl burada sıkıntı çektim. 2001- 2002 yılında Yönetim Kurulu Başkanı oldum. Burası için en başta Sayın Mustafa Özkafa’ya, Hanifi Ulusoy’a, Ahmet Aslan’a, Hasan Faydasıçok’a çok teşekkür ederim. Burada ne yapabiliriz diye düşündük. Sonra düşündüm bir işyerinden bir paket sigara almak için ta Ankara yoluna gidilmesi gerekiyordu. Çalışan işçi sayısını bir paket sigarayı düşündüm ve buraya market açmayı hedefledim. Bu para kazanmaktan çok zaman açısından, para açısından ekonomiye büyük katkı olacaktı. Zamana yazıktı, büyük israftı. Kooperatif Başkanı Sayın Hasan Faydasıçok’tan burada bir ticarethane açmayı talep ettim. Sanayici insan içine giriyordum. En güzel işi burada yaptım ve 50 kamyon mal sevkıyatı işini bırakıp bu işe başladım. Özel güvenlik, tel örgü filan yaptık. Valimiz Ahmet Kayhan 30 kadrolu tabancalı güvenlikçi kadrosu verdi. Aydınlatmayı yaptık. Sosyal tesisler yaptık.


2002’DE AK PARTİ İLE


SİYASETE GİRDİM


Gençliğimizde ülkücüydük ama bizzat siyasetin içine hiç girmemiştik. Ama AK Parti’nin kuruluşunda eş dost ve tanıdık ile siyasete soyunduk. AK Parti kurucu üyelerindenim. 2002 yılında il teşkilatına kurucu üye olarak katıldım. Sayın Hasan Angı ve Ali Sürücü ile il yönetim kurulu üyeliği yaptım. AK Parti’den mahalli seçimlerde Karatay Belediye Başkan adayı olduk. Kısmet değilmiş. İnsanları Yaratan’dan ötürü sevdik.


İNSANA YARDIM


MENFAATE DAYALI OLMAMALI


İnsana yardım menfaate dayalı olmamalı. Ben bilirim değil, biz biliriz olmalı. Adamın adam gibi olması lazım.


ÜNİVERSİTEDEN ARKADAŞLARIM


BUGÜN YİNE ÜNİVERSİTEDE


ÇOK DEĞERLİ HOCALAR OLDULAR


Üniversiteden Kuddusi Ertuğrul, Mustafa Kızılhödük, Hüseyin Dural, Celalettin Öztürk, Rüstem Duman, Sadettin Ünsal, A. Kerim Baltacı ile arkadaştık. O zamandan arkadaşlarım olan Hasan Şenol, Ali Sinan, Ferhat Yıldırım, Ahmet Berksoy, Şaziye Yüksel, H.Ali Sayman, Cengiz Kaşif bugün yine üniversitede çok değerli hocalar oldular. Onlarla gurur duyuyorum.


SELÇUK ÜNİVERSİTESİ FUTBOL TAKIMI


İLE TÜRKİYE ÜÇÜNCÜLÜĞÜNÜ KAZANMIŞTIK


Biz okulda öğrenciyken futbol takımında da oynadık. O yıl Selçuk Üniversitesi futbolda Türkiye üçüncüsü oldu. Bu tarihinde elde ettiği en büyük başarı idi. Burdur’da yapılan final maçlarında Okay, Bülent Zekeriya, Ali Can, Kadir, Şarlak İbo, Y.Meramlı Ahmet, Murat, Marda, Yakup ile bu başarıyı yakalamıştık. Antrenörümüz de Köksal Gürler’di.


1995’TE SEVGİ HANIM İLE EVLENDİM


1995’te Sevgi Hanım ile evlendim. Bu evliliğimizden 1996 doğumlu Mustafa, 1998 doğumlu Reyyan ve 2000 doğumlu Taha Ramazan isimli çocuklarımız var.


İSMET KARABABA BENİM YEDEĞİMDİ,


MEŞHUR OLDUĞU MAÇA BEN


GİTMEYİNCE KALEDE O DURMUŞTU


İsmet Karababa’nın meşhur olduğu maçta aslında kalede ben duracaktım. İsmet benim yedeğimdi. O gün bir işim çıktı ve ben maça gidemedim. İsmet kalede durdu ve o maçta işte meşhur oldu. O dönemde gerçekten çok değerli yöneticilerimiz vardı. Mesela Uğur Yücel, Selahattin Horasan, Recep Dağ, Erol abi, Erdal Atıcı, Sedat Özerdoğan çok kaliteli, fedakâr isimlerdi.


İKİ DÜKKÂNDA BİRDEN TEZGÂHTARLIK


İKİ DÜKKÂN AYRI HAFTALIK ALIRDIM


İki dükkanı idare ederken, yani Komtaş çarşısında hem ayakkabıcı hem de butiği idare ederken 2’şer bin liradan haftada 4 bin lira kazanıyordum. Ayrıca bir de dükkanda ben olayım olmayayım, dükkanlardan satılan her parçadan parça başına 100 bin lira alıyordum.


Mesela Üniversite ile Ankara’ya gitmiştik. Orada bazı öğrencilerin üzerindeki tişörtte Üniversite of Ankara yazılı idi. Bende hemen Konya’ya geldim ve Uğur abiye biz de üzerinde Üniversite of  Selçuk yazılı çift başlı kartal olan tişörtler yapalım dedim. Yaptık ve çok iyi de para aldık.


BENİ TOSTÇU YUSUF ELMA


DEMİRSPOR’A TRANSFER ETMİŞTİ


Komtaş çarşısındaki Tostçu Yusuf Elma beni Demirspor’a transfer etmişti. Ve o zaman yani 1982’de 10 bin lira para almıştım.


ARTIK KAZANDIĞIM PARA İLE


OKUL YAPTIRIP AÇILIŞINI


BAŞBAKAN ERDOĞAN’A YAPTIRACAĞIM


Şu anda yine 6.30’da işbaşı yapıyorum ve saat 21’de dükkânı kapatıyorum. Ayrıca bu işimin yanı sıra unlu mamuller, gıda ürünleri toptancılığı yapıyorum. Artık param ile bir okul yaptırmayı ve bu okulun açılışını da Sayın Erdoğan’a yaptırmayı hayal ediyorum. Hedefim bu. O zaman Sayın Erdoğan’a da bazı şeyleri söyleme imkânı bulacağım.