Prof. Dr. Ali Akpınar
MELEKLERİ İNCİTMEYELİM!
Sahur ve iftar oruç ibadetinin birer parçasıdırlar. İmsak oruç ibadetine hazırlık saatidir. İmsâk saatinin girmesiyle sahur sofrası sona erer. İmsâk saati, aynı zamanda sabah namazının başlangıç saatidir. İftar da oruç ibadetinin sona eriş saatidir. İftar saati ile birlikte oruç ibadeti sona erer. Dolayısıyla oruç ibadeti ile ilgisi olmayan sofralara bu isim verilmez. Demek oluyor ki bu iki sofrayı özel kılan oruç ibadetidir ve iki sofra da oruç ibadetin birer parçasıdır. Nitekim Peygamberimizin bu iki sofra ile ilgili yönlendirmeleri vardır:
Bizim orucumuzla, Kitap ehlinin orucu arasındaki fark sahur yemeğidir. (Müslim, Sıyam 46)
Sahur yapınız, çünkü sahurda bereket vardır. (Buharî, Savm 20; Müslim, Sıyam 45) Peygamberimiz, Irbad b. Sâirye isimli arkadaşını mübarek yemeğe gel diyerek sahura davet etmiştir. (Ebû Davûd, Sıyam 16) Sahur yapanlara Allah Teâla merhamet eder, melekler dua eder. (Ahmed, III, 44)
İnsanlar iftarda acele ettikçe hayır üzere olurlar. (Buharî, Savm 45)
Her oruçlunun iftarını açtığında reddedilmeyen bir duası vardır. (İbn Mace, Sıyam 48)
Oruç ibadetinin birer parçası olan sahur ve iftar sofraları meleklerin hazır olduğu sofralardır. Elbette melekler, yiyip içmezler. Ancak onlar, oruç tutanların iftar saatini bekleyişlerini ve oruca hazırlanışlarını seyretmek, onlara dua etmek için yeryüzüne inerler. Melekler iftar saatini bekleyen müminlere imrenirler. Onlar, yeme içme ihtiyaçları olduğu halde sırf Allah’ın, yiyiniz içiniz emrini bekledikleri için onlara imrenirler.
Onun için sahur ve iftar sofralarını ibadetin birer parçası olarak görmek ve değerlendirmek gerekir. Zira o bereketli sofralar dua fırsatlarıdır. Bu sofralarda kendimiz, yakınlarımızı ve ümmet için çokça dua etmeliyiz.
Bu sofraları önemsemeliyiz, vaktinde bu sofralarda hazır olmalıyız. Sofralar besmele /Allah adıyla başlamalı, hamdele/Allah’a hamd ve şükür ile sona ermelidir.
Bu sofralarda dinin ruhuna aykırı işlerden kaçınmalıyız. Her şeyden önce bu sofraları bir israf sofralarına dönüştürmemeliyiz. Her türlü aşırılıktan kaçınmalıyız. Aşırı yemekten ve yemekleri çöpe göndermekten uzak durmalıyız.
Bu sofraları, yalnızca zenginlerin çağrıldığı, fukarasız sofralara dönüştürmemeliyiz.
Sofralarda dinin ruhuna aykırı şeyler olmamalıdır. Sofra kurulurken, sofra esnasında ve sonrasında ibadetin ruhuna aykırı davranış ve sözler olmamalıdır. Sofranın kuruluşu yahut sofradaki yemekler sebebiyle kırıcı, üzücü bağırıp çağırmalar olmamalıdır. Niye geciktirdin, sofraya kurmadın, bu yemek niye böyle, niye tuzlu, niye acı, niye soğuk, neden sıcak gibi incitici sözlerden kaçınılmalıdır. Bu sofrayı hazırlayıp kuranların da bizim gibi oruç ağızlı kimseler olduğu göz ardı edilmemelidir.
Yine diğer zamanlarda olduğu gibi bu sofralar da dedikodu gıybet, boş ve anlamsız sözlerin sarf edildiği mahaller olmaktan kurtarılmalıdır. Bu sofralar meşru ve yerinde sözlerin konuşulduğu, sekine ve huzurun hakim olduğu sofralar olmalıdır.
Sözün özü sahur ve iftar sofralarını ibadetin birer parçası olarak görelim ve o sofralarda misafirlerimiz olan ve bizi izleyen melekleri incitmeyelim.
Yanınızda oruçlular iftar etsin, yemeğinizi iyiler yesin ve üzerinize melekler insin! (Darimî, Savm 51)