yazar-35
Mevlâna Kültür Merkezi’nde
Konya’da bu yıl, Mevlâna’yı anma programları on güne çıkarılmış, 7-17 Aralık tarihlerine yayılmış durumda. Bu yıla kadar programlar bir hafta olur, 10-17 Aralık tarihlerinde yapılır idi.
Yukarıdaki cümleleri yazdıktan sonra bunların doğruluğundan şüphe ettim ve parmaklarımı da kullanarak saydım. Böylece bu yılın programlarının on bir gün, geçen yılların programlarının sekiz gün olduğunu fark ettim.
Bilindiği gibi, epey zamandır bu programları İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, dolayısıyla valilik, dolayısıyla merkezî hükümet; Büyükşehir Belediye Başkanlığı, dolayısıyla yerel yönetim, dolayısıyla Konya halkı, bir de Selçuk Üniversitesi, dolayısıyla bilimin ve nesnelliğin temsilcisi (olması beklenen) özgür ve özerk bir kurum, birlikte hazırlayıp uyguluyorlar. Bu birliktelikte Mevlâna’nın birleştirici kişiliğinin de etkisi olduğu söylenebilir.
“Şeb-i Arus / 732, Hz. Mevlâna’nın 732. Vuslat Yıldönümü Etkinlikleri Programı, 7-17 Aralık 2005 – Konya” başlıklı 32 sayfalık broşürde hangi kurumun, hangi saatlerde, nerede neyi yapacağı yazılmış. Çok güzel basılmış bir broşür. Ama broşürle ilgili iki eksiklik gördüm ben. Birincisi, broşürün kendisiyle değil, dağıtımıyla ilgili. Meselâ bendeniz hem 7 Aralık’ta, hem 8 Aralık’ta MKM’de idim. Broşürü göremedim. Ancak 10 Aralık Cumartesi günü, istemek suretiyle edinebildik broşürü! Broşürün ikinci eksikliği içerikle ilgili. Mistik Müzik Festivali’nde sadece ülkelerin adları yazılmış. Sanatçıların tümünün değil belki, ama toplulukların da adları yazılmalıydı bence. Bir de, bu müzik topluluklarının her biri için tanıtıcı, icra edecekleri eserler hakkında bilgi verici özel broşürler hazırlansa, daha iyi olmaz mı? Hattâ, yayımlanmış kaset ve CD’leri varsa, isteyenlerin alabilmesini sağlayacak bir düzenleme, belki imza programı, neden yapılmasın?
Doğrusu, konferans ve konser programlarının duyurulmasında açık bir yetersizlik gördüm ben. Şehrin çeşitli yerlerinde asılı afişlerde sadece semâ programının tarih ve saatleri görülüyor. Konferanslara ve konserlere ilişkin herhangi bir duyuru yok. Neden? O kadar emek ve kaynak ayırıp kilometrelerce öteden bilim adamları, sanatçılar çağırıyorsunuz; sonra da bunu duyurmuyorsunuz!
Çarşamba günü akşama doğru MKM’ye vardığımda saat 17.30 filândı. Girişten başlayarak adım başında “POLİS POLİS POLİS…” yazılı levhalar görmekten rahatsız oldum. Bir kültür şöleninde bu kadar çok sayıda polisin gerekip gerekmediği bir yana, varlığının böyle sık gösterilmesi itici geldi bana. Gerçi, kafeteryada önce bir hanım polisin, sonra bir bey polisin oturduğum masadan sandalye almak için izin istemeleri “Boş mu, alabilir miyiz?” demeleri pek hoşuma gitti. Fakat bu ayrı bir konu. Cumartesi günü üç vatandaş, MKM’ye doğru yürürken birinin şöyle dediğini işittim: “Nereye gidiyorsunuz ya, içeri girmek yasak!” Onlara “Yasak değil, yasak değil, gidin!” dedim. Onlarda böyle bir izlenim uyandıran etkenlerden biri, sanırım, o polis çokluğu idi. Yani, vatandaş orada meselâ Mevlevîhâne fotoğrafları, resim ve heykel sergileri olduğunu, bu sergilerdeki eserleri görebileceğini, onlardan bir şeyler öğrenebileceğini bilmiyor. Nerden bilsin? İletişim organlarımızın, gazeteler dahil, bu konuda iyi kılavuzluk ettikleri de söylenemez maalesef.
MKM’de Selçuk Üniversitesi öğretim elemanlarının eserlerinden oluşan Aşkın Terapi resim ve heykel sergisini gezdim. O binaya gelenleri bu sergiye yönlendirecek, kılavuzluk edecek herhangi bir işaret konmamış olmasına şaştım. Konferansa, konsere veya semâ ayini izlemeye gelmiş olanlara, orada bir de resim ve heykel sergisi olduğu gösterilse iyi olmaz mı?
Bir de görevlilerin, polislerin daha kapıda bazı vatandaşları engellediklerini, bileti olmayanları içeri almadıklarını işitip üzüldüm. Sergi gezmek, konferans veya konser dinlemek için bilet gerekmiyor ki! Sanırım ve umarım, bu tuhaf yanlışlık hemen düzelmiş ve bir daha tekrar edilmemiştir.
Bütün eksiklik ve aksaklıklarına rağmen bu etkinliklerde emeği geçenleri kutlarım.