Mevlana Müzesi

Mevlana Müzesi

Türk ve İslam aleminin en büyük mutasavvıflardan Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin hayata gözlerini yummasının ardından yaptırılan ve bugün müze olan türbesi, tarihi ve kültürel mirasa da ev sahipliği yapıyor

Öğretileriyle tüm insanlığı etkileyen Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin 17 Aralık 1273'te vefatının ardından yaptırılan ve bugün müze olan türbesi, zengin kültürel değerleriyle milyonlarca kişiyi ağırlıyor. 

Eserlerinde verdiği sevgi, barış, hoşgörü ve kardeşlik mesajlarıyla tüm insanlığı kucaklayan Hazreti Mevlana'nın türbesini ziyaret etmek isteyen yerli ve yabancı turistler, Konya'ya geliyor.

Türk ve İslam aleminin en büyük mutasavvıflardan Mevlana'nın metfun bulunduğu müze, 7 Aralık'ta başlayan ve "Şeb-i Arus Törenleri" olarak da bilinen Mevlana'nın 742. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri nedeniyle en yoğun günlerini yaşıyor. 

 Geçmişten günümüze Mevlana Müzesi

Konya'nın merkez Karatay ilçesinde yer alan Mevlana Müzesi'nin bulunduğu alan, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad tarafından Mevlana'nın babası Bahaeddin Veled'e verildi.

Mevlana, "Düğün gecesi" olarak adlandırdığı Şeb-i Arus'ta hayata gözlerini yumunca, babası Bahaeddin Veled'in de metfun bulunduğu yere defnedildi. 

Oğlu Sultan Veled, çevresindekilerin Hazreti Pir'in mezarının türbe yapılması isteğini kıramadı. Mevlana'nın mezarının üstünde yer alan "Kübbe-i Hadra" (Yeşil Kubbe) yaptırıldı. 1926'da "Konya Asar-ı Atika Müzesi" adı verilen Mevlana dergahı ve türbesi, 1954'te yapılan düzenlemeyle "Mevlana Müzesi" olarak ziyarete açıldı.

Müzede 4 kapı bulunuyor

Türkiye'nin en fazla ziyaret edilen tarihi yerlerinden Mevlana Müzesi'ne 4 kapıdan girilebiliyor. 

Selimiye Camii yönünden girilen "Dervişan", Üçler Mezarlığı'na açılan "Hamuşan" ile günümüzde turistlerin girişinin sağlandığı "Çelebiyan" ve "Küstahan" diye adlandırılan bu kapılardan her biri ayrı anlam taşıyor.

Müzenin ana girişi Üçler Mezarlığı karşısındaki turnikelerden sağlanıyor. Avlusunda derviş hücreleri ile matbah ve Hürrem Paşa Türbesi yer alıyor.

Gümüş işlemeli kapıdan giriliyor

Müzenin avlusunda Yavuz Sultan Selim'in 1512 yılında yaptırdığı şadırvan bulunuyor. Müzeye Tilavet Odası'ndan giriliyor. Burada devirlerinin meşhur hattatlarının levhaları ile Sultan 2. Mahmud'un yazdığı altın kabartma bir levha yer alıyor.

Türbe Salonu'na ise Sokullu Mehmet Paşa'nın oğlu Hasan Paşa'nın 1599 yılında yaptırdığı işlemeli gümüş kapıdan giriliyor.

Müzeye gelenleri akusitiğiyle etkileyen bu salonun sağında Mevlana'nın soyundan gelen 55 kişinin mezarı ile Mevlevilikte makam sahibi olmuş 10 kişiye ait mezarlar bulunuyor. 

Türbe Salonu'nun solundaki duvarda ise Mevlana'nın felsefesini özetleyen, "Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol" yazılı levha yer alıyor.

Ziyaretçiler ilerlediğinde Kubbe-i Hadra'nın altında Hz. Pir ve oğlu Sultan Veled'in sandukaları ile karşılaşıyor. Kanuni Sultan Süleyman'n yaptırdığı ​mermerden sandukanın üstünde, altın ve ipekten dokunmuş, hat süslemeleri, Ayetel Kursi, peygamber isimleri, Fatiha Suresi'nin yazılı olduğu örtü bulunuyor. Ziyaretçiler burada dua ediyor. 

"Nisan tası" işçiliğiyle görenleri büyülüyor 

"Huzuru Pir" adı verilen ana salonundaki Türk maden sanatının en güzide eserleri arasında gösterilen nisan tası, turistlerin hayranlıkla izlediği eserlerin başında geliyor.

Müzenin en nadide eserleri arasında yer alan gümüş, bronz ve bakırdan yapılmış "nisan tası"nda, geçmişte nisan yağmurlarının toplandığı, okunan dualı suyun şifalı olduğu inancıyla dağıtıldığı biliniyor.

Hazreti Osman döneminde yazılan Kur'an-ı Kerim

Müzede, Selçuklu ve Osmanlı dönemi Mevlevilerden kalma kişisel eşyalar, el yazması kitaplar ve 999'luk zikir tespihleri ve Mevlevi tarikatında kullanılan müzik aletlerinin yanı sıra Hazreti Osman döneminde yazıldığı tahmin edilen 9 Kur'an-ı Kerim sayfasını da görmek mümkün.

Anne tarafından Osmanlı halifesi, baba tarafından ise Hindistan şahının torunu olan Bereket Han tarafından müzeye bağışlanan Kur'an-ı Kerim sayfalarının Kufi yazısıyla ceylan derisi üzerine yazılmış.

Camekan içinde sergilenen halı ve kilimler de özellikleriyle dikkat çekiyor. Paha biçilemeyen halı ve kilimler arasında santimetresinde 144, tamamında 3 milyon düğümün bulunduğu kilim dikkati çekiyor.

Ziyaretçiler müzeyi gezdikten sonra bahçe içinde diğer bölümleri ziyaret ederek Mevlevilik hakkında bilgi sahibi olabiliyor.

Mevlana Müzesi ile müzenin üstünü örten üç küçük kubbe ve Kubbe-i Hadra (Yeşil Kubbe) ışıklandırma projesiyle geceleri ayrı bir güzelliğe büründü.

Çevre düzenleme çalışmalarının yapıldığı müzede geçen yıl bir yeniliğe de gidildi. Şeb-i Arus törenleri öncesi başlatılan "Mevlana Müzesi Işıklandırma Projesi" kapsamında müzenin üzerini örten üç küçük kubbe ile Kubbe-i Hadra 4 renkte ışıklandırıldı. 

Sema ayinlerindeki dört selamlıkta kullanılan mavi, kırmızı, yeşil ve beyaz renkteki ışıklandırma, müzeye gelenlere ilahi hazzın yanında görsel ziyafet de sunuyor.

 Ziyaretçi rekoru

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun talimatıyla girişlerin 7 Aralık 2014'ten itibaren ücretsiz olmasının, ziyaretçi yoğunluğunu da arttırdığı görülüyor. Mevlana Müzesi, 2014 yılında 2 milyon 109 bin 487 ziyaretçiye ulaşarak rekor kırdı. 

Kanuni Sultan Süleyman tarafından inşa ettirilen ancak mekanın 1925 yılında müzeye dönüştürülmesi üzerine ibadet yapılmayan mescit bölümü, ziyaretçilerin yoğun talebi üzerine 89 yıl aradan sonra yeniden aslına uygun olarak düzenlendi.

Kaynak:Haber Kaynağı